Taliban içimizde birilerini umutlandırıyor!

Horasan erenlerinden sık bahsederiz. Emevîlerin şerrinden kaçan Ehl-i Beyt mensupları Horasan''a göçmüşlerdir. Horasan''da "seyyid"den, "şerif"ten sık bahsedilmesi bu sebepledir.

Horasan erenlerinde şiddet yoktu. Hoşgörü vardı. Gerektiğinde savaşmışlar ve gerektiğinde savaşanlara güç vermişler, bir taraftan da ilim öğrenmişler/öğretmişlerdir. Anadolu''da kök salmamızda, Osmanlı''nın Balkanlara uzanmasında Horasan erenlerinin rolü büyüktür.

Horasan Orta Asya''ya doğru uzanan geniş bir alan. Türklerin sahası. Horasan (hur-âsân) güneşin doğdu yer, güneş ülkesi.

Horasan şimdi üç ayrı devlet sınırları içinde. Türkmenistan (Merv, Nesâ ve Serahs), Afganistan (Belh ve Herat), daha geniş alan ise İran''da Meşhed ve etrafıdır.

Afganistan''ın yüzde 99''u Müslüman. Yüzde 85''i Sünnî. Çokluk Hanefî mezhebinden. Yüzde 14''ü Şiî İmamiye ve İsmailiye''den. ("İmamiye", "İsmailiye" konularını "Alamut''un Büyüsü- Haşhaşîler: Sır ve Ölüm" kitabımızda ele aldık.)

Emevîler Horasan/Türkistan''a girdiklerinde halka eziyet çektirmişlerdi. Ali Oğulları da Emevî zulmünden Horasan''a hicret etmişlerdi. İki mazlum bir aradaydı. Birbirlerini anlamışlar, hoşgörüyü öne çıkarmışlardı. Akrabalık kurulmuş, bütünleşilmişti.

Hoşgörüden şiddete, zorbalığı nasıl gelindi? Sayamayacağımız kadar çok örgüt türedi. Hepsi şiddetle İslâm hukukunu uygulatacaklarını, bütün dünyayı Müslüman yapacaklarını sanıyorlar.

Taliban 1996''tan 2001''e kadar Afganistan''ı yönetmişti. Sadece üç ülke yönetimi tanımıştı: Pakistan, Suudî Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri. Üç devletin de kendilerine göre hesabı vardı.

Şimdi bütün Afganistan''ı cenderesine alan Taliban, dünyaya kendisini nasıl kabul ettirecek, nasıl diplomatik ilişki kuracak, nasıl elçilikler açacak?

Taliban, kendilerinin anladığı İslâm adına halkı zorlamış, hoşuna gitmeyenin kellesini koparmış, elini kesmiştir. Çok insan ülkeden kaçmıştır.

Bir düşünün... Taliban Kâbil''e girince halk, evini barkını, her şeyini bırakıp yollara döküldü. Havaalanı tıklım tıklımdı. Uçağa binlercesi hücum ediyordu. Ezilen ezileneydi.

Bunlar geçmişte Taliban''ın bıraktığı izlerin neticesidir.

Kimseye bir şey yapmayacağız, diye sık sık açıklıyorlar. İlk geldiklerinde de gülücükler atıyorlardı. Çok geçmeden içlerindeki canavarı, ne yazık ki İslâm adına, ortalığa saldılar.

Afganistan''ın ilk kadın belediye başkanı Gafarî''nin şu sözleri içinizi sızlatmaz mı? "Oturdum ve gelmelerini bekliyorum. Ben ve ailem için yardım edecek kimse yok. Benim gibi insanların peşine düşecekler ve beni öldürecekler. Ailemi bırakamam. Zaten nereye giderim ki?"

Taliban Afganistan''a hâkim olunca, içimizdeki Talibancılar, göbek atıyorlar. Saray''ın Ayasofya''ya imam tayin ettiği, sonra, ileri geri tivitleriyle sık sık tartışılınca istifasının istendiği Mehmet Boynukalın nam prof.''un şu notları düşündürücü:

"Şeriat/İslam hukuku Yüce Allah''ın ve onun Peygamberinin (s.a.s.) bizim izlememiz için çizdiği, dünyada ve ahirette iyilik, güzellik ve mutluluk getiren ilahi hükümlerin ve sistemin adıdır. Faydası biz insanlar içindir. Şeriata uyarak tarihte Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük devlet ve medeniyetler kurduk. Şeriat Yüce Allah''a ibadet, güzel ahlak, adalet, hak ve hukuka riayettir; dini, canı, aklı, nesli, malı, ırzı korumaktır. (...) Taliban işgale karşı duran bir millî mücadele hareketidir. Allah yardımcıları olsun."

Boynukalın, İslâm hukuku ile Taliban''ı bir araya getiriyor.

Allah''ım! İnsanın aklı bu kadar mı şaşar!

Yazarın Diğer Yazıları