Tipik Orta Doğu ülkesiyiz!

Türkiye'miz kendi partisinden intikam almak isteyen birinin yüzünden, tipik bir Orta Doğu ülkesi yolunda, emin adımlarla ilerliyor!

Soracaksınız şimdi: "Kendi partisinden intikam almak ne demek?" Parti organlarına danışmadan, kimseye söz hakkı tanımadan kendisini "en büyük siyasetçi" görüp bütün kararları alarak hata üstüne hata yapan, sürekli oy kaybettiren ve en son partisini HDP/PKK'nın da gerisine düşüren genel başkanı değiştirmek için kitleler harekete geçince, "Yenik Başkan" halk hareketini kabullenemedi. Öyle bir intikam yoluna girdi ki, neredeyse PKK'dan farklı görmediği bir partinin kurucusunu "tek adam" yapmaya kalkıştı. Bu desteğinin kendi partisini eriteceğini bile bile, yüzde 85'in bütün ikazlarına rağmen hedefinden dönmedi. Bu gelişme, o kişinin kendi partisinden intikam alması demek değil midir?!

İki Orta Asya Türk ülkesinde seçim takip ettim... Bir parti iktidarı elinde tutar. Diğerleri koltuk değneğidir. Gerçek muhalefete yer yoktur. Koltuk değnekleri, seçim yaklaşana kadar partileri için göstermelik çalışma yaparlar. Seçim yaklaşınca, iktidarı ebedî elinde tutmak için bütün yolları tıkayan kişinin partisine oy vereceklerini açıklarlar. Yani bu kadar da açık sözlüdürler(!). Partisini koltuk değneği yapan "bizimki", Orta Asya ülkesindekiler gibi, açık sözlü olsa bari! "Estakim kemâ umirte!" ("Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!") (Hud, 11/112)

Rejim değişikliğinin en büyük tehlikesi mesuliyetlerin bir elde toplanmasıdır. Belki ülkenin yarısı, o "tek el"i zaten sevmiyordur... Diğer yarısı da "Bir de 'seçilmiş' tek adamımız olsun; deneyelim." demişlerdir.

"Tek el"i istemeyen taraf hiçbir mesuliyet duymama kararındadır. Öyle ki, bu ülke artık benim değil; çaresiz yaşıyorum. Madem parlamenter sistem sembolik hâle geldi, oy vermemin de bir manası yoktur. Kimse beni temsil etmeyecektir. Ne yapacaksa "tek adam" yapsın, gailesi de onu destekleyenlere düşer, diyecektir. Destekçileri bile mesuliyeti üzerlerinden atacaklar, nasıl olsa o var, fikrini taşıyacaklardır.

"Millî irade"nin hiçe sayılması, millî birliği dağıtır. Bundan böyle bayrağını alan sokağa çıkar mı? Kişinin kendisine dokunulmadığı müddetçe şüpheli...

Terör belasında bile birliğin sağlanacağını sanmıyorum. Baksanıza, bir gazete akıl almaz saldırıya uğruyor, "tek adam"ın iktidarı hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Belki beter olsunlar bile demişlerdir!

Siyasetnamelerden bahsetmiştim... Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes, hükûmet edenlerin koruması altındadır. Kendisine muhalif olanların bile derdine koşmak zorundadırlar. Meşru zeminde kendi fikrini söyleyen, bu fikir hükûmet edenlerin fikriyle bağdaşmasa ve hatta karşında olsa dahi iktidarı ellerinde tutanlar, eşit mesafede durmak mecburiyetindedirler.

Eski siyasetnamelerde hükmedenlere verilen nasihatlerde, düşman gördüğünü assan dahi, onun çoluk çocuğuna bakmakla yükümlüsün, denir. Kaldı ki, siyasetnamelerde, fikir üretenler, hükmedenin hiç istemediği sözleri de söyleyebiliyorlar.

Kuvvetler ayrılığı bitiriliyor, partiler bitiriliyor, bir parti bir kişi için kalıyor. Parlamenter rejim tarihe gömülüyor.

Geçmişte görülmemiş bir vaka! Kendi partisinden intikam almak isteyen birinin peşinde giden milletvekilleri; ülkenin birikimlerini, büyük mücadelelerle kurulmuş sitemini, millî birliğini, dirliğini berhava ediyor!

Tipik bir Orta Doğu ülkesiyiz artık.

Yazarın Diğer Yazıları