Belirsizlikler ve Tedbirler
Dün Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından, kamuda tasarruf paketi açıklandı. Zorunlu olmayan harcamaların azaltılmasından; israfı önlemek için de bu tedbirlerinin takibinin, denetiminin sıkı bir şekilde yapılacağından bahsedildi.
Burada belirtmeliyim ki, bugün ülke ekonomisindeki sorunlar, sorumluluk üstlenilmeden çözülemez. Neden bu noktaya geldi ekonomi mesela? Öncelikle, bu noktaya gelmemize neden olanın yanlış politikalar olduğunu kabullenmek gerekiyor.
Şeffaflıktan bahsediliyorsa, bu şeffaflığı sağlayacak bağımsız denetim kurumlarının da bulunması gerekiyor.
Denetimin gerçekten var olmadığı yerde tedbirlerin etkili bir şekilde uygulanması mümkün olabilir mi?
Oysa dün, şeffaflıktan bahsedilirken; basın mensuplarından soru bile alınmadı. "Söyledim oldu", "yaptım oldu" anlayışıyla, şeffaf bir yönetim mümkün olabilir mi?
Şeffaf olunmazsa, denetim neye göre, nasıl yapılacak?
Eskilerin tekrarı gibi tedbirler
Hatırlarsınız, 2021’de Cumhurbaşkanlığı bir Tasarruf Genelgesi yayınlamış; harcamalarda tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması için bir dizi tedbir alınmıştı.
Buna göre, kamu hizmetlerinin bütçe içinde kalınarak azami tasarruf anlayışı içinde yerine getirilmesi planlanmış; Genelgede Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ve TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği hariç tutulmuştu.
Bu genelgenin ardından, Temmuz 2023’te, Maliye Bakanı Şimşek tarafından bir genelge imzalanmış ve yayımlanmış; 2021’deki genelge hatırlatılmış; kamu kurumlarına temsil, tören, ağırlama, tanıtım ve personel giderleri, enerji ve su alımları, personel servisi hizmetine ilişkin giderler ve diğer hususlarda bazı yükümlülükler getirilmişti.
Dün açıklanan pakette de tedbirler benzer, ancak en çok benzeyen yönleri, eskisinde olduğu gibi bu tedbirlerde de Cumhurbaşkanlığının en çok eleştirilen harcamalarından -en azından dünkü açıklamada- hiç söz edilmemesi…
Tedbirler yetersiz görünüyor
Malum, 2018 yılından beri geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nde yürütme tek kişiden oluşuyor. Bugün bu paketin ardındaki isim olarak Şimşek’ten de bahsetsek, esas olarak, Şimşek’in yetkisi ya da en basit tabiriyle “koltuğu”, Cumhurbaşkanının iradesine bağlı.
Cumhurbaşkanı isterse, bugün, Şimşek’i görevden alıp yerine başka birini atayabilir; bunun için de kimseye hesap vermesine gerek bulunmuyor.
Yani, tüm kuralları koyan da geçici kural koyucuları yetkili koltuklara oturtan da Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Bu durumda tek kişiden oluşan yürütme organının aslında tek temsilcisi Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Bu da kamuda gerçekten uygulanmak istenen bir tasarrufun öncelikle yürütmenin tek yetkili kişisine, Erdoğan’a uygulanmasını gerektiriyor.
Oysa, söz konusu tedbirlerde, Erdoğan’ın kullandığı meşhur uçaklarından bahsedilmedi.
Saray harcamalarından da söz edilmedi.
Yani yine mi Cumhurbaşkanlığı istisna tutulacak?
Bu harcamaları vurgulamam ülkenin en büyük giderleri oldukları için değil. Bir şeylerin düzeltilmesi yolunda samimi olunduğuna ikna olmamız için…
Zira, yürütmenin başını tedbire dahil etmeyip, sonundan bu tedbirlere uyması beklenebilir mi?