Türkeş'le röportaj (3)

Alparslan Türkeş'le 1975 yılında yapılan röportajda, son üç soru ve cevabını bugün veriyoruz. Üç soru da dikkat çekici: Kürtçülük, dış Türkler ve CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in ihtilâlci aşırı sol gruplara karşı müsamahası. Komünist gruplar, Beyazıt Kulesi'ne, Temmuz 1968'de, İTÜ yurdunda polisin pencereden atarak öldürdüğü iddia edilen Vedat Demircioğlu'nun resminin olduğu kızıl flama asmışlardı. Ecevit aşırı solu masum göstermek için, sıklıkla bu konuyu dile getirirdi. Türkeş, Ecevit'in kimleri nasıl suçladığını açıklıyor.

Soru - Kürtlerin ayrı bir ırk olduğunun iddia edildiği "Kürtçülük politikası"nın alıp yürüdüğü bu devirde, kasıtlı ola­rak yayılan bu şayiaların haklı­lık derecesi ne olabilir?

Türkeş - Soy olarak ayrı bir köke mensup olsalar bile, 900 yıldır, artık Türklerin içinde, karışıp erimişlerdir. Hangi etnik gruptan olursa olsun, İs­lâm ahlâkına göre bu kadar uzun zamandan sonra, onların da Türk sayılmaları gerekmektedir.

Soru - Devletimizin dış gü­venliğini korumamız için, kuvvetli olmamız, kuvvetli devletlerden müttefikler bulmamız ve komşularımızla iyi geçin­mek iyi münasebetler kurmamız gerektiğini belirttiniz, fa­kat bundan önceki hükümetle­rin, yapmadıkları bir şey var: Bu komşu devletlerde yaşayan kardeşlerimizin, can, mal güvenliğidir. Bu kardeşlerimiz için, hükümet, mensup oldukları milletlerden bazı haklar ve isteklerde bulunamaz mı?

Türkeş - Bunu hükümetler siyasî ilişkiler kurmak, soydaşlarının bulunduğu ülkelerde okullar açtırmak -ki bu kendi dil ve kültürlerini verecek okullar olmalıdır- ya da yabancı ülkelerdeki soydaşlarımızın çocuklarını kendi vatanlarına getirterek okutmak yoluyla yaparlar. Türkiye de kendi güvenliği için aynı yola başvurmak zorundadır. Bunlarla Türkiye'nin ilgilenmesi demek, soydaşlarının bulunduğu ülkelere mutla­ka bir savaş açacağı anlamına alınmamalıdır. Fakat Türkiye'­deki iktidarlarda biz böyle ilerleme göremediğimiz için üzgünüz.

Soru - Ecevit'in, TV'de konuşması sırasında "Beyazıt kulesine kızıl bayrak çekenlerin, sokaklara orak çekiçli ilânlar yapıştıranların ,MHP ve MSP mensuplarından olduğunu" söylemesini ve bu olayların bu partilere bağlı kişiler tarafından çıkartıldıklarını iddia etmesi­nin gerçek taraflarını bir yo­rum hâlinde açıklayabilir misiniz?

Türkeş - Daha önce de bu ve ona benzer bir takım iddialar olmuştu. Sayın Ecevit'in uyguladığı, insanî, İslâmî ve Türklük kaidelerine aykırı bir metodu var: Bir olay çıktığı zaman, hiç araştırmaya lüzum görmeden, hemen bazı açıklamalara girişiyor. Sayın Ecevit ve onunla iş birliği yapan arka­daşlarının da devamlı bir iftira ve suçlama hevesi vardır ve bu iftiraları adliyeye intikal etmiş olan olaylarda da sürdürmektedirler. 132. maddeye aykırı olarak, mahkemelerin ço­ğu sonuçlanmadan, hemen konuşmaya, sağa sola iftira atmağa kalkışıyorlar, Ayrıca konuş­malarında genellikle bir kitle veya partiyi suçlamaktadır. Hiçbir zaman kitle ve partiler suçlanamaz. Suçları şahıs­lar işler ve şahıslar cezalandırılırlar. Bu yüzden zaten MSP veya MHP suçludur şeklinde bir yargıya varmak tamamen yanlıştır.

***

"Alparslan Türkeş ve Liderlik" kitabı (Son baskı Berikan Yayınları) için çalışırken, çok sayıda kaynak taradım. Elimin altındaki bu röportajı ise geç fark ettim. Bu röportajdan umarım, "birileri", hususiyetle Ecevit konusunda, ders çıkarırlar.

Yazarın Diğer Yazıları