Saraybosna örneği üzerine

Emily Greble'in "Saraybosna 1941-1945: Hitler Avrupa'sında Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler" başlıklı kitabı elimde...

Emily Greble bir Yahudi ilim adamı... ("İlim kadını" demem gerektiğini hatırlatanlar olacaktır. Hiç hatırlatmayın! Kadını erkeği hepimiz Hz. Âdem'den gelmeyiz. "Adam" da, "Âdem" de aynı kelime. "İlim adamı" dişisini erkeğini içine alır.)

"Yahudi" deyince, altından bir şey aramasın Siyonistler... "Yahudi" demem, yazarın kitabında Yuhudilerin durumunu ayrıntılı vermesindendir. İlimde cinsiyet, ideoloji, etnik aidiyet, milliyet farkı kabul edilemez! İlmin bir adı "şüphe"dir...

Emily Greble'ın ailesi Nazi zulmünü iliklerine kadar hissetmişler. Uzun süre yakalanmamak için, o yıllarda kaçak, bodrumlarda yaşamışlar.

Yahudilerin Saraybosna'da Müslümanlardan gördükleri yardım yıllar yılı anlatılır. İnsanlık bambaşka bir şey...

Emily Greble'ın "Saraybosna" kitabına göz atarken, IŞİD aklıma geldi. Almanlar, işgal ettikleri ülkelerde kendi düzenlerini kuruyorlar ve kendi ideolojilerini yerleştirmek istiyorlar. Özellikle hedeflerinde Yahudiler, Çingeneler, eşcinseller... var.

IŞİD ne yapıyor? Hemen hemen uygulaması aynı... Yezidîleri (evet, Ezidîler değil, Yezidiler!), Şiîleri katletmediler mi? Kendi ideolojileri dışındaki herkes "düşman".

Bosna-Hersek'in başşehri Saraybosna'yı, 1463'te Osmanlı alıyor. Dikkatinizi çekerim: Abdülhamîd zamanında, o meş'um 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin Antlaşması'yla Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun kontrolüne geçiyor. Osmanlı Devleti'nin ufalmasına giden yolun başlangıcı unutmayın ki, bu tarihtir. Ve yine hatırlatayım: Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıç noktası da Saraybosna'dır.

Saraybosna ve çok kültürlülük bir arada anılmak isteniyor ama, bu çok kültürlülüğü anlamıyorum. Bir ülkenin, çokluğa dayalı, bir hâkim kültürü vardır. Yan kültürler hâkim kültürün önünde değildir; sadece zenginliktir. Sonunda ne oldu? Yugoslavya, o çok kültürlü topraklar, bölüm bölüm bölündü. Çok savaş oldu, çok can gitti. Kültürler tamamen yok edilmek istendi. Yahudiler zaten çoktan eritilmişler, sıra Müslümanlara gelmişti. Onun için çok kültürlülükle övünüp durmayalım. İmparatorluk içinde bile, çok kültürlülükten bahsedemeyiz ki, üniter bir yapıdan bahsedelim!

Emily Greble, Saraybosna'da daha önce, Hırvatların hâkim olduğu dönemde, "ırkçı" bir anlayış gütmeleri ve bunun sancıları üzerinde fazla durmuştur. Çünkü Naziler, 1941'de şehre girdikten sonra, Ustaşalar, yani Hırvatlar, Hırvatistan Bağımsız Devleti'ni kuruyor ve sancı buradan çıkıyor. Çünkü Nazilerin bir numunesini uygulamak istiyorlar.

Esasında Yugoslavya bir laboratuvar... Bize de aksedecek pek çok örnek var. Bahsetmiştim... Bir devlet içinde ikinci bir devlet olmaz. Maalesef PKK ile al gülüm ver gülüm döneminde, PKK'nın varmak istediği hedef perdelenmiş ve ne isterlerse verilmiş, tabelalar bile mahallî dille yazılmıştır. Bütünleşen cemiyetler, PKK istedi diye farklılaştırmak için her yol denenmiştir. Bu sancı hâlâ sürüyor.

Emily Greble, "Saraybosna" kitabıyla bize tarihi hatırlatıyor. Çok ayrıntılı ve çok gerekli bir çalışma... Kitaba yeri geldikçe döneceğiz. ("Saraybosna 1941-1945", 512 s. Tarihçi Kitapevi. Tel: 0216 418 68 86/ GSM: 0530370 74 11).

Yazarın Diğer Yazıları