Ver mehteri!
İktidar, başörtüsü ile ilgili olarak meydanlardan Danıştay savcısına soruyor: "Ya sen kimsin ya? Her şey yasalarla bir yere oturmuşken, ne oluyor da bu uygulamaların iptalini isteyebiliyorsun?"
Soru haklı mı?
Evet haklı?
İşte tam bu noktada lafı muhalefet alıp şöyle sorması gerekmez mi?
Kardeşim, tam seçim sürecine girmişken sana ne oluyor da 'başörtüsü' meselesine çomak sokuyorsun?"
Çünkü zaman kritik, olay kritik.
Başörtüsü dediniz mi zihinler, ta 28 Şubat sürecine kadar gidiyor.
Toplumsal hafızayı bir anda yeniden ateşliyor.
Yanlış mı?
Üstüne üstlük bir de içinde "laiklik" geçen bir cümle kuruyor savcı. "Anayasada laiklik maddesi dururken" diyerek lafı en hassas alana taşıyor.
İkinci bir kapı aralıyor.
Bir de anayasa tartışması çıkarsa şaşırmayın. Ardından bir de laiklik..
"Körün aradığı bir göz, Allah vermiş iki göz" misali, öyle yerlere sürüklüyor ki kamuoyunu, hani derler ya "yeme de yanında yat", o misal yani.
Fitili hazır ideal seçim bombası bu.
At ortaya, gerisini siyasete bırak..
Bir şey söyleyeyim mi?
Tartışma gerçekten başlarsa emin olun, millet; zamları, dolar artışını, işsizliği, açlığı, yolsuzluğu falan unutur, düşer eşarbın peşine. Bir bakmışsın, mesele belediye hizmetlerinin niteliği ve kalitesi olmaktan çıkmış, park, bahçe, çöp, inşaat ruhsatı gitmiş yerine "eşarp" gelmiş.
Olamaz mı?
Zaten şu sıralar belediye seçimlerinin odak noktası, şehirlerin daha kaliteli nasıl yönetileceği değil ki...
Cumhur İttifakı'nın kan kardeşliğine dönüşüp dönüşemeyeceği ile kimin daha çok belediye alıp alamayacağı meselesi.
Öyle değil mi?
AKP-MHP ikilisinin asıl derdi, milleti mutlu etmek, nitelikli belediyecilik ortaya koymak mı? Böyle bir açıklama yaptılar mı şimdiye kadar.
Hayır!
Bugüne kadar ne açıkladı Cumhurcular?
Kurulan yeni siyasal düzenin sürdürülüp sürdürülemeyeceği ve kendi deyimleri ile "beka meselesi" açıklaması yaptılar.
Öyle değil mi?
Evet!
Demek ki işin içinde halk yok.
Hizmet yok.
Belediyecilik de yok.
Ne var?
Rejim var.
İktidarı sağlamlaştırmak ve mümkünse kalıcı kılmak var.
Bu sebeple "ver mehteri!"
Ver ki, zamlar gürültüye gitsin.
Enflasyon gargaraya gelsin.
3600 gösterge bekleyenler kendini Mohaç'ta savaşıyor sansın...
İşte bu sebeple, Danıştay savcısına meydanlardan yapılan itiraz haklı...
Muhalefet de bunu desteklemeli.
"Sırası mı kardeşim" demeli.
İktidara hak vermeli.
Yoksa bunlar, "verirler mehteri," çalarken mehter, bir bakmışsın, geleceğini kayıp etmişsin.
Bir bakmışsın rejim elden gitmiş.
Bir bakmışsın devlet dairelerinin kapısından T.C. silinmiş.
Bir bakmışsın "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" demek yasaklanmış.
Bir bakmışsın kapısında Atatürk yazan havaalanının bayrak direklerinde Kürdistan bayrağı dalgalanıyor.
Ver mehteri!