Uğur’un katili kim?

İstanbul’da ya Okmeydanı’nda, ya Gazi Mahallesi’nde, bir yerlerde, birileri her bahanede sokağı fırlıyorlar; cana kastediyorlar, mala kastediyorlar.
Uğur Kurt, Okmeydanı Cemevi’nin bahçesinde yığılıp kalıyor. Hepimiz seyrettik. Uğur’un yığılıp kalmadan hemen öncesini de ekranlarda gördük. Yüzü maskeli gençler molotofkokteyli fırlatıyor, polis zırhlısı tutuşuyor, ateş içeriye sıçrıyor ve polisin kollarını alevler sarıyor.
Arkadaşlarının bu hâli karşısında diğer polisler silâha sarılıyorlar. Daracık sokakta en az 20 el mermi sıkıyorlar.
Okmeydanı Cemevi silâh sıkılan sokağa ne kadar uzaklıkta olduğunu bilmiyoruz. Mermi polisin tabancısından mı çıktı, yoksa fırsatçılar ortalığı kızıştırmak için silâh mı kullandılar?
Burada suçlu kim? Polis mi, göstericiler mi?
Birinci derece göstericiler. Onların maksatları ne Soma faciası, ne Berkin Elvan’ın ölümü/öldürülmesi...
İdeolojik hareketlerde ve hele aşırı sol ideolojilerinde, “kan” görme histerisi had safhadadır. Aşırı sol, 1960’lı yılların ikinci yarısından beri silâhı elinden bırakmamıştır.
İdeolojileri iflas etti; 20. yüzyılın son 12 yılında komünizmin hemen bütün kaleleri çöktü; bir büyük kale Çin kapitalizmle iç içe girerek kendisi kurtarma çabasında... Diğer iki kaleden biri Kuba can simidi arıyor. En katı kalan ise Kuzey Kore... O da öyle süremez.
Aşırı sol “insanlığın onuru”ndan bahseder ya sık sık... İşte o insanlığın şerefi er geç insan tabiatına aykırı son kaleleri de yıkacak, tuzla buz edecek. Öyleyse Türkiye’de birtakım çevreler neyin özlemini çekiyorlar? Dünyada örneği olmayan rejimi Türkiye’de onlar mı kuracaklar?
Türklerin Anadolu’da varlığı hiçbir zaman kabul edilmemiştir. Osmanlı’nın zayıflamaya yüz tuttuğu bir zamanda içimize sızanlar, hiçbir fırsatı kaçırmamışlar, kargaşa çıkarmışlar, kavimleri kışkırtmışlar, etnisiteyi kışkırtmışlar, adına “insan hakları” demişler, bin türlü yol bulmuşlar ve hedeflerine varmışlardır. Son bir huruçla Sevr yırtılarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti de bitirilmelidir!
Bütün ülkelerde 1968’te yaygınlaşan hâdiseler bittiği hâlde Türkiye’de kimlik değiştirerek, kılık değiştirerek ama özü değişmeyerek devam ediyor. Niçin?
Türk’ün Türkiye’de yeri olamaz!
Aşırı sol, bölücü örgütler elde bir sinsi güçler için. Bunlara bir de “siyasî İslâmcılar” eklendi... “Siyasî İslâmcılar” göre Türk “Ye’cûc-Me’cûc” dür ve kimliği silinmelidir! Sinsi güçlerin en güvenilir müttefiki aşır sol ve bölücü örgütlerle birlikte “siyasî İslâmcılar”dır.
İnceleyin tarihi, akıl yürütün varacağınız netice budur!
Aşırı sol ve bölücüler hâdise çıkarmada müttefik; “siyasî İslâmcılar” ise bakar vaziyetteler. İktidarda onların adamları olduğu için, hâdiseler karşısında tereddüde düşseler de kargaşalık onları mutlu etmektedir.
Türkiye’yi bölücülere teslim eden, Türk’ü silen hükûmet gitmelidir. Bu mevzu ayrı.. Hâdiselerde zarar gören Türk milleti...
Uğur Kurt’un ne günahı vardı? Cemevine taziyeye gelmişti. Polisin kusuru araştırılmalıdır ama asıl katil molotofkokteyli atanlardır. Bunların tespiti, toplanması zor bir şey mi?
(Yazıya nokta koydum, ne yazık ki, bir kişinin daha hayatını kaybettiği haberi geldi.)

Yazarın Diğer Yazıları