Terörle yatıp terörle kalkıyoruz
Her gün, terör gündemi ile meşgul oluyoruz.
Terör ile mücadele için sanki halk her gün bilgilendiriliyor(!) teröristlerin sıradanlaştırılmasının, terörden çok daha tehlikeli olduğunu kimse anlamıyor sanki!
Terörü bitirmesi için(!) terörist başına çağrıdan, terör suçlusu belediye başkanına geldik!
Siyaset ve yargı arasındaki seyirlere bakarak, başımız dönüyor…
İstanbul’un ilçesi Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, PKK terör örgütü üyesi olmak iddiasıyla tutuklandı.
Özer’in örgütle organik ilişkisi olup olmadığını mahkeme belirleyecek. Önceden kesin yargılarda bulunmak (hukuka saygısı olanlar açısından) doğru değil. Lakin bu onun fikirleri üzerinde konuşmamızı engellemez. Özer’in siyasi geçmişine ve kitaplarına bakanlar, DEM Partililerle hiç bir farkının olmadığını görürler.
İmralı notlarında Öcalan, HDP milletvekillerine Özer’e yeni bir perspektifi olup olmadığını sormalarını istiyor. Bir sonraki görüşmede HDP’li vekiller, Özer’in “başkan Apo’nun perspektifinden daha değerli bir perspektifin olmadığını söylediğini” Öcalan’a iletiyorlar. (Kaynak Kayıp Barış, Dr. İrfan Sönmez)
CHP seçim kazanmak uğruna Özer’i bile bile aday yaptı. İstanbul ittifakı dedikleri bir sürecin adayı idi Özer…
CHP, Özer ittifakında yalnız olduğu anlamına gelmiyor, AKP’de nice Özer’ler var. Ama iktidarın medya gücünü elinde bulundurması kendi yanlışlarını kolayca örtmesini sağlıyor. İktidarın elindeki devlet gücü muhalefeti istediği gibi dizayn edip, hizaya sokarken; kendi içindeki Özer’leri ve Apo sevicilerini görmeyecek kadar kör bir hukuk kuralı uyguluyor!
Peki, Sn. Bahçeli dün Apo’yu Meclis’e davet ederken bu operasyonu nasıl yorumlamalıyız? Öcalan’a yapılan çağrının toplumda şok etkisi yarattığına, terörle mücadele eden unsurların moral motivasyonlarının bozduğuna şüphe yok. Büyüyen tepkileri dengelemek için böyle bir operasyon bulunmaz bir fırsattı belki! İktidarın bu fırsatı denemek zorunda kaldığı anlaşılıyor!
Her krizi bir başka krizle yönetip, toplumsal tepkileri uyuşturuyorlar…
Özer’e operasyonla “bakın bölücülükle mücadele ediyoruz, taviz vermiyoruz” mesajı verilerek, Öcalan’ı Meclis’e çağırmanın şoku azaltıldı. Belediye yeniden AKP’nin eline geçti, yani bir taşla birkaç kuş birden vuruldu.
Bu operasyon AKP siyasetinde samimiyet ve tutarlılık aramanın beyhudeliğini gösteriyor.
Fakirleştirerek fakirliği, korkutarak ülkeyi yönetiyorlar!
Özer gibi düşünen o kadar AKP’li var ki, saymakla bitmez: Düne kadar AKP’nin TRT Yönetim Kurulu’na atadığı Hilal Kaplan devlete seri katil diyor, “Türkler Jitem’i terör örgütü kabul etsin o zaman. Kürtler de PKK ‘yı terör örgütü kabul eder” diyordu.
Eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay, “Apo Kürtlerin lideridir” diyordu.
Orhan Miroğlu, “PKK terör örgütü değildir” diyordu.
Daha Hüseyin Yayman’ın, Mehmet Metiner’in, Yalçın Akdoğan’ın ne ve neler söylediklerini yazmaya gerek görmüyorum. İsteyen açık kaynaklardan bu kişilerin neler söylediğini arayıp bulabilir.
Türkiye kritik bir sürece girdi. Akıldan, tarihî tecrübeden, bilgiden mahrum bir siyaset izleniyor. Yüz defa duvara çarpmalarına rağmen, rasyonel bir politikaya dönmediler.
Kimse Öcalan’la ne konuşulduğunu bilmiyor!
Bilinmeyenin peşinden gitmek ülkeleri felakete götürür.
Yıllarca “liderlerin bir bildiği var” yalanı ile uyutulduk. Her defasında hiçbir şey bilmediklerini görmemize rağmen ısrarla arkalarından gittik! Böyle böyle ülke uçurumun kenarına getirildi...
Bu defa öyle olmamalı, vatandaş bu yalanlara teslim olmamalı…
Ülkede, dindara ve adalete olan güven yerlerde geziniyorsa, herkesin aklını başına alması şart olmuş demektir.
Bu ülke kimsenin babasının malı değil, koskoca bir tarihin bize emaneti vatan topraklarıdır. Canımızdan aziz bildiğimiz bu topraklarda yaşamanın bedeli, düşmanına bile adil olmaktır.
Hukuk kimseye tuzak kurmak için çalışmamalıdır.
Terör milletin gündemini işgal etmemelidir. Terörle yatıp, terörle kalkmaktan bıktık!
Terör ve teröristler, hukuk ve güvenlik kuvvetlerinin “irade, kararlılık ve cesaretine” terk edilmelidir.
Milletin aklı ile her gün oynamaktan vazgeçilmelidir.