Millete aklını başına al uyarısı
İşin içinde ister FETÖ olsun ister Amerika'nın doğrudan kendisiyle muhatap mıyız?.. Önümüzde açık ve net bir gerçeklik var mı?
Var!
İşte asıl önemli olan bu.
Kısacası Türkiye olarak namlunun ucunda mıyız kardeşim?
Evet!
Öyle ise davanın kimin tarafından nasıl planlandığının bir önemi kalmamıştır? Burada asıl soru şudur?
Türkiye neden her daim uluslararası bir krizin ortasındadır ve neden Reza Zarrab davasının muhatabı haline gelmiştir?
Ülkemizin başına bu çorabın örülmesine sebep olanlar kimlerdir?
Sorunun cevabı bellidir.
Kötü yönetimiyle hepimizi Amerika'nın kucağına itenlerdir.
Şimdi ABD, Zarrab olayı ile 'kol bükme' mücadelesine girmiş, buna sebep olanlar da, "bütün bunların içinde FETÖ var. Dosyaları onlar hazırlamakta" deyip, kendini aklamaya çalışmaktadır.
Hâlbuki İran bizzat kendisini ilgilendiren bu olayı, Babek Zencani ve Zarrab davası ile yargılamış, faturayı da eski yönetime keserek, işin içinden sıyrılmıştı.
Türkiye'nin önünde de böyle bir seçenek vardı.
Türkiye'yi yönetenler geleceği göremedi. Ve bunu yapmadı.
Öyle ki Zarrab'ı MİT ile takip ettikleri halde Amerika'ya gitmesine izin verdiler. O da yetmedi olayların parçası haline getirilen Halkbank Genel Müdür Yardımcısı'nın da gitmesine ses çıkarmadılar.
Hâlbuki Zarrab tutuklanmış ve bir şeyler olduğu anlaşılmıştı.
Genel Müdür Yardımcısı da tutuklanınca, ardından ABD'ye gitmek isteyenler yakalandı.
Şimdi Amerikan gazetelerinin yazdığında göre Zarrab'ı kurtarma çabaları içindeymiş.
Kurtarabilirler mi?
Ellerinde takasa yarayacak bir seçenek olup olmamasına bağlı.
Bunun dışında gerisini hukuk halledebilir.
Öyle ise geçerli bir savunma yapmak gerekecektir.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ'ın ortalığa bağırıp çağırarak "delillerin hiçbirisi geçerli değil. ABD olmayan belgeler üzerinden yargılama yapıyor" demesinin davaya doğrudan bir faydası yok. Bu, kamuoyunu etkilemeye yönelik bir açıklama. Önemli olan hukuksal gerçekliğin 4 Aralık'ta ABD mahkemelerinde sunulmasıdır.
En kötüsü de nedir biliyor musunuz?
Türkiye'de birileri sürekli başımızı belaya sokuyor. Ne olduğumuz, ne yöne estiğimiz belirsiz.
Bir bakıyorsunuz Büyük Orta Doğu politikasının eş başkanıyız. El ele, kol kola ABD ile İslam ülkelerinde yönetimleri ezip geçiyoruz.
Bir bakmışsınız PYD'yi Kobani'de kurtarıyoruz.
Bir bakıyorsunuz, PKK ile sarmaş dolaş olmuşuz. Nevruzda Diyarbakır meydanlarında PKK elebaşı Öcalan'ın bildirisi okunuyor...
Derken Rusya'nın uçağını düşürmüşüz turizm yerle bir olmuş, domatesler kasalarda çürüyor.
Sonra Almanya ile başımız dertte. Oradan Hollanda ile krize yönelmişiz. Ardından NATO, el altından sopa gösterme yarışına girmiş.
Yönümüz yok..
Çok daha ilginci de nedir biliyor musunuz? Bütün bu belaları başımıza açanların kesintisiz iktidarda kalmalarıdır.
Zarrab davası, yanlışa dur demeyen bu millete en büyük "aklını başına al" uyarısıdır.