'Mutlak barış'ın yolu

Kafkasların durulması gerek. Ermeniler, gözlerini ne "Ararat"a ne "Ani"ye, ne Karabağ''a dikecekler. Tarih hükmünü vermiştir ve geriyle dönülemez. Ermenistan''da bir Türk dahi bırakmadılar. Eğer bir "talep"ten bahsedilecekse, bu talep karşılıklı olur ve sonunu getiremeyiz. "Mutlak barış"ı sağlamalıyız.

"Mutlak barış" derken, bir kastımız da komşuların birbirlerine sınırları açmasıdır. Gürcistan''a, Ukrayna''ya nasıl karşılıklı nüfus kâğıdı gösterilip girilip çıkılıyorsa, Ermenistan''a da öyle girilip çıkılmalıdır. Azerbaycan da buna dâhil olmalıdır.

R. T. Erdoğan''ın teklifi yerindedir. Ne demişti? "Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan böyle bir üçlü iş birliği veya Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan iş birliği. Türkiye olarak bütün bunlara varız."

Nikol Paşinyan, "Türkiye düşmanımız." dese de kapıyı aralıyor.

Alparslan Türkeş Ermenilerle görüşmede ısrarcı ise bunun üzerinde düşünmeliyiz.

Bu görüşmeden o kadar çok bahsedildi ki... "Alparslan Türkeş ve Liderlik" kitabımızda "Ermenilerle Görüşmesi" başlığı altında yazdıklarımı kısaltarak vereceğim:

"Geçmişte milliyetçi çevrelerin argümanları arasında ''Ermenilerin topraklarımıza göz koyması'', ''Yahudilerin sınırlarını Fırat''a kadar uzatması'', ''Masonluğun Siyonizmin örtüsü'' olması vardı ve bunlarla mücadele gerekiyordu. Türkeş, argümanların yerli yerince kullanılmadığını ispat edercesine bazı davranışlara girmiştir. Ermenilerle de görüşmüş, Yahudilerle de...

Türkeş''in Ermenilerle görüşmesi büyük yankı uyandırmıştı. Ermenilerle gayrîresmî bir görüşme yapılıp zemin yoklanılması isteniyordu. Bunun için Türk Dışişleri Bakanlığı, Türkeş gibi bir ismin daha etkili olacağını düşündü. Gazeteci Mehmet Ali Birand, hem Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile hem de Ter Petrosyan''la görüşüp Türkeş''in arabuluculuğu meselesini yazdı:

''Dışişleri Bakanlığı bu ilişkinin resmî düzeye çıkarılmadan önce Ermenistan liderliğine bir mesaj yollamak istiyordu. Bunun için de, biraz mütereddit şekilde dahi olsa, Türkeş''ten yardım istendi. Reddedeceği tahmin ediliyordu. / Tam aksine, Türkeş hemen kabullendi. / Ermenistan lideri Ter Petrosyan Paris''te idi. Türkeş de Paris''te bir başka toplantıya katılıyordu. Resmî olmayan şekilde buluşmaları planlandı. / Bundan sonrasını bana Ermeni lideri kendi anlattı:

''... Gözlerime inanamadım. Türkeş''in bize yaklaşımını çok iyi bilirdim. Konuşmaya başlayınca, karşımda bambaşka bir Türkeş belirdi. Azerilerle barış yapmamızın gereklerini anlattı. Kendinin arabuluculuk yapabileceğini söyledi. Türkiye ile Ermenistan''ın mutlaka uzlaşması gerektiğini sık sık tekrarladı... Türkeş ile bir defa da dolaylı şekilde mesajlaştık. Türkeş eskiden korku dağıtan, ülkücülerin eli silahlı ve sopalı eylemlerinin Başbuğu olarak bilinirdi. Türkiye''de olduğu gibi, biz Ermeniler arasında da kaygıyla baktığım bu liderin sonradan nasıl değiştiğini, nasıl yumuşadığını, silah veya sertlikte bir yere varılamayacağını nasıl anladığını gözlerimle gördüm ve saygı duymaya başladım...''

Böyle bir tutum değişikliğini gerçekleştirebilmek cesaret işidir. / Her babayiğit politikacının yapabileceği bir şey değildir. / Türkeş''te yıllar içinde görülen büyük değişikliğinin en tipik örneği işte budur. / 1970-80''lerin acılı olaylarını, kimi zaman hatalarını aşıp kendini yenilemenin bir simgesi olmasını bilmiştir. / Darısı diğer liderlerin başına...'' (M. A. Birand, "Türkeş''i Ter Petrosyan''dan Dinleyin ve Şaşırın", Sabah, 7 Nisan 1997)."

Ter Petrosyan ve M. A. Birand peşin hükümlü. "Peşin hüküm" üzerinde duracağız. Görüşmelerin ayrıntılarını vereceğiz. Yarın.

Yazarın Diğer Yazıları