Ömer ararken kabine değiştirmek

Kabine değişikliği konuşuluyor. İşe yarar mı?

Partili Cumhurbaşkanlığı, Kılıçdaroğlu'nun itiraz ettiği gibi "partili" olarak kaldığı sürece, büyük bir

zihniyet devrimi yaşanmadıktan sonra, yeni kabine dökülen kabı doldurabilir mi? Başka bir ifade ile

AKP'yi çekip çıkaracak bir sinerji yaratabilir mi?Çok daha başka bir söylemle iktidarın bozduğu

işleri düzeltip yerli yerine oturtabilir mi?

Hayır!

Neden yapamaz?

Çünkü iktidar sahipleri, ülkenin bütün devlet çarkını öylesine tahrip ettiler ki, devrilen kabı yeniden doldurmak kolay olmaz.

Tarımdan, adalete, devlet bürokrasisinden eğitime oradan sağlığa, devlet aygıtında her alanda derin bir tahribat var.

Öncelikle bürokrasi partileştirildi.

Sırf bunu düzetmek radikal bir zihniyet değişimini gerektirir.

Dışişleri bürokrasisiyle güya "monşerlerden" temizlenerek AKP'lileştirildi. Geleneksel devlet bürokrasisi adım adım tasfiye edildi.

Türkiye'yi düzeltmek isteyecek bir iktidar, henüz şaibelerden aklanmamış Egemen Bağış'ı büyükelçi olarak atar mı?

Merve Kavakçı'yı Türkiye temsilcisi olarak gönderir mi? Her şeyden önce bu hanım yeterince diplomasi eğitimi almış değil. Dolayısı ile bakanlar kurulunu değiştirmek siyasal ortama psikolojik bir katkı sağlar, belki bakanların performansına göre kısmi başarı sağlayabilir ama özü kesinlikle değiştiremez. Öz, büyük bir zihniyet değişimi olmadan değişmez/düzelmez.

Öz değişmeyeceği için de AKP kesinlikle eski günlerine dönemez. AKP'nin kendine gelmesi için muhalefet sürecini yaşaması gerekir. Bu Türk siyasal hayatının düzene girmesi için de zorunlu bir durumdur.

***

ÖMER ÇELİŞKİSİ

Huyundan mıdır, suyundan mıdır nedir ülkede rahat ve huzur yok. En başta iktidar sahipleri, muhaliflerini "olmasalardı daha iyi olur" mantığı ile düşman görüyor.

Bir taraftan "Ömer arıyoruz" diyorlar, öte yandan yolsuzlukları gösteren belediyeleri topa

tutuyorlar, yerden yere vuruyorlar.

Tehditler de cabası

"Ankara'yı sana dar ederiz.."

Lafa bak…

Niye dar oluyor Ankara?

"İşten kimseyi çıkaramazsın.."

Ya adamlar, bankamatik memuruysa, parti görevlisiyse, hatta parti militanıysa ne yapalım?

İnsan sormadan edemiyor: Bu nasıl bir Ömer arayışı?

Hem Ömer arayacaksın ve hem de eş zamanlı olarak bütün adaletsizliklere, karalamalara, iftiralara,

gerçeği halktan gizlemeye devam edeceksin..

Allah Allah..

Amerikalılar gibi.

Bir taraftan bizimle devriye gezerken, az ötede PKK/PYD'lilere yardım tırları sevkiyatı yapıyor.

Ömer arayanlar da aynı zaman diliminde, yolsuzlukların örtbas edilmesine çabalıyor.

"Vakıflara yardımı niye kestin" diye soruyor belediye meclis oturumunda. "Onlar eğitime, garip gurabaya

yardım ediyor" diyor.

Aynı adamlar, o vakıfların birinde erkek çocuklarının ırzına geçilmesi karşısında kesinlikle Ömer'in

adını anmadığı gibi Lût hassasiyeti de göstermedi.

Bu durumda Ömer fantastik bir kahramanlık öyküsü olmanın ötesinde geçemediği gibi siyasetin kitle

çağrışım aracı olarak kullanılmış oluyor.

İyiyi, adaleti, doğruluğu çağrıştıran ve asla gerçeğe dönüştürülemeyen bir kahraman olarak kalıyor. Bu

asra ve bu iktidar sürecine söylem dışında bir katkı sunmamış oluyor.

Neden?

Çünkü AKP iktidarları boyunca Ömer'i, iktidar uygulamalarının hiçbirinde adalet dağıtırken

göremedik.

Yazarın Diğer Yazıları