Rabia mı, Bozkurt mu?
Önceki akşam haberlerde gösterdi... Türk askeri Suriye sınırları içinde ilerliyor. Yol kenarında bir çocuk. Türk askerine selâm veriyor, bir taraftan "Bizi IŞİD'den kurtardınız!" diyerek teşekkür ediyor. Çocuk 10 yaşında ya var ya yok. Türkçe konuşuyor ve üstelik aksansız... O çocuk nasıl selâm veriyordu biliyor musunuz... Bozkurt işaretiyle. Kahramanlık söz konusuysa, kurtarma söz konusuysa, dört parmaklı "rabia" görmüyoruz; Bozkurt işareti yapıyorlar...
Halkın irfanına güveneceksiniz... "Rabia"nın sonunda gelip IŞİD'e, El-Kaide'ye, Boko Haram'a ve türevlerine dayanacağını seziyor.
El-Bâb'da şehit düşen bir askerimizin aynı gün videosu çekilmişti. "Mihriban"ı söylüyordu. Yanındaki asker arkadaşı da Bozkurt işareti yapıyordu. "Mihriban" şiiri merhum Abdurrahim Karakoç'undur. Bestesi ise Musa Eroğlu'nun... Araştırın ikisinin kimliğini... Bütünleşme budur. Unutmayın: 15 Temmuz'da "Türkiyem" her yerde bangır bangır söylendi. Daha önce de her sefere çıkışta, her seferden dönüşte askerlerimiz, halkımız bu içimize işleyen türküyü söylerlerdi de, IŞİD'e yol açanlar, PKK'ya yol açanlar, yüzlerini buruşturur, arkalarını dönerlerdi. Ne oldu?! Demek ki, son kertede "Türkiyem" büyük ihtiyaç. Şiir merhum Dilaver Cebeci'nin, beste Mustafa Yıldızdoğan'ın. İkisinin de kimlikleri apaçık! Yüzlerini buruşturdukları şiirin birkaç mısrasını alayım... Bu mısralara arkalarını dönenlerin, ülkemize kasıtları var demektir: "Baş koymuşum Türkiye'min yoluna / Düzlüğüne, yokuşuna ölürüm, / Asırlardır kır atımı suladım. / Irmağının akışına ölürüm..."
Milliyetçi Hareket'i idrâk edenler kurtarıcıdır... Millî Mücadele'de de "Milliyetçi Hareket" idrâk edildiği için Sevr yırtılabilmiştir. (Yusuf Akçura'nın 1904'te, sansür yüzünden ancak Mısır'da yayınlanabilen "Türk" gazetesindeki o ünlü "Üç Tarz-ı Siyaset" başlıklı makalelerini, ardından gelen tartışmaları bir arada ve üstelik makalelerin Osmanlı yazısıyla orijinallerini de arkaya ekleyerek, kitap hâlinde ortaya koydum. Osmanlıcı, İslâmcı, Türkçü tartışmaların sonunda nereye gelip dayandığını, asıl kimlerin ülkeye sahip çıktığını görmek için lütfen bu çalışmaya bir göz atın: Akçuraoğlu Yusuf, Üç Tarz-ı Siyaset ve Tartışmalar, Bilge Kültür Sanat Yayınları.)
Şu kadarını söyleyeyim: "Ecmain takımı"na teslim olanlar, IŞİD'e, PKK'ya yol açarlar.
Yeni müfredattan bahsediliyor. Hiç kimse "mutlak hâkimiyet kuran"dan izin almadan, parmağını kıpırdatamaz. Her şey değişecek. Ama her şey! "Milliyetçi Hareket"in esamesi okunmayacak! Hele "Türk" adı!.. Ara ki bulasın! Önceki gün, gözümüzün içine baka baka, "Anayasa'nın değiştirilemez ilk 4 maddesini de değiştireceğiz." demediler mi?! (Daha bugünlere gelmeden onu da yazdım: "Türk'ün Adını Silme Planı". O zaman MHP Genel Merkezi'nin, yayıneviyle temas kurup bu kitaptan yüzlerce aldığını biliyorum. Bütün milletvekillerine verilmiştir. En azından göz atmaları lâzım. Nereye varılmak istendiğini, kaç sene önce tek tek yazdık. Bunlar hiç mi bir şey ifade etmiyor ey gözlerine perde indirilenler, ey basiretleri bağlananlar?!)
Rejim değişikliğine destek veren "Balgat Mukîmi"nin milletvekilleri, sözlerimi işitin! Bozkurt işaretini sahiplenmeye, böyle selâm vermeye kalkışmayın! Size müraî derler, satkın derler! "Bu böyle biline!"
Yakın zamanda, IŞİD'e, PKK'ya ve türevlerine nasıl yol açtığınızı göreceğiz.