Türbelere saygı: İndir elini!

Mezarlıkta; kimileri ıslık çalar, kimileri elini bağlar, kimileri pişi pişirir, çay demler, misafir ağırlar...
"Mezar", Arapça "ziyâret" kökünden gelir; "ziyaret mekânı" anlamındadır.
"Mezarlıktan geçerken ıslık çalmak" deyimimizi biliyorsunuz. Görünürde korkmuyorum, demek ama aslında korkmanın ta kendisidir.
İktidar her şeyi bıraktı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu''nun türbe önünde eli arkada yürümesini dert edindi!
Suudî Arabistan''da Vehhabîler, anıt mezarları bırakın, mezar taşlarını bile yok etmişlerdir. Medine''de Cennetü''l-Bakî''de, sadece hafif tümsekler, tümsek başında belli belirsiz taşlar vardır. Hangi mezar kimindir, bilinmez.
IŞİD, Irak ve Suriye''de hâkimiyet kurduğu yerlerde, Vehhabîler gibi, sahabe mezarlarını bile bırakmamışlar, yıkmışlar, dağıtmışlardı.
Söz açıldı, devam edeyim. En ilgi çekici mezarlığa Kazdağları''nda Tahtacı Türkmen köylerinde rastladım.
"Mezarlıkta ilk bakışta dikkati çeken şey her mezarın yanında bir ocak bulunması idi. Hani piknikte yaktığınız ocak türünden... Ocak bayağı emek verilerek yapılmış. Belli ki bir fonksiyonu var. Karalığından ocağın yakıldığı anlaşılıyordu. Bu da bizim bilmediğimiz bir şeydi. Bizim bilmediğimiz başka şeyler de vardı. Ön bilgiyle gitmemiştim. Yeni mezarlar daha mermer yapılmadığından iki uca tahta dikilmişti. Tahtaların bazılarının üstü oval, bazılarının oval kısmından içe doğru "v" biçiminde kertik açılmıştı. Sonradan bunların kadın mezarları olduğunu öğreneceğiz. Mezar başlarında kadınsa tülbentler, örtüler bağlanmıştı. İstisnasız bütün mezarın üzerinde testiler vardı. Kimine baston dikilmişti. Hepsini tek tek sordum, kiminde şişeler vardı, kiminde birtakım özel eşyalar, hatta radyo bile konmuştu. (…) Sanki Tahtacı Türkmenlerinin hayatları mezarlıkta geçiyordu. Orada yiyorlar içiyorlar, orada dertlenip seviniyorlar, orada geçmişleriyle hesaplaşıyor, bu dünyada bir daha kavuşamayacakları sevdikleriyle söyleşiyor, ölümü her an hatırlayarak, sanki ecel düğün bayram olsun diyorlardı." (Arslan Tekin, Alevîler ve Bektaşîler Arasında)
Bir Tahtacı mezarlığında pişi kızartmışlar, çay demlemişlerdi. Oturup sohbet etmiş, pişi yemiş, çay içmiştik.
İslâmda kabre yazı yazılıp yazılmaması bile tartışılmış, sonra kimin mezarı olduğu bilinmesi için yazılması, özellikle Hanefilerde, caiz görülmüştür.
Gösterişli mezarların yapılması da bir başka tartışılmadır. Hz. Peygamber''den şu hadis nakledilir: "Allah Yahudi ve Hristiyanlara lânet etsin. Bunlar peygamberlerinin kabirlerini mescit edinip mabet hâline getirdiler." (Buharî, Ebu Davud)
Âlimler kabir üzerine kubbe, türbe, bina gibi şeyler yapma konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
"Dinî bilgisi zayıf kişilerin mâbedle mezarı birbirine karıştırmalarına ve mezarda yatan kişinin insan üstü bir varlık olduğuna inanmalarına sebep olur endişesiyle kabirlerin mescid gibi yapılması ve mescid haline getirilmesi yasaklanmıştır. Ayrıca kabirlerin mermer, taş vb. malzemeyle masraflı ve gösterişli bir şekilde inşası da câiz görülmemiştir." (Bkz. "Kabir", TDV İslâm Ansiklopedisi)
Ak Parti iktidarını anlamak mümkün değil; İslâmda kabirlerin gösterişli yapılması mekruh, hatta haram görülüyor, ama padişahın hanımının türbesi önünde elini arkasına attı diye, Ekrem İmamoğlu''nu başkanlıktan düşürmeye kalkışıyorlar.
Buna "acziyet" denmez de ne denir?

Yazarın Diğer Yazıları