Reis'in kanal güzellemesi
Reis Bey gençlerle buluşmuş. Öyle bir kanal güzellemesi yapıyor ki, dinleyen bir daha dinliyor, okuyan bir daha okuyor!
Herhâlde Ak Parti'nin gençlik kolları gençleri seçip getirdi.
"Herhâlde" dersek, "ihtimal"den bahsetmiş oluruz. 20 yy.'ın ilk çeyreğinde yayınlanmış eski metinlerde dikkat ettim, okuduklarımda, çevirdiklerimde diyeyim, "ihtimal" manasını verecek "herhâlde" kelimesine rastlamadım. Kelimeyi ayırınca mana kazanıyor. "Her hâlde" kesinlik ifade eder.
Cümlemi değiştireyim. Reis Bey'in cevap vermekten kaçınacağı soruların sorulması her hâlde istenmez. Uslu uslu oturun, Reis'imiz konuşsun, siz dinleyin. Sen sen sen şu soruları sorarsınız, sakın bu verdiğimiz soruların dışına çıkmayın demişlerdir.
Daha önce gençlerle video konferansla konuşmak istemiş, yorum kısmına "size oy moy yok!" notları düşmeye başlayınca, yorum kısmı kapatılmış, Reis Bey, böyle bağlantılar kurmaktan kaçınmışlardı.
"Seçilmişler"le yüz yüze konuşuyor. Bant olarak kendi hesaplarından yayınlıyor. Zaten seçilip toplanmış, neden canlı yayın yapmadılar ki... Kendileri ""Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde genç kardeşlerimle bir araya gelerek keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Onlar sordu, ben cevapladım. Bu güzel buluşmaya dair paylaşımlarımızı tüm sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz." diyor.
Takip edilir mi, edilmez mi bilmiyorum, canlı yayınlansaydı, bütün haber kanalları, bir ikisi hariç, mecburen verirlerdi.
Reis Bey, "İstanbul Kanalı-Montrö" meselesi sorulunca çok önemli bir şey söyledi:
"Bunun Montrö ile yakından uzaktan alakası yok. Montrö ile yakından uzaktan alakası olmayan böyle bir Kanal İstanbul, bizi çok daha huzurlu, rahat kılacaktır. Kanal İstanbul'u, İstanbul'umuza kazandırdığımızda İstanbul, çok çok büyük zenginliğe kavuşmuş olacak."
(2021'i Türkçe Yılı ilan ettiler. "İstanbul Kanalı" demeleri gerekmez mi?)
Bu açıklamadan sonra gençlerin aklına "Acaba?" sorusu geldi mi? Bu cümleleri okur okumaz benim aklıma geldi. Montrö'de mesele İstanbul ve Çanakkale Boğazı mı, yoksa Akdeniz'le, Karadeniz'i birleştiren su yolu mu?
İlmî yayınları özellikle takip ediyorum. Neresinden bakarsanız bakın problem çıkacağı ortaya konuyor.
Gençler "Kanal İstanbul'un ne gibi avantajları olacaktır bizim ülke için? Bunu yaparak Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nden çıkmayı hedefliyor muyuz?" diye soruyorlar. Reis'imiz kanal güzellemesi yapıyor:
"42-43 kilometre uzunluğu olan bir kanal burası. Bu kanaldan Karadeniz'i Marmara'ya bağlıyoruz. Bununla birlikte Karadeniz'den ve Marmara tarafından gelen gemilerin oralarda bekleme veya beklememe süreçleri hepsi, bizim kudretimizde. Tabiî bunun Montrö ile yakından uzaktan bir alakası da yok. Montrö, İstanbul Boğazı ile alakalı bir sözleşme. Dolayısıyla burada kendi bağımsızlığımızı, kendi egemenliğimizi tamamen tesis ettiğimiz bir eser kazandırıyoruz. Şimdi Montrö ile yakından uzaktan alakası olmayan böyle bir Kanal İstanbul, bizi çok daha huzurlu, rahat kılacaktır. Kanal İstanbul'u, İstanbul'umuza kazandırdığımızda İstanbul, çok çok büyük zenginliğe kavuşmuş olacak, İstanbul Boğazı da çevrecilik açısından ciddî manada rahatlayacaktır."
Neler kaybedileceğini herkes sıralıyor. İstanbul Boğazı'nın hemen yanında, bir inat uğruna, 65 milyar dolar harcanarak yapılacak bir kanal, Allah korusun, Türkiye'yi karanlığa sürükler.