Sultan Mehmed Reşad da seferberlik ilân etmişti

"Reis", son muhtarlar muhabbetinde, "Millî seferberlik ilân ediyorum." dediği sıra Çankaya Köşkü'nde bir araya gelen başbakan ve diğer iki parti başkanının, "Reis"in bu ilânı karşısında, havanda su dövdükleri anlaşılsa da bir beis yok! "Yeni Türkiye" bu. Sizler aranızda ne konuşursanız konuşun... "Reis" ne derse o!

R.T. Erdoğan, hiç olmadığı kadar kararlı:

"Sadece şu kadarını söyleyeyim, yaşadığımız dönem, en az İstiklal Harbi kadar önemlidir, kritiktir, hayati sonuçlar doğuracak ehemmiyettedir (...) Bundan sonrası önümüzdeki bu gerçekler ışığında yeni Kurtuluş Savaşımızı, hatta yeni Çanakkale Savaşımızı verme ve zafere ulaştırma dönemidir."

Birinci Dünya Savaşı başında Osmanlı-Alman İttifakı'nın imzalandığı gün, 2 Ağustos 1914'te, Abdülhamîd hal' edildikten sonra yerine geçirilen Padişah Mehmed Reşad seferberlik ilân etmişti. 23 Kasım 1914'te de Şeyhülislâm Ürgüplü Hayri Efendi'den, "Cihad-ı Ekber/Cihad-ı Mukaddes" fetvası alınmıştı.

Mustafa Kemal de Millî Mücadele'ye başladığında, İstanbul'un Millî Mücadele aleyhindeki fetvalarına karşı Ankara Müftüsü Börekçizade Mehmet Rıfat Efendi'ye "cihat" fetvası çıkarttırmıştı.

Asıl anlamlı fetva Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi'nindir. Yunan askerlerinin İzmir'i işgal ettiği gün, daha M. Kemal Samsun'a gitmeden, halkı toplamış ve cihat ilân etmiştir. Bu fetvayı ne zaman okusam içim kabarır:

"...Meşru olan; münhasıran vatan müdafaası ve istiklâl uğruna cihaddır. Korkmayınız, me'yûs olmayınız... Bu livâ-yı hamidin altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız. Müftünüz olarak 'Cihad-ı Mukaddes Fetvası'nı ilân ve tebliğ ediyorum... Elinizde hiçbir silâhınız olmasa dahi üçer taş alarak düşman üzerine atmak suretiyle mutlaka fiilî mukabelede bulununuz... Bizler, birçok yeri fethetmiş kişilerin torunlarıyız. (Hazır bulunan Hıristiyanları göstererek) Bunlar bize emanet edilmiştir. Onlara zarar vermeyiniz!"

R. T. Erdoğan, son nutkunda, "Millet olarak yeni bir ahitleşmeye gidilmesi, yeni bir mefkûre birliğinin oluşturulması gerektiği"ni de söylüyor.

Tamam... Seferberlikte beraberiz. Sizler, bölücü başına övgüde sınır tanımazken, PKK'nın her vuruşunu, Fethullahçıların her hamlesini, "Kemalist Türkiye"den sökülen birer tuğla görürken, bizler, millî birliği, millî ahitleşmeyi hep haykırdık... ("Sizler-bizler" de demek istemiyorum, Çok sevimsiz ve ayırıcı. Burada maksat bir kesimin millî tesanüt istediğimizde hissizliğini ve hatta "düşman" safını "bizler"e tercih etmesini kastediyoruz.)

Ahitleşmeden, mefkûreden (ülküden) bahsediyorsunuz! Hatırlatırım... 1970'lerde, sizler, duvar arkasında titrerken, bu ana gövde millî birlik için şehit düşmüş, gazi olmuş, sizlerin de önünü açmıştır.

Ahitleşmek, aynı mefkûreyi paylaşmak istiyorsanız, ayırıcı olmamalısınız.

Yazarın Diğer Yazıları