Öcalan'ın Anayasa talebi

Anayasa''nın ilk dört ve 66. maddelerine göz dikenlerin ideolojileri, gözlerine öyle perde çekmiş ki, önlerini göremiyorlar.

Anayasa''nın değişmesini isteyen asıl PKK''dır. İlk dört maddeyi tartışmaya açanlar PKK''ya yem oluyorlar.

Çözüm=çözülme bize çok pahalıya mal oldu. "Etnik sorun" diyenler, "HDP muhatap alınsın." diyenler, dönüp çözüm=çözülme dönemine bir baksınlar.

Ak Parti iktidarı ne verdi, PKK, verilenler üzerinden nereye vardı? Hendekler, öz yönetimler, iç denetimler... Valilerin, kaymakamların kuklalaştırılması...

Hükûmet edenlerin PKK''ya tanıdıkları imkânların etnisiteyle hiçbir ilgisi yoktur. PKK, etnisite üzerinden kendisine mevki kazanıyor. HDP''nin muhatap alınması demek, PKK''nın iplerini elinde tutanların bizimle istedikleri gibi oynaması demektir.

İktidar ve muhalefet ayırmadan söylüyorum... "Çözüm=çözülme" dönemi tahlil edilmeden hiçbir şey konuşulamaz. Elimizi verdik, kolumuzu kaptırdık. Bir tarafımız yarım. Döndük ama, ağrılar dinmedi, eksiklikler yerlerine konamadı.

"Kürt sorunu" diyenlere, "ilk dört maddeyi değiştirelim" diyenlere bizzat A. Öcalan''dan cevap alacağız.

Çözüm=çözülme döneminde PKK''nın siyasî emir erleri, İmralı''ya gönderildiler. Güya aracılık edecek. HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, şöyle diyor: "Anayasada en büyük tartışma vatandaşlık tanımında yaşanıyor. Kandil, ''Kürt halkının varlığı mutlaka zikredilmeli'' diyor. Çünkü azınlıklar denilince gayrimüslimler anlaşılıyor ki, bu doğru bir tespit."

Kendisinin "İmralı Notları" kitabından aktarıyorum:

"A. Öcalan: (Burada Sırrı''nın sözünü keserek yeniden araya girdi) Vatandaşlık maddesini sana yazdırıyorum: ''Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti''ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.'' (Biraz durup devam etti) Burada Türkiye Cumhuriyeti de olmayabilir, sadece Türkiye de olabilir. Ulus aidiyeti ile devlet aidiyetini karıştırmayın. Bunu CHP ve MHP dedirtiyor. Sizin Türk ulusçuluğu [milliyetçiliği] dediğiniz faşist bir örgütlenmedir. Buna alet olamayız. Devlete aitiz, ama Türk ulusçuluğuna ait değiliz. Türk ulusçuluğu bu ülkenin yüzde on''unu bile karşılamaz. Millet Arap, Türk ve Kürt''ü de kapsar. Ama millet-i hâkime değil. Millet kavramı hem kolektiftir hem de bireyselliği içerir. (Altan [Tan]''a dönerek) Millet İslam enternasyonalizmini ifade eder. Peygamber ''Arab''ın Acem''e üstünlüğü yoktur'' diyor. Evrensel kavramlara gidelim. Tekilden uzağız. Ortak bir milletin üyesiyiz. Bu Türk ulusçuların kastettiği şey değil. Böyle ele aldığımız zaman bunu Türk ulusalcıları da kabul edebilir. Hedefimiz ne? Kürt-Türk ilişkilerini özgür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuşturmak istiyorum. / Peki, biz ileride ne yapacağız? Kürtler kendilerini özgürce ifade edecek ve yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride olabilir. Mesela Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı. Kaldı ki buna şerhi kaldırırlarsa bu mesele önemli ölçüde çözülür. (s. 22)"

(A. Öcalan''ın son cümledeki işaret ettiği "şerh" önemli: Türkiye 18 maddenin bazılarına şerh koymuştur. Yani uygulanabilir görmemiştir.)

İlk dört maddeyi tartışılanlar, çözüm=çözülme dönemini çok iyi incelesinler. Nereden nereye geldiğimizi görsünler. Bölücü/yıkıcıların nihaî hedefini A. Öcalan çok açık anlatmıştır. Hiçbir surette de vazgeçeceğini düşünmeyin.

İlk dört madde tartışılmaz değildir, kaldırılmaz da değildir. Ama hedefi neye göre belirleyeceğiz?

İsmail Kahraman gibilerine kalırsak ülkeyi kendi elimizle emperyalistlere teslim ederiz.

Yazarın Diğer Yazıları