'Sultan ve halife satın alınabilir'

Mustafa Kemal Atatürk Nutuk'ta şöyle der:

"Muh­te­rem efendiler; pek gü­zel bi­lir­si­niz ki sul­tan­lar­la, ha­li­fe­ler­le ida­re olun­muş ve olu­nan mem­le­ket­ler­de va­tan için, mil­let için en bü­yük teh­li­ke, sul­tan­la­rın ve ha­li­fe­le­rin düş­man­lar ta­ra­fın­dan sa­tın alın­ma­la­rı­dır. Bu, ek­se­ri­ya suhûlet­le ka­bil-i te­min ol­muş­tur [kolaylıkla sağlanmıştır]. Meclis­ler­le ida­re olu­nan mem­le­ket­ler­de de en müh­lik [tehlikeli] ci­het, ba­zı mebus­la­rın ecnebî nâm ve he­sa­bı­na ça­lın­mış ve sa­tın alın­mış ol­ma­la­rı­dır. Mil­let mec­lis­le­ri­ne ka­dar, dâhil ol­mak yo­lu­nu bu­la­bi­len va­tan­sız­la­ra te­sa­düf et­mek müsteb'ad ol­ma­ya­ca­ğı­na [olacağı sanılmayacağına] ta­ri­hin, bu bâbda­ki misâl­le­riy­le hük­met­mek zarûrî­dir. Bu­nun için mil­let, ve­kil­le­ri­ni intihâb eder­ken [seçerken], çok dik­kat­li ve kıs­kanç ol­ma­lı­dır." (Mustafa Kemal, Nutuk, 1927, s. 367-368).

M. Kemal bu hükme gelmeden önce "Nâzım Bey" örneğini vermiştir.

Türkiye'nin komünistleri bu Nâzım Bey'i (1966-1935) pek severler. İlk Meclis'te Tokat mebusu idi. 1920'de, Halk İştirakiyun Fırkası'nı (Türkiye Komünist Partisi) kurmuştur. Müslümanlıkla komünizmi telif etmek istemiş, hatta "Komünizm İslâm esaslarına uygundur. Ebubekir komünistti. Müslüman olduktan sonra bütün varlığını yoksullara dağıtmıştı." demiştir.

Meclis, 89 oya karşı 98 oyla Nâzım Bey'i Dâhiliye Vekilliği'ne (İçişleri Bakanlığı'na) seçmiş, M. Kemal, bu seçime karşı çıkmış ve Nâzım Bey'i kabul etmemiş, 1921'de mebusluğu da düşürülmüştür. Sebebini Nutuk'tan okuyalım:

"Nâ­zım Bey, biz­zat ve bil­va­sı­ta ecnebî mehâfilin­den [mahfiller] ba­zı­la­rıy­la te­mas yo­lu­nu bul­muş ve teş­vik ve muâvenete [yardıma] de maz­ha­ri­ye­ti­ni te­min et­miş­ti." (Nutuk, s. 367).

Ayrıca bu konuya döneceğim. Şu kadarını söyleyeyim: M. Kemal, Nutuk'ta komünizme karşı olduğunu çok açık söylemiştir. Dönemin şartlarında, Sovyetlerle ilişkilerini belli seviyede tutmak için kendisine bağlı bir "Komünist Partisi" kurdurduğu vâkıadır. Ama fikriyatı ve faaliyetiyle başka ülkelerin güdümündeki partiye asla müsamaha göstermemiştir. M. Kemal'in bu kesin tavrı, pek ifade edilmez; ama nerede nasıl söylediği bilinmeyen "Şurası unutulmamalıdır ki Türk âleminin en büyük düşmanı komünistliktir... Her göründüğü yerde ezilmeli..." sözü üzerine tartışma sürüp gider. (Bu sözü Cemal Kutay, 1947'de ortaya atmıştır. C. Kutay'ı hep ihtiyatla karşıladığımı belirtmeliyim.)

M. Kemal'in bu "ezilme" sözünü geçelim ama Nutuk'ta her şey ayan beyan!

Şu zamanda asıl üzerinde durmamız gereken sözü ne?

M. Kemal "... sul­tan­lar­la, ha­li­fe­ler­le ida­re olun­muş ve olu­nan mem­le­ket­ler­de va­tan için, mil­let için en bü­yük teh­li­ke, sul­tan­la­rın ve ha­li­fe­le­rin düş­man­lar ta­ra­fın­dan sa­tın alın­ma­la­rı­dır." diyor.

Artık "tek adam" idaresi altındayız. Kontrol-denetleme, TBMM arama... Sultanların yine yeri gelince "Dur!" diyecek sadrazamları vardı. "Tek adam"da o da yok. 21 Mayıs dönüm noktası!

(M. Kemal dönemini en iyi bilenlerden, Nâzım Bey'in rolü üzerine bir de makalesi bulunan "resmî MHP"nin genel başkan yardımcı Prof. Dr. E. Semih Yalçın'ın da kulağını çınlatmış olduk. "Tek adam"a, ekipçe, bile bile yol açtılar!)

Yazarın Diğer Yazıları