Turan'la Megali İdea karşılaştırılabilir mi?

Kıbrıs meselesine devam edeceğiz demiştik. Bu köşede Kıbrıs çok az ele alınmıştır. Görüşürler, konuşurlar, bir netice çıkmaz. Tekrar tekrar mevzu etmenin de bir manası yok. R. T. Erdoğan''ın hamlesiyle şimdi şartlar zorlanıyor.

Sırtını Avrupa''ya ve ABD''ye dayayan, Mısır''la, İsrail''le yakınlaşan Rum tarafının kendisine güveni tamdır. Ayrı devlet olarak tanınmış ve Avrupa Birliği üyesi yapılmıştır. Daha ötesi var mı?!

Türk tarafı, Ada''nın yüzde 35''lik kısmında, eli kolu bağlı... Havaalanından diğer ülkeler uçak kaldıramıyor bile. Türkler de gidiyor, Rum tarafından pasaport alıyor.

Rum tarafı 800 bin, Türk tarafında 290 bin. Türklerin avantajı, Kıbrıs''ın Anadolu''nun uzantısı olması. Aramızdaki mesafe 71 km., Rum tarafının Yunanistan''la mesafesi ise 900 km.

Teknoloji yeter mi, bilmiyorum, aramıza köprü kurulabilir. Tabiî devletler arası sular falan. Bir sürü hikâye çıkar.

Biz "Turan" diyoruz, Yunanlılar "Megal İdea" (Büyük Yunanistan). Bizim "Turan" ile, Yunanların "Megali İdea"sı hiç karşılaştırıldı mı, böyle bir çalışma yapıldı mı? Yapılsa herhâlde bilirdik. Kıyasın da ana unsurları vardır. İki hedef yan yana da karşı karşıya da konulamaz; kendi mecralarında ele almak gerekir.

Turan''la Türkleri bir araya getirmek isteriz. Kan dökme yoktur. Rızası olan elini uzatır, birbirinden güç alır, kavî olur. Sınır da açmıyorsun, bayrak da değiştirmiyorsun. Halk bütünleşelim, sınırları açalım, tek bayrak altında toplanalım diyorsa kimsenin sözü olamaz. Olsa bile halkın önüne geçilemez.

Yorgo L. Zarifi''nin (1880-1943) ""Hatıralarım-Kaybolan Bir Dünya-İstanbul 1800-1920" adıyla yayınlanan kitabından burada bahsettim. Zarifi, Abdülhamid''in bankeri dedesiyle aynı adı taşır. (Yazılarımdan sonra Yunanistan''da yaşan ailesi bana mail atmıştı. Yazışmıştık.)

Zarifi''yi üç sebepten burada hatırlatıyorum: Hatıralarına bakarsak, Yunanistan''ın kuruluşunda büyük emek harcayan İstanbul''da yaşayan zengin Rumlardır ve bunların başında Zarifiler gelir.

Hatıralarından öğreniyoruz ki, 1878''de Kıbrıs''ın İngilizlere geçmesinde rol oynayan Lord Bulwer-Lytton''dır. Bu kişi, İngiltere''nin büyükelçisidir. Zengindir, yazardır. Zarifi, Lord Bulwer-Lytton''un, Kıbrıs''ın İngilizlerin tarafından işgalini sağladığını kaydeder. Bu zengin Lord meğer Yassıada''nın da sahibiymiş. Sonra adayı Mısır''dan kaçıp adaya yerleşen Hidiv İsmail Paşa''ya satmış.

Rum zenginlerin beyinlerinin bir yerinde Megali İdea kazınmıştır. Zarifi''nin kitabının ön sözünün son satırlarını okursak ne dediğimi anlarsınız:

"Tam önümde, ahşaptan bir Bizans haçı duruyor. Onu, Hollanda''nın Amsterdam şehrine gittiğim bir seferde keşfettim ve satın aldım! Bunu, defalarca kovulan ve aldatılan ırkımızın bir sembo­lü olarak kabul ediyorum. Tabii ki kötü seneler gelip geçiyor. Mü­barek gün tekrar doğuyor. Rum, ocağını tekrar buluyor ve Yunan vatanı yeni yazgılara başlıyor."

Sözü şuraya getirip bitireceğim: Rumlar Avrupa''yı, ABD''yi, Müslüman ülkeleri arkalarına almışken, hiçbir surette Türklerin varlığını kabul etmeyecektir.

Yunanistan, Albay Grivas''ı Ada''ya gönderiyor. 1954''te EOKA''yı kuruyor, çok Türk kanı döküyor.

Sınırlara karşıyım. Bir arada yaşanacağını bilsem, inanın federasyon kursunlar, derim. Geçmişe bak bugünü gör. Maksatları Türkleri kaçırtmak, eritmek, yok etmek.

Federasyon diyenler bunu görmeli.

Yazarın Diğer Yazıları