Osmanlı nasıl orman kanunu çıkarmış?

Orman tabiatı dengeliyor. Sadece ağaç yok; hayvanlar da var. Orman yanıyor derken, yüzlerce, binlerce bitki ve hayvan türünün de yandığını bileceğiz.

Çok acı... İnsan düşünmek bile istemiyor.

Orman ve içinde barınan hayvanlar, bir ülkenin, değil; bütün insanlığındır. Kim olursa olsun, dünyanın kuş uçmaz, kervan geçmez köşesinde dahi bir ağacı yakan katildir. Asıl insana kastetmiştir.

Orman deyince, gittiği yere dikmek için cebinde ceviz taşıyan yazar aklıma geldi. Adını hatırlayamadım. "Edebiyatımızda İsimler" kitabımızda var ama nasıl arayacağım? "Gittiği yere ceviz dikerdi." diye notum yoktur herhâlde. Köy Enstitülü idi sanırım. (Yine kitapta şöyle bir tarama yaptım. Sanıldığından daha fazla Köy Enstitülü yazar var. Bende 24 isim çıktı. Şiiri, romanı, edebiyat araştırması varsa, hiçbir yazarı ayırmam. Kitabın son baskısındaki isimlerin sayısı 2030''dur. Bu isimlerden 1851''i yerli, 179''u yabancıdır.)

PKK''nın "Ateşin Çocukları" adını verdikleri bir grubu varmış, 4 Temmuz 2021 tarihli "Yüzyılın İntikamını Alıyoruz" başlıklı bildirisinde, nereleri nasıl yaktıklarını bir bir sıralamışlardı. Ne Kandil''dan, ne HDP''den "PeKeKe insanlığın ortak değeri ormanları yakmaz, hayvanları ateşe atmaz!" diye bir açıklama geldi.

Osmanlı Devleti, Abdülaziz zamanında, 1870''te, Orman Nizamnamesi çıkarmıştı.

Öncesinde ise 1857''de Orman Mektebi açılmış, hemen peşinden 1858''de Arazi Kanunnamesi hazırlanmış, 1869''da, Orman Müdürlüğü kurulmuştu.

19. yüzyıl; gerilemeyi, zayıflamayı durdurabilmek için olağanüstü çaba harcandığı yüzyılıdır. Batı''dan peş peşe kanunlar tercüme edilmekteydi. (Cumhuriyet döneminde, yok şu kanun, yok bu kanun Batı ülkelerinden alındı; bize uymaz, diyenlere ehemmiyetle duyurulur. Tercümeler ağırlıklı olarak I. Meşrutiyet''in ilanından sonra Abdülhamit''in saltanatı sırasındadır. Her dönemi kendi içinde ele alalım. Saldırmayalım. Fikrimizi söyleyelim!)

1870 tarihli Orman Nizamnamesi hazırlanırken, Fransız Orman Kanunu''ndan da faydalanılmıştı. Nizamnameye gelinene kadar, Osmanlı sahasına iki Fransız uzman davet edilmiş, bunlar Kuşadası''ndan İskenderun''a kadar bölgede ve şimdi Bulgaristan''da kalan Varna çevresinde teknik araştırmalar yapmışlar, layihalar hazırlamışlardı.

Bu ayrıntılara girmek, bize şu an için bir şey kazandırmayacak. Demek istiyoruz ki, Osmanlı yönetimi de Batı''ya bakarak, Mîrî (devlet), vakıf, köy/kasaba, şahıs malı Ormanlar nasıl değerlendiririz, diye kafa yormuştur. 1870 Orman Nizamnamesi 1937''ye kadar geçerliydi.

Madem Osmanlıcı bir yönetim var. Osmanlı, Batılı ve yerli ilim adamlarını nasıl öne çıkardıysa, "Saray" olarak her şeyi biz biliriz, biz yaparız, demediyse, şimdiki yönetim oturup düşünmeli, kimsenin itiraz etmeyeceği/edemeyeceği bir yol bulmalı.

Orman hepimizin, bütün insanlığın.

Yazarın Diğer Yazıları