Geçmişten bugüne... Prof. Dr. Vamık Volkan’dan dinlediklerim (4)
Vamık Volkan Hocayla konuşmaya devam ediyoruz. Çok ilgi çekici noktalara temas ediyor. Amerika-Ermenistan bağlantısını, daha birçok noktayı aydınlatıyor. Hocaya MOSSAD veya CIA bağlantısı olup olmadığını soruyorum. Açıklıkla cevap veriyor. Sonra Türkiye’nin meselelerine geliyoruz ama... Gerisini mülâkatımızda okuyacağız.
Arslan Tekin - Hocam, sizin dışarıdaki toplumlara çok yardımınız oluyor böyle... Peki Türkiye ile Türk Dünyası ile ilgili çalışmalarınız da oldu mu? Azerbaycan-Rusya ilişkisi, Azerbaycan-Ermenistan ilişkisi veya kendi memleketiniz Kıbrıs'ta Türk-Rum ilişkileri ile ilgili çalışma yaptınız mı?
V. Volkan - Kıbrıs için de bazı toplantılara katıldım. Ermenistan-Azerbaycan’a çok isterim, ama olmadı.
A. Tekin - Siz böyle bir talepte bulunmuş muydunuz veya onlardan size bir talep gelmiş miydi?
V. Volkan - Biz düşündük. Fakat Amerika’da bir vakıf böyle çalışmalar için para vermediği zaman, ancak kafanızda kalır böyle çalışmalar.
A. Tekin - Hocam, Amerikan vakıfları Estonya için veriyor, başka yerler için veriyor da, niçin Azerbaycan-Ermenistan arasındaki meseleleri için para vermiyor? Çünkü, Azerbaycan-Ermenistan meselesi dünyanın gündemindeki en önemli meselelerden biri. Vakıflarla bunu konuşmadınız mı?
V. Volkan – Amerika’da genel görüşler var. Estonya'daki araştırmamız bitti. Vakıf diyor ki; Estonya'da durum iyileşti. Ermenistan-Azerbaycan meselesine vakıf para vermez. Ermenistan’a başka türlü para verir de böyle bir faaliyet için para vermez. Bu politik durum. Amerika’da Ermeni lobisi var. Rum lobisi var. Şimdi Amerika'da iç işlerine doğru bir yönelme var.
A. Tekin - Ne anlama geliyor bu iç işlerine yönelme?
V. Volkan - Artık parayı dışarı vermeyelim. Komünizm öldü, bize bir tehlike yok, diyorlar. İç işleri dedikleri, zencilerle beyazlar arasındaki meseleler. Büyük şehirlerin orta kısmı getto gibi kalmış. Onlarla bir şey yapılmasını istiyorlar. Virginia’nın yakınında bir şehir var... Orada çok katillik oluyor. Bu şehirde bir çalışma yapmak için vakıflarla görüşme hâlindeyiz. Estonya için para veren vakfın adı P. E. W. Fondation... P. E. W., vakfı kuran adamın adı imiş.
MOSSAD bağlantısı var mı?
A. Tekin - Hocam sizin MOSSAD veya CIA ile bağlantı olabileceğiniz ima ediliyor.
V. Volkan - Bunlar olacak şeyler mi? Nasıl konuşayım bunları!...
A. Tekin – CIA’nın politik psikoloji merkezi varmış. Bütün dünya liderleri Hitler, Mao, Lenin, Kaddafi... incelenmiş ve bunlar yayınlanmış. İncelenenler arasında Mustafa Kemal de var... Ve pek de hayırlı şeyler söylenmiyor! Mustafa Kemal için size bir şey sordular mı? Siz Türk’sünüz ve en tanınmış politik psikoloji uzmanısınız...
V. Volkan - Hayır... Mustafa Kemal hakkında benim kitabım var. (Kitap yanındaydı, eline alıp gösterdi.)
A. Tekin - Biliyorum.
(Prof. Dr. Norman Itzkowitz'la birlikte... (Prof. Dr. Itzkowitz, Princeton Üniversitesi öğretim üyesi. Ortadoğu uzmanı olarak tanınıyor. Yahudi asıllıdır. Prof. Dr. Vamık Volkan, Prof. Dr. Itzkowitz’le birlikte üç kitap yazmış: Biri de Immortal Atatürk=Ölümsüz Atatürk adlı kitap.)
V. Volkan - Bana öyle sual soruyorsunuz ki...
A. Tekin - Hocam, burada Atatürk meselesine açıklık getirmek istiyorum... Çünkü çok olumsuz şeyler yazılmış...
V. Volkan - Hayatımda böyle şey duymadım... Olmaz.
A. Tekin - Siz, teröristler hiçbir zaman nihaî hedefe ulaşmak istemezler; çünkü, bu teröristtin varlık sebebini ortadan kaldırır... Ateşkes ortamı sağlansa ve bu örgütün yararına olsa dahi, ateşkesi ortadan kaldırmak için inanılmaz hatalar yapar, diyorsunuz. Şunu anlamak istiyorum: Bir örgüt, belli bir hedefi gerçekleştirmek için yola çıkar. Hedefe ulaşıldığına inanıldığı veya bunun artık silâh kullanmadan gerçekleşeceğini anladığı anda terör hareketlerinden vazgeçmesi gerekmez mi?
V. Volkan - Siz meseleye mantıkî giriyorsunuz. Olaylar mantıklı başlıyor, sonra gayri mantıkî sürece giriyor. Bizim gözlemlerimiz gayrı mantıkî olanların daha kuvvetli oluşu.
A. Tekin - Ne gibi?
Prof. Dr. Abdülkadir Çevik Bey araya giriyor:
- Her zaman mantık öne geçmiyor. Psikolojik .... syonlar mantığı baskısı altına alıyor.
V. Volkan - Terörizm hakkında şahsî olarak bildiğim fazla bir şey yok. Biz bir komite kurmuştuk. Bu komite 8-10 kişi idi. İçimizde Kuzey İrlanda’da çalışmış kişiler, Alman terör örgütleri üzerinde çalışma yapmış kişiler vardı. Onlara baka baka ve terör literatürünü okuya okuya öğrendik ki bu terörü başlatanların bir kimliği oluyor.
Prof. Dr. Abdülkadir Çevik araya giriyor:
- Bizde örneği var... PKK ateşkes yaptı. İki ay sonra Bingöl katliamını gerçekleştirdi. IRA terör örgütü, kaç ay sonra Londra’yı kana buladı. Var olması ancak şiddetle mümkün.
A. Tekin - Hocam, buna bağlı olarak bir şey söylemek istiyorum... Diyelim ki, bir (A) ülkesinde Türkler esir. Dil, din, görenek her şey farklı. Dolayısıyla Türkler bağımsızlıklarını istiyor. Ancak talepleri geri çevriliyor. Bütün demokratik yolları deniyorlar ama hiçbir sonuç alamıyorlar. Dünya da onların isteklerine kayıtsız kalıyor. O zaman tek çare silaha sarılmak. Çünkü içindeki bağımsızlık ateşini söndüremiyor. Bu hâliyle teröre giriyor.
V. Volkan - Tek çare diye bir şey yok... Meselâ orada kalıp da huzursuzluk içinde yaşamaya karar verirler. Yahut teröre karar verirler. Açlık grevine karar verirler. Yahut kaçarlar. Tek çare diye bir şey yok. Terörizmin çare olduğunu sanıyorlar. Terörün literatürüne bakarsanız, terörün istediği ile eline geçirmek istediği arasında fark var. Terörün cevap verdiği asıl şey, terör yapan gruplara bir kimlik kazandırmasıdır.
A. Tekin - Siz terörle netice alınmaz diyorsunuz ama netice alanlar da var... 1917 Bolşevik İhtilali’nde terör hareketleri olmamış mıdır?
V. Volkan - Bazılarında oluyor, ama çoğunda olmuyor. Her silahlı hareketi ve bağımsızlık isteyen grubu ayrı ayrı teşhis etmek lâzım. Enternasyonal ilişkiler arasında bazı prensipler vardır. Bunlar hep birbirine benzer. Fakat ona bir reçete yazmak için, gidip onu iyice teşhis etmeniz gerekir. Ben Romanya'da teşhise gittim. Transilvanya’da 1.5 milyon Macar yaşıyor. Onlar da bağımsızlık istiyor. İncelediğim zaman, Macarların, o toprakları kendilerinin gördüğünü, komünizm yıkıldıktan sonra, ne diye Romanya’nın hâkimiyetinde yaşayacağını açığa vurduklarını anladım. Bir örnekle anlatayım... Şu odada 5 kişiyiz. Tüberküloz taraması yapsak, hepimizde tüberkülozun mikrobu vardır. Bu mikroplar kimimizin ciğerini tamamen parçalamış, kiminde az tahribat yapmış. Hepsini aynı görürsek, bir patlama olur. Dünyada ekonomik, siyasî, çok değişik teşhisler var... Biz diyoruz ki, bu dünya çok küçüldü, başka türlü teşhis daha lâzım. Bir de psikolojik teşhis yapalım. Bizim merkezin teşhisi bu: Politik psikoloji teşhisi yapıyoruz.
A. Tekin - Hocam, siz politik psikolog olarak ve bir Türk olarak elbette Türkiye ile ilgilendiniz. Türkiye'nin başında da bir bela var... PKK terörü. Bu olayı inceleme ihtiyacı duydunuz mu?
V. Volkan - Hayır. Psikiyatride bir kavram var... Kendi kendimize dokunan bir şey olduğu zaman objektifliği kaybediyoruz. Onun için ben ne PKK ile ne Kıbrıs’la ilgilendim. Kıbrıs için birkaç toplantıya gittim. Türklerle Rumlar arası bir kitap yazdım. (Kitap yanındaydı). Bin yıllık Türk-Rum ilişkisini psikolojik yönden inceliyoruz.
***
Prof. Dr. Vamık D. Volkan Hocayla İstanbul’a geldiğinde de bir röportaj yapmıştım. O sıra Sırbistan’a ve Bosna Hersek’e, Kosova’ya gidip geliyor, çatışmaları yazıyordum. Hoca bu mülakatımda Sırpların etnik psikolojisine temas etmişti.
‘Fânusla Okyânus’ niçin okunmalı?
‘Türkçe’ nasıl kurtulur!
Erol Güngör’ü ne kadar biliyoruz?
23 Nisan neyi ifade eder?
Gündemi MHP belirliyor... Ey adalet neredesin?!
Yozgat’ta CHP’ye itibar edildi mi?
‘1915 Tehciri ve Ermeni Meselesi’
Devlet Bey İmamoğlu üzerinden ölçüyü koydu
Bülent Akarcalı neye itiraz etti?
Biz de şimdi Yunan’a mı küfredelim!!









