'Türkçü' denme endişesi taşıyan bir 'İslâmcı'
Yazar, Türkçenin etimolojisine merak sarmış... Diyor ki:
"Bir süredir buradan kelimeleri irdeliyorum. İrdeleyeceğim kelimeyi seçerken başka etimoloji ilgilileri gibi Türkçeye yerleşmiş veya başka bir ifade ile söyleyecek olursam Türkçeye taşınmış kelimelerin nereden geldiği; geldiği memlekette bizim öyle diye bildiğimiz kelimenin aslında öyle diye bilinip bilinmediğini değil de; Türkçenin bizzat yerlisi kelimeleri irdeliyor, inceliyorum." (Asım Gültekin, "Neden Türkçe kelimelerle etimoloji?", Karar, 22 Temmuz 2017).
Âsım kardeşim (Yaşım itibarıyla -izninle- sana "Âsım" diyeceğim.), kurduğun cümleler de farklı, yazının başlığı da farklı. Eskiden olduğu gibi köşemde "dil meseleleri"ni yazsaydım, "farklılığı" gösterirdim.
Türkçe yazan bir muharrir dili çok iyi kullanmanın yollarını aramalıdır.
Söylemek istediğim başka Âsım kardeşim. Türkçeden bahsederken, "Türkçü" denmesi endişesi taşıyorsun, "net İslâmcı" olduğunu söylüyorsun. (Aman Şevket (Eygi) Abi duymasın! İslâma -cı, -cılık eklenmesine çok kızıyor.) Âsım'ın endişeli satırlarını, İslâmcılarımızın "ibretlik" bir örneği olarak aşağıya alıyorum:
"Yazarken özellikle Türkçe kelimeleri seçmemin Türkçülükle, ulusalcılıkla, milliyetçilikle, muhafazakarlıkla en ufak bir alakası yok. Kendim net olarak İslamcı birisiyim, herkese de İslamcı olmalarını tavsiye ederim. Hiçbir şekilde Türkçü, milliyetçi değilim. Millet kelimesinin ırk anlamına gelmediğini bilirim. Kur'an'da bir peygambere bağlı insanlar topluluğuna 'millet' denildiğini bilirim. İsmet Özeliyen bir Türklük anlayışına da sahip değilim. 'Allah bir, peygamber hak' diyen ahlaklı, tutarlı herkes başımın tacı.
Türklüğü abartmıyor oluşum, Artvin Şavşat- Amasya Taşova- Selanik Katransalı bana Allah'ın verdiği Türkçe emanetini en güzel şekilde kavramaya ve kullanmaya çalışmama hiç engel değil. Türkleri, Türkçeyi küçümsememi asla gerektirmiyor. Her şey yerli yerinde olsun, böyle daha güzel."
(Not: Âsım'ın bahsettiği şair-yazar "İslâmcı" İsmet Özel eskiden komünisti. Türk'ün hakkını teslim ederken "farklı" sözler söyler.)
Âsım, kendisine "Türkçü" denecek diye çok tedirgin. Bu tedirginlik Türk İslâmcılarına has... (Arap İslâmcılar kendilerine "Arap" denecek diye hiç endişe taşımazlar. İçlerinde yaşadım. Bilirim.)
Âsım! gazetende, İbrahim Kiras'ı, Prof. Dr. İskender Öksüz'ü, Yağmur Tunalı'yı hiç okumuyor musun! Hadi İskender Hoca'yı, Yağmur'u geçelim... Nereden geldikleri belli... İbrahim Kiras'la bir konuş bakayım. Konuşmadan önce, 27 Nisan'da çıkan "Türk kimmiş?" başlıklı yazıma bir göz at istersen. Onun yazdıklarını verdim:
"'Hür yandaş' Karar gazetesini yöneten İbrahim Kiras da 'Millet deyip duruyoruz ama bir ad olması lâzım!' demeye getirmişti:
'Bin yıllık bir ortak tarih boyunca ortak kültür ve ortak hedefler etrafında birleşip kaynaşarak bugünkü modern anlamıyla 'millet' haline gelmiş toplulukları yeniden etnik gruplara ayırmak ve bu arada bu milletin bazı unsurlarını 'etnik azınlık' haline getirmek akıl alacak iş değil.(...) Türk tanımını etnik temele oturtan anlayıştan zihinlerimizi kurtaramazsak bölünmekten de kurtulamayız.'" ("Bu anlayışla 'tek millet' nasıl olacak?", Karar, 29 Nisan 2017).
"Tek millet"in bir adı var, değil mi?!
Âsım! Endişeni yen! "İslâmcılık" Kur'ân-ı Kerîm'i tahriftir!