22 yıl daha mı lazım?

Yine gündemin peşinden koşarken helak olan bir ülke olduk. Zamanlama manidar ülkesinde milletçe birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu günlerin bir türlü bitmediği böyle giderse de asla bitmeyeceği konusunda bir türlü anlaşamıyoruz.

Kabul edelim ki sloganlarla idare edilebiliyoruz. Sloganlar ya da tezahüratlarla. Bunların zekâ belirtisi olduğuna şüphe yok ama sadece üreten açısından öyle tekrarlayan kafaların papağan ideolojisine muhatap olduğunu çok zaman önce tespit etmişti Cemil Meriç.

Teröristi kınamak, acımızı yaşamak vazifemiz. Bütün bunların ardından biraz zaman geçtikten sonra eksiklerimizi konuşmaya başlamak ise asıl vatanseverlik. Kınayarak biten bir şey değil zira terör. Terörün var olma sebepleri üzerine doğru teşhis koymak ise hepsinden önemli.

Düşünün ki her türlü gücü ve yetkiyi elinde bulunduran bir iktidar 23 senedir tek başına yönettiği bir ülkede hâlâ şikâyet ederek oylarını bir şekilde muhafaza edebiliyor. Oysa şikâyet vatandaşa düşendir. Belki biraz muhalefete ama idareyi elinde bulunduran, hem de çok ama çok güçlü bir biçimde elinde bulunduran iktidarın 23 yıl sonra hâlâ şikâyet ederek ülke yönetmesi ancak bu coğrafyada mümkün olabilir.

Yukarıda sıraladıklarımın dışında mesela bir başka atasözümüz(!) daha var bizim, liderden bahsederken ‘kendisi iyi de etrafı kötü’ deriz, kesin inanmışlarız ve sorgulamak en hafif tabiri ile ihanet bizim kültürümüzde.

Evet, kesinlikle katılıyorum. Bu coğrafya emperyalizmin ve globalizmin en kıymetli en mümbit oyun alanıdır. Özellikle coğrafi değeri ve yer altı kaynakları nedeni ile bu değer inkâr edilemez. Lakin çok uzun bir zamandır bu değere sahip bir coğrafyanın neden diğerlerinin istediği gibi böldüğü, parçaladığı idare ettiği bir coğrafya olduğuna kafa yormamak gerçekten oldukça enteresandır.

Yaklaşık 400 yıllık bir meseleyi sadece son 100 yıla indirgeyerek sanki aslında daha öncesinde her şey harika imiş gibi analizler yapmak en iyi ihtimalle cahilliktir.

Yine de bugün hiçbir gelişmenin yaşanmadığı bu topraklarda yol ve şehir hastaneleri yapıldığı için kendini değerli hissetmesi gerektiğine inandırdığımız kalabalıklar oluşturmayı başardık çok şükür.

Terörün gölgesinde hem de başkentimizde en stratejik kurumlarımızdan birine yapılan saldırı ile bir kez daha tecrübe ettiğimiz terörün gölgesinde yeniden sloganlara sarıldık.

Barışmak isteyen taraflara niye barışıyorsun denmez, en azından bizim geleneğimizde de inancımızda da denmez. Ama nasıl barışıyorsun denir. Zaten muhatabın seçimi dahi bu soruyu hak eder niteliktedir ama bu kadar ciddi ve acı bir konu dahi şu aşamada konuyu gündeme getirenlerce hafife alınmak istenmektedir.

Ülkede herhangi bir konuda üretilecek bir çözüm için işaret edilmesi gereken ilk şey, çoğulculuk ve bilimin ışığı olmalıdır. Nasıl çözeceğine taraflar bu mantıkla karar vermelidir. Toplumun sinir uçları ile oynayarak ne olduğu ile değil olanı kimin yaptığı ile ilgilenen bir toplumun doğruya ulaşması son derece imkânsızdır.

Dış güçler ve beka söylemleri üzerinden kendisini hayatta tutan bir siyaset şu soruları muhakkak hak eder, madem 22 yıldır dış güçlerle baş etmeyi başaramıyorsunuz biz yeniden ve yeniden sizin başarısızlığınız üzerinden neden bedel ödeyelim ki. Dış güçler dediğiniz şey ülkenin karşısındaki ve dışındaki güçler ise mesela biz de o zaman o bahsettiğiniz güçlerin neden dış gücü olmuyoruz.

Beka sorunumuz neden var diye konuşmadan bir beka sorunumuz var ve onu da sadece bu iktidar çözer inanışı, bir önceki çözüm süreci ve FETÖ meselesinden kaynaklanmıyor muydu. Neticede ikisi de hallolmadı mı? 2016’dan beri karşı tedbirlerle canına okumuş olmamız gereken FETÖ örgütünün elebaşı da öldü artık. Zaten dağda kalan 300-500 teröristin de ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz neticede o zaman neden hâlâ bir beka sorunumuz var.

Yoksa bahsettiğiniz kadar güçlü değil mi bu ülke, yoksa 22 yılda yaptığınız o kadar muhteşem icraatlar da mı durduramıyor bu dış güçleri. Demek ki siz gelmeden önce ne kadar büyük zararlar verilmiş ve ne onulmaz yaralar açılmış ki bu kadar güçlenmiş bir ülke olmamıza rağmen hâlâ o dış güçler operasyon çekebiliyor.

O zaman elbette sizin bu ülkeyi en azından bir 22 yıl falan daha nasıl isterseniz öyle yönetmeniz bizim de zinhar bir şey sormamamız gerekiyor. Siz merak etmeyin o iş bizde

Yazarın Diğer Yazıları