‘Türkçenin İzinde’

Hepimizin hassasiyeti Türkçemiz olmalıdır. Kendimizi ifade edemezsek fikir üretemeyiz, rastgele kelime uyduranların esiri oluruz, fasit daire içinde direnir durur, gittikçe körelir, geleceğimizi karartırız.

Esaret edebiyatıyla karşı karşıyayız. Yeni yayınlanmış kitaplar bakın, özellikle ders kitaplarına bakın, özellikle felsefe, sosyoloji, psikoloji dallarında yayınlamış kitaplara, makalelere bakın, ne kadarını anlıyoruz?

Edebiyat sahasının seçkin hocalarından Prof. Dr. Cemal Kurnaz’ın, Türkçemize dair “Türkçenin İzinde” kitabı yeni çıktı (Post Yayınları, 170 s.)

“Türkçenin İzinde”de “İçindekiler”in bazı başlıklarına göz atacağız:

Türkçenin İzinde: Türkçenin kökleri / Türkçenin sınırları / Kaşgarlı’nın kehaneti / Yer Adları...

Türk Yüzyılı: Hanedanlar arası ilişkiler / Türk yurtlarında gezgin bir amiral / Afganistan neyimiz olur? / Herat mucizesi / Baykara meclisi / Özbek çobanın irfanı / Türklerin padişahı öldü / Önceki vatan İran / Farsça ve Türkçe arasındaki alış veriş / Sen osan men de buyam! / Bağdat’ın burcunda bir Türk şairi / Devletü’t-Türkiyye / Cezayir’de Türkçe / Türkçe bilmez, Allah’tan korkmaz! / Türkçenin geleceği / Manevi Vatan Türkçe...

Millet Ortamına Bırakılmış Sesli Mesajlar: Hazret-i Türkistan/Türkistan’ın Ulusu: Yesevi’nin keşfi / Yunus diye görünen / Mânânın korunumu / Bana seni gerek seni / Süre gelen silsile...

Şair Evliya: Hikâyesi olan adam / Barak Baba’ya nispeti / Anonim Yunus / Yesevî yolunda bir Oğuz...

Herkesin Yunus’u: Anonim Yunus / Yunus denilen derya

Döne Döne: Anadolu’da Türkçe şiir / Şair okulu / Necâtî’den Zâtî’ye döne döne...

Türkçeyle Dirilen Beyitler

Divan Edebiyatının Dili Neden Böyle?

Türkülerde Beden Dili

Divan Şiiri ve Halk Şiirinin Etkileşimi: Ümmî divan şairleri / Divan şairlerinin dili / Divan şairlerinin hece vezniyle şiirleri / Bestekârların hece vezniyle yazdığı şiirler / Halk Şiirinde Divan Şiiri Etkisi / Anonim Halk şiirinde Divan şiiri etkisi

Burhan-ı Kâtı’ Tercümesi’nde Türkler

XVI. Yüzyıl Türk Dünyası Kültür, Sanat, Edebiyat ve Tarihi İçin Bir Kaynak: Mir’âtü’l-Memâlik

Vilhelm Thomsen’e Mecidî Nişanı Verilmesi

***

Prof. Dr. Cemal Kurnaz “Türkçenin İzinde” nin “Önsöz”ünde maksadını ortaya koyuyor:

“Türkçe dünyanın en eski dillerinden birisi. 8. yüzyılda yazılan Köktürk Yazıtları’ndaki gelişmiş edebî dil, Türkçenin çok daha eski dönemlerden beri kullanıldığını gösterir. Orta Asya arkeolojisindeki gelişmeler, bunun yeni belgelerini ortaya çıkarmaya devam ediyor. Slav ve Batı dillerinin henüz ortada olmadığı çağlarda böylesine gelişmiş bir edebî dile sahip olmak gurur vericidir. Türkçenin içine doğarız, onun kelime ve kavramlarıyla Türk oluruz, Müslüman oluruz. Kimliğimiz onun içinde şekillenir. Türkçe, manevî vatanımızdır. Vatanımızı korumak ve imar etmek için canla başla çalıştığımız gibi, manevî vatanımızı da imar etmek görevimizdir. Onu yabancı dillerin saldırılarından korumak Türkçenin muhafızı olan aydınlara düşer.”

Prof. Dr. Cemal Kurnaz, “İnsanımızın Türkçe hakkında yeterli bilgisi yok maalesef.” diyor ve ilgisizlikten, şuursuzluktan yakınarak: “İnsanlarımızın geçmişine, yayılma alanlarına dair ilgisi yok. Devlet adamlarımızda, aydınlarımızda dil bilinci yok. Müfredat denilen şey, içine indirildiğimiz bu dilin önemini insanlarımıza öğretemiyor.” diyor ve böyle bir kitabı niçin yayınladığını açıklıyor:

“Edebiyat, milletin söze ve yazıya bürünerek görünmesidir. Bu bağlamda, Yesevî’den Yunus’a, Divan şairlerinden türkülere kadar, onlara vücut veren dilimizin ve edebiyatımızın gelişim çizgisine dikkat çektim. Bu yazıları okuyan okuyucuda bir Türkçe bilgisi ve duyarlılığı oluşsun istedim.”

***

Türk dünyasıyla da ortak noktalarımızı bulmalıyız.

Türk dünyasını, Balkanlardan Orta Asya’ya dolaştığım, bazı ülkelerde kaldığım ve ders verdiğim için biliyorum. Biz “saf Türkçe” arayışındayken, gittikçe, Türk dünyasından nasıl uzaklaştığımızı gördüm.

Cemal Kurnaz da “Türkçenin İzinde”de, “Yer Adları” ara başlığı altında önce Refik Halit Karay’a dair şu cümleleri kurar:

“Refik Halit Karay, Türkçe sevdalısı yazarlarımızdandır. Onun Eskici hikâyesini okurken boğazı düğümlenmeyen kimse yoktur. Hikâyede, anne babası öldüğü için Filistin’deki halasının yanına gönderilen beş yaşındaki Hasan’ın Türkçe özlemi insanın içini yakar...”

Cemal Kurnaz, bu örnekten hareketle kendisinin Orta Asya’da karşılaştıklarını verir:

“2009’da Issıg Göl’den Bişkek’e giderken yol üstünde gördüğüm yer adları bana Refik Halit’in bu yazısını hatırlatmıştı: Karakol, Çolpon Ata, Balıkçı, Küngöy, Aksu, Yedi Öküz, İnilçek, Almalı Yurt, Koçkor, Son Göl. Haritaya yakından bakacak olursak Türkçenin bütün yurtlarında benzer adların bulunduğunu görürüz.” (s. 15-16)

Dilin varsa, ilmin vardır.

Şimdi neden ilimde yaya kaldığımızı dilimize bakarak söyleyebiliriz.

Cemal Kurnaz’ın örnek verdiği Refik Halit Karay, Türkçesi ve üslûbu için okunacak ilk isimdir, diyebilirim. Yalnız kitapları temin edecekler eserlerin Türkçesiyle oynanıp oynanmadığına bakmaları gerek. Bir dönem baskılarında oynanmış, sonra itirazları dikkate alan yayınevi, yeni baskılarında Refik Halit’in kullandığı Türkçeyle kitapları yayınlamıştır.

Yazarın Diğer Yazıları