Sayın büyüklerimizin takdirlerine arz ederim…
Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerinde gördük ki aday olmak için Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bilinmek ve desteklenmek gerekiyor!
Türkiye’de bütün kurumlar (sivil toplum kuruluşları dâhil) Sayın Cumhurbaşkanı’na karşı sorumluluk taşıdığı kadar, millete karşı herhangi bir sorumluk taşıdıklarını hissettirmiyorlar.
Her göreve talip olan, Cumhurbaşkanı tarafından benimsenme, takdir edilme ve onun adına görev yapmaya talip olurken; görev yaptıkları konularda (adeta fincancı dükkânına dalmış bir fil gibi) ülkenin bütün değerlerini altüst ediyorlar.
Futbolda olduğu gibi “ülkede bütün marka değerlerine çürütüyorlar!”
Futbolseverler, sporseverler her siyasi oluşum içerisinde varlar ve bundan dolayı bugüne kadar huzursuzluk yaşamadı toplum; siyaset futbol aktörlerini belirleyene kadar!
Sporun içerisindeki rekabet, siyasetin müdahalesiyle rekabet ve bir yarış ortamından çıkartılıp; adeta bir çatışma ve savaş alanına “güç” alanına dönüştürüldü!
Ülke, Sayın Cumhurbaşkanı’ndan güç alarak makam mevki elde edenlerin yarışıyla yorulmaya, yoruldukça bozulmaya, bozuldukça bir avuç azınlığın doymak bilmez azgınlığında tükenmeye doğru yol almaya başladı.
Fetö ile yıllarını, insanlarını, moralini ve kaynaklarını harcayan devlet aklı, bundan hiçbir ders almamış gibi davranıyor!
Her şey vatandaşın algısına göre ayarlanıyor.
“Deneme yanılma yöntemi ile yönetmek” bu kadar uzun süreli bir devlet anlayışı olmamıştı hiçbir medeniyet için!
Deneme yanılma yöntemi, bilimsel araştırmalarda ve öğrenme süreçlerinde sıkça kullanılan bir yöntemdir.
Ancak, devlet yönetiminde deneme yanılma yönteminin kullanılması bazı ciddi riskler ve sakıncalar doğurabilir!
Devlet yönetimi, milyonlarca insanın yaşamını etkileyen kararların alındığı karmaşık bir süreçtir.
Bu nedenle, deneyime, bilgiye ve uzmanlığa dayalı kararlar alınması önemlidir.
Devlet yönetiminde deneme yanılma yönteminin bazı sakıncaları ve risklerini, aklımızın erdiği kadar(!) ifade edeyim:
-Halkın Güveni ve Güvenliği: Deneme yanılma yöntemiyle alınan kararlar, halkın güvenliğini tehlikeye atabilir ve devletin meşruiyetini sorgulatabilir. Yanlış bir karar, ciddi sosyal, ekonomik ve siyasi krizlere yol açabilir.
-İsrafı: Yanlış kararlar, mali kaynakların israfına neden olabilir. Devletin bütçesi, hatalı projeler ve politikalar nedeniyle zarara uğrayabilir.
-Zaman Kaybı: Deneme yanılma yöntemiyle yapılan hatalar, çok değerli zamanın kaynağının boşa harcanmasına sebep olabilir. Böylelikle çözülmesi gereken sorunların daha da büyümesine neden olabilir.
-Uzun Vadeli Etkiler: Yanlış politikaların uzun vadeli olumsuz etkileri olabilir. Örneğin, göç ve mülteci politikaları ile ilgili yanlış kararlar, geri dönülmesi zor demografik değişimlere yol açabilir. Böylelikle ülke nüfusu devletin geleceğini tehdit etmeye başlar.
-Toplumsal Huzursuzluk: Yanlış kararlar toplumsal huzursuzluğa neden olabilir. Halkın memnuniyetsizliği, protestolar ve sosyal gerilimlere yol açabilir. (Polisiye tedbirler her zaman yeterli olmayabilir.)
Değerli Yeniçağ okuyucuları, son sözümüz de geleceğe olsun; “Ülke değerlerimizi bir kişinin takdirine değil, bu topraklarda yaşamanın onuru ve gururuna bağlamayı öğrenmedikçe; bir kişinin takdirinde birkaç kişinin kazandığı, ama herkesin kaybettiği bir gelecek bizi bekliyor olacak!”