Taliban'ın ötesine geçerler (mi?)
İsmail Kahraman ve gibileri, insanlarımızı, "Hangi Müslümanlık?" sorusunun cevabını aramaya itiyor.
Saplantılar insanları bir daire içinde döndürüp duruyor. Mazi, hâl, istikbal geçişlerinde nerede durulacağına, nerede ilerleneceğine dair fikir üretilemiyor. Kalıp görüşler, üstelik din adına küflü raflardan indiriliyor, önünüze konuluyor. Hadi tartış! Maazallah "Kâfir!" bile ilân edilirsiniz.
Birçokları gibi, İsmail Kahraman''ın da ilk dört madde ve münhasıran "laiklik" takıntısı var. (R. T. Erdoğan, Kuzey Afrika ziyaretinde, Mısır, Libya ve Tunus''ta laiklik üzerinde ısrarla durmuştu. İ. Kahraman, samimiyetine dayanarak, "Ben seni böyle mi yetiştirdim! Niye laikliği savundun!" demiş midir?)
Bir meselede İ. Kahraman''la aynı şeyleri söylediğim aklıma geldi. Onun TBMM Başkanlığı sırasında, Rize''de, "Che denen eşkıya benim gencimin yakasında, göğsünde olamaz!" demişti. Yaygara koptu tabiî… Che için göğsünü siper eden edene. Biz İ. Kahraman''ı haklı gördük. ("Che abimiz olur!", "Che bir rol model mi?" başlıklı yazılarıma girilebilir. Başka yazılarım da var. Bütün yazdıklarımın özü bahsettiğim ilk yazıdaki şu satırlardır: "Şu gerçek ki, Che, Latin Amerika komünistlerinin kahramanı... Adam Arjantinli. Nerede bir komünist hareket var, o orada... Her inanmış komünist gibi çok zalim. ''İnsanı verimli, şiddetli, seçici ve soğukkanlı bir öldürme makinesi hâline getiren etkili nefret devrim için çok gereklidir.'' demiştir. O, âdeta Stalin''in Latin Amerika uzantısı!"
İ. Kahraman vesilesiyle Che meseline girdim. Şunun için: Yine birleri adamı kahraman ilan etmeye kalkışırlar. Ara ara gerçeği hatırlatmak gerekir.
İlk dört maddenin Anayasa''dan çıkarılma talebi ezelî mesele.
İ. Kahraman, Halen Saray''da İstişare kurulu üyesi. Laikliğe kafayı takmış. Laikliğin meselesini yine tartışılacağına dikkat çekerek, Anayasa''nın ruhu dibaceyi okuyalım, demeye gelen yazılar yazmıştım yakın zamanda. "Başlangıç" Türk''le başlıyor, Türk''le bitiyor. Asıl tartışmaya açılmak istenen ise 66. madde. "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk''tür." Bu madde birileri fena dokunuyor. Önceki gün, eski Millî Görüş teorisyenlerinden, İran''ı çok iyi tanıyan bir kişi yerinde bir yazı yazmış; ancak, araya bir şeyler sokuşturmadan da edememiş. "Geçmişte Ermenistan-Azerbaycan savaşında 150 bin Müslüman İran''a sığınmıştı." diyor. Sığınanlar Müslüman ama bir fark var; Türk oldukları için İran''a sığınmışlardı. İran''ın neredeyse yarısı Türk. Ermenistan Başbakanı Paşinyan ne diyor: "1990''lı yıllarda çok zor durumdaydık ve İran bize yardım etti. Onların yardımı olmasaydı yenilebilirdik." Tahran, "Türk" korkusundan Ermenistan''a destek vermişti.
Diyeceğim, 66. maddeyi değiştirirler, "Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Müslümandır." derler.
Bir tarihte, kendisini etnik kimlik üzerinden tarif eden bir isimle konuşmuş ve yazmıştım. Millî Görüş çevresinde çok iyi tanınan o kişi, devletin adındaki "Türk"ten rahatsızlığını dile getirmiş, "Türkiye''nin adı değişsin, meselâ ''Avrasya'' olsun." demişti.
İ. Kahraman Kültür Bakanı''yken, Taksim''de cami yapılacak-yapılmayacak tartışmasında, ender yetişen sanat tarihçilerimizden, dönemin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Semavi Eyice (1922-2018), "Tarihî dokuya uygun cami"den bahsedince, "Alnı secde-i rahmana değmemiş, Hristiyanların piyonu olan birisi! Ben de onu kolundan tuttum, kapının önüne koydum." demişti.
Korkutucu... Bu cümlenin, istedikleri rejimi kurarlarsa, Taliban''ın bile ötesine geçeceklerinin işaretini gösterip göstermediği kararını size bırakıyorum.