Ne duruyorsunuz! 'Türk' yasak!
"Andımız", "çözüm=çözülme" döneminden beri tartışılagelmiş ve okunması yasaklanmıştı. Yasaklamasını isteyen de PKK'nın başı Abdullah Öcalan'dır.
Geçmişte Abdullah Öcalan'la iş birliği ve yasaklama üzerinde çok durdum. Yazımın birinde "El sıkışan malûm kişiler 'Andımız'ı kaldırarak 'Türk'ün bir kalesini daha yıkmak istemişlerdir. Yoksa 'Andımız' söylense ne olur, söylenmese ne olur." diyorum.
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde bir dönem canlarını ortaya koyarak mücadele veren, şimdinin ilim ve fikir adamı, binlerce öğrencinin yetişmesinde emeği olan isimler, "Andımız"ın yasaklanmasına karşı bir bildiri yayınladılar. ("Turan" bildirisi de yayınlamışlardı.) Geçmişte sırt sırta veren diğer fakültelerdeki arkadaşlar da şu zamanda tavırlarını ortaya koymalılar.
DTCF'lilerin bildirisini veriyorum. Herkes okumalı:
Büyük Türk Milleti! / Millî Eğitim Bakanlığı andımızı yasaklamış, Danıştay da alınan bu yanlış kararı onaylamıştır.
Andımız, çocuklarımızın varlığına anlam kazandırıyor, hayatları boyunca takip edecekleri değerleri öğretiyordu. Çocuklarımız, "Türk'üm" diyerek mensup oldukları milleti ifade ediyor, "doğruyum, çalışkanım" diyerek olumlu değerleri benimsiyor, "küçüklerini sevmek, büyüklerini saymak" gibi üstün insanî özelliklere sahip oluyorlar, "ülkemi ve milletimi özümden çok sevmek" diyerek bu iki yüce değer ile bir bağ kuruyor, ayrıca bunlar için fedakârlık yapmaları gerektiğini öğreniyorlardı.
Merak ediyoruz, bu güzel değerlerden rahatsızlık duyanlar, acaba kendi çocuklarına hangi değerleri tavsiye ediyorlar?
Biliyoruz ki milletimizin geleceğini, yetiştirdiğimiz çocuklar belirleyecektir. Yarınımızı, benimsedikleri millî, dinî, insanî değerler ile bugünün çocukları kuracaktır. Yarın var olmak için çocuklarımıza geçmiş ve gelecek bilinci kazandırmak zorundayız. Bu bağlamda onlara İstiklâl Marşı'mızı, Gençliğe Hitabe'mizi, Andımız'ı okutma ve anlatmanın son derece önemli ve gerekli olduğuna inanıyoruz.
Ne hazindir ki, Danıştay kararı tam da İstiklâl Marşı'mızı derinden hissettiğimiz ve yazılışının 100. yılını coşkuyla yaşadığımız bu günlerde kamuoyuna yansıdı. Bu karar; "Türk" olduğunu hissedecek, "doğru" ve "çalışkan" olmayı özümseyecek, sevgili ve saygılı olacak nesilleri istemeyen, milleti kimliksizleştirecek, Türk milletinin gelecekteki varlığına kasteden bir karardır.
Bu ülkenin yasaları, Türklüğü bir üst kimlik olarak tanımlamış ve Türk'üm diyen herkesi Türk kabul etmiştir. Yüksek sesle "TÜRK'ÜM" diyen çocuk bir ırka değil, bir kültüre ait olduğunu haykırmaktadır. Türk'üm demeyi ırkçılık sayanlar bilmelidir ki asıl ırkçılık, Andımız'ın bir ırkı öne çıkardığını düşünmektir. Çünkü üst kimlikte buluşmanın önüne geçmek, bölücülüğün önünü açmak demektir. Bölücülük ise Türk milletinin geleceği için en büyük tehlikedir.
Yüce Türk milleti, bu karar, devleti yönetenlerin zihin dünyasını çırılçıplak edip sokağa bıraktı. Ama asıl karar senin kararındır.
Türk, binlerce yıldır var, sonsuza kadar da var olacaktır. Bizler, "Varlığımız, Türk varlığına armağan olsun!" diyor, olumsuz sonuçları gelecek kuşaklarımızda görülecek olan bu kararın yetkililerce düzeltilmesini umuyoruz. Düzeltilmezse, kurum adlarından T.C.'yi kaldıranlar ve andımızı yasaklama kararı alanlar, bunu alkışlayanlar ve bu duruma sessiz kalanlar, biliniz ki sizler, Türklüğü yeryüzünden silmeye çalışanlarla birlikte anılacak ve bu milletin çocukları tarafından hayırla yâd edilmeyeceksiniz.
Ne mutlu Türk'üm diyene! / DTCF BİRLİK