Akredite cemaat!
Nihayet açıklanan TBMM 15 Temmuz FETÖ Darbe Teşebbüsünü Araştırma Komisyonu Raporu'nda, darbe teşebbüsünden çok önce üzerinde durduğum cemaat meselesinde, cemaatlerin akredite edilmesinden bahsedilmektedir.
Bunun manası, cemaatler kontrol dışıdır, kontrole alalım, demektir. Bu, çok önce konuşulan bir husustu. Biraz da Osmanlı özentisi...
Türk tarihinde alperen ruhu taşıyan tarikatların fonksiyonları bekamız içindi. Bunun tahlili ayrı... Ahmet Yesevî'nin şu beyitleri asıl maksadı, asıl yolu gösterir:
"Dünya için gam yeme, Hak'tan başkayı deme, / Kişi malını yeme, Sırat üzre tutar ya // Daima iyilik kıl sen, gidersin sen bu dünyadan, / Kıyametin yüz suyuna gerek ciğer kanı kılsan // Hayır, saha kılanlar, yetim gönlün alanlar, / Çahar-yara yoldaşı, kevser lebinde gördüm".
Osmanlı, üç kıtaya uzanmış çok geniş bir alandı. İdare, "ehl-i sünnet" akidesine sahip tarikat ve dinî cemaatleri korumuş, "ehl-i sünnet" akidesi dışında kalan grupları kontrol altında tutmuştur.
Osmanlı'da vakıflar da dinî cemaatlerin yayılmasında esas vasıta idi. Şimdi de vakıf çatısı altında "cemaat" yapılanması çok yaygındır. Hemen bütün cemaatlerin, birden fazla vakfı vardır ki, bu vakıfların çeşitliliği korunma gayelidir. Biri kapatılırsa, diğeri faaliyetini sürdürür.
Cemaatler-tarikatlar meselesi o yüzden çok çetrefillidir. İşin içinden çıkmak, çizgilerini (ehl-i sünnet akidesi içinde ve dışında kalanları) tayin edebilmek öyle kolay değildir. Cemaatler kendi içlerinde de dallara ayrılıyor. Birbirlerine düşman oluyor. (Yakın zamanda bir cemaatin değişik kollarının kan akıtmaya varan kavgalarını biliyorsunuz.) Zaten ayrı ayrı cemaat çatısı başlı başına problemdir. Kur'ân belli, Sünnet belli, mezhepler belli ama tutulan yol ayrı. Bu cemaatleşme bir hizmet yarışı değil; nefsi tatmin yarışına dönüşüyor. "Cerbezeli" biri ortaya çıkıyor, farklı sözler söylüyor, hemen etrafına insanları toplamaya başlıyor, giderek bir güç oluyor. Her güç tehdidi içinde taşır.
Bir cemaatin darbeye teşebbüs etmesi, "Diğer cemaatler de gizli emeller içinde mi?", sorusunu akla getiriyor. Hiç şüpheniz olmasın; dinî cemaatler daima gizli emeller peşindedirler.
Darbeye kalkışan cemaat bir zaman iktidarla kol kolaydı ve iki taraf birbirine destek veriyordu. Ne zaman ki cemaat kendisinde güç vehmetti, daha fazlasını istedi... Ara açılınca darbeye kalkıştı.
Başka cemaatler de aynı yolu tutarlar mı? Tutarlar tutarlar!.. Darbe Araştırma Komisyonu bu yüzden diğer cemaatlere de dikkat çekiyor:
"Cemaat yapılarının çoğu açık, şeffaf ve esnek olmaktan uzak olup, genellikle faaliyetlerini gizlilik içinde ya da denetimlerden uzak şekilde yürütmektedir. Bu yapıların toplum yararına çalışıp çalışmadıkları hususunun kim ya da hangi kurumlarca akredite edileceği ciddi bir sorundur."
Cemaat olsun ama Osmanlı'daki gibi akredite olsun!
Nasıl olacak peki?
Cemaatler-tarikatlar meselesini tartışmaya açacak, İslâm için ne getirdiklerini ne götürdüklerini inceleyeceksin önce...
Ne kadar oy getirir hesabı kaybettirir.