Darbeler neden hep bizde oluyor-1
Soru şu: Gelişmiş demokrasilerde (AB ülkelerinde, ABD'de) darbe olmuyor da Türkiye'de neden sık sık darbe oluyor?
Bu sorunun cevabı, hiç araştırılmadı. Ne siyaset bilimcileri, ne sosyologlar, antropologlar ve tarihçiler bunu üst bilimsel akılla araştırıp telmellendirmediler?
Neden?
Çünkü benim ülkemde bilim adamlarının zihin yapısı da ideolojileşti de ondan. Eğer zihniniz kalıp yargılarla doluysa, bilim yaptığınızı sanırsınız, yaptığınız şey bilgileri eşelemek ve alıntılarla bütünleştirmekten ibarettir. Böyleleri kesinlikle büyük buluşlara imza atamaz.
Bakın tarihe.
Var mı kalıp yargılarla dolu bir beynin; insanlığı aydınlatan, önümüze koyduğu büyük bir buluş?
Yok..
Niye yok?
Çünkü o zihin ve onu barındıran beyin, bağlandığı kalıp yargılarla ters düşmemek için bütün enerjisini harcar ve efendisini bağlandığı kazıktan kurtarmak istemez.
Peki, hiç ideolojimiz, görüşümüz olmayacak mı?
Elbette olacak.. Görüşü olmayan insan olabilir mi?
Bilim insanının düşünce yapısında eleştirel akıl, ideolojinin önünde yürümelidir ki gerektiğinde ideoloji de kendini yenileyebilsin.
Gelelim baştaki soruya.
Türkiye'de neden darbeler tükenmiyor?
Bu sorunun siyasi, kültürel (antropolojik) ve tarihsel ve elbette toplumsal (sosyolojik) cevapları olabilir. Bir köşe yazısının boyutlarını da aşar.
Sadece siyasal antropolojimizle ilişkisine giriş yapabilirsem meramımı az çok anlatabilirim.
Geçen günkü yazılarımdan birinde "kabilecilikten" bahsetmiştim. Bu bağlamda devam ettiğimizde doğu toplumlarının hemen tamamında dayanışmacı-toplulukçu kültür (kabilecilik) egemendir. Bizim siyasal kültürümüzün özünde devlet, yönetici ailenin (hanedanın) mülküdür. Hakan, padişah, han ölünce oğulları arasında devletin toprakları paylaştırılır. Dolayısı ile devlet düşüncemizin temelinde, sahiplenme fikri vardır. Tahtı, kim elde ederse o yönetecektir.
Aynı zamanda her kim; tahtı, en üst makamı, zirveyi elde etmek isterse bedel ödemek zorundadır. Bunun için ya iktidarı devireceksiniz ya da kurulu devlet yıkılacak bir başkası dağılan toplumu bir araya getirerek yeniden devlet kuracaktır. Geriye üst makama ulaşmak için tek bir yöntem kalıyor: İktidarı, içerden çökertmek ve tahta oturmak. Bunun adına da 'darbe' diyoruz.
Dikkatinizi çekerim: İşte bu kültür kodları (arkatipler), hiç değişmedi. Siyasal toplumun, örgütsel yapıların tamamında bütün canlılığı ile yaşıyor.
Bakın AKP'ye; hem demokrasiden bahsediyor, hem de iktidarda kalmak ve hiç gitmemek için elinden geleni yapıyor. Orada kalabilmek için gerekirse mühürsüz oyları saydırıyor. Seçimi iptal ettiriyor. Rakipleri hapse atmakla tehdit ediyor.
Sade iktidar partisi değil, gelmiş geçmiş bütün partilere bakın..
Hiçbir genel başkan koltuğuna bir süreliğine gelmiyor. Ölene kadar orada durmak için geliyor.
Hatta sendikalar, dernekler ve dahi, oda başkanlıklarına bakın.
Ne görüyorsunuz?
Herkes elde ettiği konumu (başkanlığı) sürdürmek için elinden geleni yapıyor. Eşini dostunu, kısacası kendini yeniden seçecek yakınlarını delege yapıyor, ne yapıp edip yeniden genel başkan seçiliyor.
Bunun anlamı nedir?
Şudur: kabile, klan, boy kültürü şekil değiştirerek yaşıyor. Kabile ve boyları birleştiren "biz" bilinci ve duygusunu, modern toplumlarda ideoloji almış görülüyor.
Devam edeceğiz.