Yangın dehşetini bir de yaşayandan dinleyin!

Görülmemiş bir felaketle karşı karşıyayız. Liseden (Yerköy Lisesi) arkadaşlarım Selma Alişiroğlu ve Osman Gülseven''le konuştum. Selma''nın Muğla-Milas''ta yazlık evi var. Yangının içindeydi. ODTÜ''de matematik okudu. Osman, İ.Ü. Orman Fakültesi mezunu. Yangın çıkan yerlerde yıllarca bölge müdürlüğü yaptı.

Selma yangını, çaresizliği, tedbirsizliği, insanların fedakârlığını; Osman, bilgi ve tecrübesiyle ormancılıkta neyin ne olduğunu anlattı. İkisi de duyduklarımızdan, okuduklarımızdan farklı şeyler söyledi.

Selma Alişiroğlu, dehşeti kelimelere dökerken gözyaşlarını tutamadı:

-Arslancığım ateş içindeyim ateş!... Uçak dokuzda... Milas''a gitmek için vasıta bekliyorum. Perişan olduk. Böyle bir şey yok... Orman yandı, arabalar yandı, traktörler yandı, hayvanlar yandı... Evlerde tüpler patladı. Helikopter geliyor, denizden su alıyor, çok rüzgâr var, manevra yapamıyor. İnanılmaz dehşet... Kıyamet bu ya! O kadar vahim ki durum...

-Yeteri kadar müdahale edebiliyorlar mı?

-Hayır hayır müdahale yok!... Helikopterin dışında yok. Beş gündür yanıyor. Daha dün yeni geldi helikopter. Belediye çok iyi çalışıyor. Şöyle çalışıyor.

-Nerenin belediyesi?

-Muğla belediyesi. Hem Milas hem Bodrum... Mikserler, tankerler, yangın söndürücü tüpler geliyor. İnsanlara yemek geliyor, ilaç geliyor. Bize yakın bir köy var. 2 km. Dün akşam, köyün erkekleri meydanda toplansın, diye anons edildi. Ben de yangın bizim eve yaklaştığı için bu köyde kaldım.

-Köyün adı ne?

-Türkevleri. Milas''a bağlı. Kemerköy Termik Santrali var, onun yanında. Türkevleri''nde meydana toplandılar. Ellerinde kazma, kürek, tırmık, müdahale için ne buldularsa... Beni burada misafir eden Songül Hanım, ufak bir işletmesi var, "Abla, Milas''a vasıta bulamazsan, ben seni bırakırım." dedi. Herkes birbirine kucak açıyor. Arslan, insanlar perişan. Bozalan diye bir köy var. Köye hayrandım. Özellikle mezar taşlarına... Eski mezarlar. Bakımlı. Saksılar var, çiçekler var. Kadın mezarlarına eşarp bağlamışlar, erkeklerinkine takke koymuşlar. O kadar güzel bir köydü ki... Tüpler patlıyor. Tersane de yandı. Benim eve doğru dumanlar geldi. Nefes alamadım. Kaçtım buraya geldim. Buradan da Ankara''ya gideceğim. Ev yanarsa yansın. Herkese ne olduysa bana da o olsun. İnsanlar mahvoldu. Bizim hiç olmazsa Ankara''da başımızı sokacak bir evimiz var. Yazlığın anahtarını sitenin yöneticisine bıraktım. Eğer evim yanmazsa, evleri yanan insanlar gelsinler yatsınlar, kullansınlar evimi. Çekinmiyorum. Benim evim antika dolu. Antika meraklısıyım. Eşyalarım özeldir. Canı cehenneme.

-Can gidiyor diyorsun...

-Elektrik yok, su yok... Televizyonda anlatıldığı gibi değil. Arslan çok kötü çok! (Selma''nın sesi titredi, ağlamaya başladı. Benim de gözlerim doldu.) O insanların içinde ciğerlerim parelendi. Bir şey yapamıyorsun, çaresizsin. Evleri yananlar, gelsinler, bizde kalsınlar dedik. Geçemediler. O kadar kötü. Bu yangınların kundaklamayla ilgisi yok. Küresel ısınmadan kaynaklanıyor. İnsanların kıyafetleri kalmadı, giyecek donları yok! Her şey yandı. Hayvanları ahırlarından mecburen çıkardılar. Hayvanlar dağıldı, nereye gitti, bilinmiyor. Çökertme''yi gördün mü? İnanılmaz güzel. Yandı, yandı!... Seferberlik ilan edilmeli. Jandarma daha dün geldi!

*

Görülmemiş bir yangın...

Selma''nın Ankara''ya dönüşü de kolay olmadı. Biri bileti iptal ettirince, yer bulabilmiş.

Cehennemi yaşıyoruz. Yarın bölgeyi çok iyi bilen orman mühendisi Osman Gülseven''in anlattıklarını vereceğim.

Yazarın Diğer Yazıları