Ümit Özdağ niye hapiste?

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, tutuklanmasının üzerinden iki aydan fazla bir zaman geçtiği hâlde hâlâ iddianame hazırlanmadı.

Vatan sevgisi tartışmalı isimlerle diyalog kurulurken, onlar el üstünde tutulurken, vatan sevgisinden hiç şüphe edilmeyecek bir isim hapse atıldı.

Esas olan vatan mı, yoksa bir şahıs mı?

Ümit Özdağ’a “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten dava açılıyor. Unutulmasın ki, “cumhurbaşkanı” sıfatını taşıyan zat-ı muhterem, aynı zamanda bir partinin de genel başkanı. Hakarete varmadığı müddetçe tenkit edilebilir. Üstelik Ümit Özdağ’ın o sözlerindeki bazı adlandırmalara katılmadığımı ben de daha önce yazmıştım. Siyaset bu, dil keskinleşebilir, ifadeler mecra değiştirebilir. Çünkü, tenkit ettiği “cumhurbaşkanı” sıfatını taşıyan zat değil; “Ak Parti Genel Başkanı” sıfatını taşıyan zattır.

Kafa karışıklığını önüne geçmek, gerçekten hakaret etti mi şüphesini ortadan kaldırmak için gelişmeleri ele alacağız ve daha sonra Zafer Partisi’nin aktif genel idare kurulu üyesi bir siyaset bilimci öğretim üyesinin değerlendirmelerini vereceğiz.

***

Neydi, ne oldu? Bakalım:

Recep T. Erdoğan’ın parti genel başkanı sıfatıyla Antalya’da yaptığı konuşmasında Atatürk’e hakaret ettiği iddiasıyla kendi partisinin Antalya’da düzenlediği il başkanlıkları istişare toplantısında cevap veren Özdağ’a karşı, “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” ettiği iddiasıyla soruşturma açılmıştı.

“Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi”nde bir çelişki de bu.. “Parti başkanı” olarak konuşan zat için, “cumhurbaşkanı” sıfatı öne çıkarılarak dava açıyor. Ümit Özdağ 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapsi isteniyor. Bu davada tutuksuz yargılama kararı veriliyor.

Ümit Özdağ, Antalya’da “Ak Partinin genel başkanı” Recep T. Erdoğan’la ilgili şu ifadeleri de kullanmıştı:

“Hiçbir Haçlı Seferi Türk milletini Deist, Ateist, Hristiyan yapamamıştır. Erdoğan döneminde Türk milletinin geniş kesimleri Allah'la aldatanlardan dolayı dinlerinden soğumaya başladılar ve Erdoğan döneminde deist, ateist oranı yüzde 16'yı aştı. Erdoğan, Türk milletinin devletini tarikat ve cemaatler arasında dağıtarak, şirk koşanları devlete ortak ederek, Türk milletinin inancına zarar vermektedir, milyonlarca sığınmacı ve kaçağı Anadolu'ya sokarak, Türk milletinin kültürünü tahrip etmektedir. Yaşanan şey aslında bir AKP faşizmidir.”

Acaba “AKP faşizmi” sözüne mi takıldılar? Kayseri’deki hâdiseleri bahane ederek Ümit Özdağ gözaltındayken soruşturma genişletiliyor, Kayseri olayları sebebiyle atılmış 11 tivit yüzünden “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla tutuklanıp Silivri’ye yollanıyor.

Buna “ayaküstü tutuklama”dan başka adlandırma bulamadım!

Hâlbuki, Ümit Özdağ, Kayseri olaylarında attığı tivitlerde insanlarımızın provokasyona gelmemesini, güvenlik güçlerinin zaten görev başında olduklarını yazıyor.

Ümit Özdağ’ın avukatlarından Zafer Partisi’nin genel idare kurulu üyesi Murat Yıldız “Genç Zafer” dergisinin, “Ümit Özdağ Özel Sayısı”na verdiği röportajda meseleye açıklık getiriyor:

“Genel Başkanımız 20 Ocak’ta Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gözaltına alındı ve İstanbul’a götürüldü. 21 Ocak’ta ise sorguya alınması gerekirken, öğlen saatlerine kadar bekletildi. Bunun sebebi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına yazılması gereken bir yazıyı, doğrudan; Kayseri İl Emniyet Müdürlüğüne yazmasıdır. Bu yazıda, ‘1 Temmuz 2024 tarihinde Kayseri’de meydana gelen toplumsal olaylara Zafer Partisi mensuplarının dahline ilişkin durum tespit raporunun olup olmadığı, varsa gönderilmesi’ talep edilmiştir.

Bu raporda, Kayseri olaylarıyla hiçbir bağlantısı olmayan, olaydan sonra yani 13 Temmuz 2024’te sosyal medya paylaşımları nedeniyle soruşturma geçirmiş ve takipsizlik almış üç eski Zafer Partisi mensubunun isimleri geçirilmiştir. Bu isimler üzerinden sanki Zafer Partisi’nin olaylara dahli varmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Kayseri olaylarıyla ilgili gerçek raporsa, 2 Temmuz 2024 tarihinde hazırlanmış ve olaylara müdahale eden emniyet müdürleri tarafından imzalanmıştır. Bu raporda ne Zafer Partisi’nden ne de Ümit Özdağ’dan bahsedilmektedir.”

***

“Milliyetçi Hareket” üzerine kitaplarıyla da tanıdığımız, Zafer Partisi’nin Genel İdare Kurulu üyesi, siyaset bilimci Prof. Dr. A. Baran Dural’la konuştum. Araya girmeden onun değerlendirmesini vereceğim:

“Aslında hükümet kaynaklarından, Kasım ayından itibaren, özellikle İBB Başkanı Sayın İmamoğlu’na ilişkin; bir cezalandırma operasyonuna girişileceğine dair bazı dedikodular vardı. Bu arada Zafer Partisi de ülkede gerçek anlamda korkusuzca muhalefet yapan tek sağ partisi olarak, bir süreden beri yükselişteydi. Partinin oy oranları yüzde 4-5 bandına dayanmıştı. Bunu da Sayın Özdağ’ın sığınmacılar konusuyla başlattığı keskin çıkışına ve hükûmetin yürütmeye çalıştığı “İkinci çözülme” sürecine yönelik, “Bu süreci baltalayacağız. Terörle müzakere değil mücadele edilir.” tezine borçluyduk.

Genelde bu gibi işlerde bir sağdan bir soldan iki hedef seçilir ve sanki devlet, iki taraf arasında, tarafsız bir denge politikası izliyormuş gibi bir algı yaratılmaya çalışılır. Bunun örneğini, Türkiye, 12 Eylül Askerî müdahalesinde görmüştü. Önce İstanbul’da CHP’nin açık ara kazandığı kimi belediyeler hedef alındı. Bunun amacı kamuoyunda, “CHP’li belediyeler hırsız. AKP’li belediyeler temiz” algısını uyandırmak ve trolleri, işbirlikçileri araya sokarak, korkunç bir karalama kampanyasıyla, CHP’ye baskı kurmaktı. Elbette adı geçen belediyelerde yolsuzluk olup olmadığını yargı gösterecek.”

Prof. Dr. A. Baran Dural, Ümit Özdağ’ın ceza alsa bile “yatar”ı olmayacağını söylüyor:

“İşin ilginç yanı Özdağ hakkında açılan soruşturmadan ceza verilse bile, uzun süren tutukluluk hali sebebiyle bu cezanın yatarı olmayacak. Türkiye’de Özdağ’ın işlediği öne sürülen suçtan dolayı yatan, tek bir kişi bile yok. Dolayısıyla hükûmet, iddianamenin yazılmasını geciktirerek, bir siyasî parti liderini, mahkemede ceza almasını bile beklemeksizin, cezalandırmaya çalışıyor.”

***

Bakalım nasıl bir iddianame ortaya konacak?

Yazarın Diğer Yazıları