Dış güçler bak iktidarı övüyor
İktidar ve ortakları, bütün başarısızlıklarını, özellikle de ekonomideki başarısızlarını “Dış güçlere” bağlıyordu. İçinde bulunduğumuz Suriye’deki gelişmeler sürecinde, başta seçilmiş ABD başkanı Trump olmak üzere her övgüyü “Biz neymişiz be” havasında anlatıyorlar.
Dış güçler gitti, iyi güçler geldi.
Artık Türkiye’nin düşmanı dış güç yokmuş gibi görülüyor.
Halbuki tarih değirmeni, hata yapanı affetmiyor. Anında una çeviriyor.
İktidar çevresinin anlamadığı ve iyi analiz edemediği şey şu: Suriye’yi Türkiye feth etmedi. HTŞ ile teması olabilir, onlara katkısı da olabilir, ama Suriye’deki değişimin mimarı Türkiye değil. Yardımcısı olabilir, ama planlayıcısı değil.
En önemlisi de, şimdilik bir şey kazanabilmiş de değil. Üstelik, Türkiye’yi bekleyen riskler ve tehditler asıl bundan sonra önemli hale gelmiş durumda.
Bak, İsrail Başbakanı Netenyahu ne dedi: “Esad bizim sayemizde devrildi.” ABD’den yapılan açıklamalarda ise: planlamalar çok önceden yapıldı” diye açıklamalar geldi. Bizimkiler neyin zaferini kutluyor anlayamadık.
Türkiye’yi yönetenlerin acilen aklını başına alıp kara kara düşünmesi lazım. Suriye onların değil bizim sınırımızda. Kuzeyinde ABD’nin silahlandırıldığı PKK-PYD dünyayı değil bizi tehdit ediyor.
Golani’nin zafer kazandığı, bizimkilerin sevinçten havalara uçtuğu Başkent Şam’a İsrail, 15 kilometre kalıncaya kadar işgal etmiş, Şam namlunun ucunda, bizimkiler Trump’un övgünden sarhoş olmuş, Golani ise; “Savaşmak istemiyoruz. Bizim için tehlike İsrail değil, İran ve Hizbullah'tır” diyor.
Ne Hizbullah’ı kardeşim. İsrail senin ezeli düşmanın. Esat diktatör olabilir. Zalim de olabilir. Ancak İsrail-Suriye anlaşmazlığı, Esat’ın şahsi davası mı? Görmüyor musun, adamlar senin burnunun dibine gelmiş. Esat’ın burnunun dibine değil. Senin yöneteceğin ülke topraklarını işgal etmiş. Anlasana artık Esat yok. Onu yendin, devir senin devrin. Bundan sonrası senin kararlarına göre şekillenecek. Öyle değil mi? Üstelik soyadını aldığın “Golan Tepeleri’ni” işgal ediyor. Sen ne diyorsun?
Düşmanımız Hizbullah, İsrail değil.
İşte sapla samanın birbirine karıştığı yer burası. Evet, Hizbullah Esat’ı koruyordu. Sahipleniyordu, doğru. Ama Filistin davasının da en ateşli savunucusu ve tavizsiz taraftarıydı, bu da doğru.
Devletlerin yönetimleri zalim olabilir. Kötü olabilir. Ancak onların varlığı, yöneticilerine bağlı olmamalıdır. Asıl sahipleri halklarıdır. Bu anlamda Filistin aynı zamanda Suriye’nin toprak bütünlüğünün sigortasıdır. Orası sağlam olursa Suriye’de sağlam kalır. Aynı durum, Suriye-Lübnan ve Suriye Hizbullah için de geçerli. Suriye’nin güneyinin sağlam oluşu, toprak bütünlüğünün de garantisidir. İçinde bulunduğumuz İsrail saldırıları bunun böyle olduğunu çok açık ve net bir biçimde doğruluyor.
Lakin İçinde bulunulan siyasi manzaraya bakar mısınız?
Şam’a hâkim olan Golani’nin söylemlerini gör ve duy da gelecek seni endişelendirmesin. Mümkün mü?
Ve Türkiye’yi yöneten iktidar, sözüm ona, kendi ülkesine ballı demokrasi getirmiş, hukukun üstünlüğünü egemen kılmış, kendi vatandaşları arasında hiç ayrım yapmazmış gibi, bir de böbürlene böbürlene Suriye’ye yeni dönem inşa edeceğini söylüyor.
Azizim, sizin yönettiğiniz ülkede daha yeni, şimdi şu an, muhalif belediyelere kayyım atanmıyor mu? Muhalif belediyeleri, devletin ve yönetimin bir parçası değil de başka devlete bağlı kurumlarmış gibi davranmıyor musunuz?
Ülkeyi halkın iradesiyle yönettiğiniz halde, halkın iradesini yerel yönetimlerde yok saymıyor muzunuz? Nedir bu SGK borçları üzerinden haciz işlemi? Halkın gözü önünde, bir devlet başkanının, yönettiği devletin bir organı olan belediyeleri muhalefet kazandı diye “silkeleyin” talimatı vermesi, hangi yüksek medeniyetin ürünü?
Buradan da anlaşılacağı gibi “ayinesi iştir kişinin.”
Öyle ise bu siyaset etme şekli, Suriye’de Türkiye’nin yüzünü güldürecek başarılara imza atabilir mi diye sormamız gerekir. Kendi vatandaşları arasında çok büyük ayrım yapan bir siyasal zihniyetten Suriye’de herkesi memnun edecek bir yönetim inşa etmesini beklemek hayalcilik olmaz mı?
Bu yönüyle Türkiye, maalesef iyi bir model olmaktan uzaklaştırılmıştır. Türkiye, ancak hukukun üstünlüğü, demokrasinin niteliği ve devlet kurumlarının hukuk ilkelerine göre yönetiliyor olmasıyla örnek bir model olabilirdi. O da yok. AKP ve ortaklarının elbirliği ile güzel ülkemizde, kurumlar arası birliği, önce belediyelerde, sonra memurların partileştirilmesiyle bürokraside tutarlığını kayıp etti.
Şimdi dış güçler, kim bilir hangi plan ve hesaplar üzerinden Türkiye’yi övüyor diye düşünelim duralım. Dış güçler, mevcut Türkiye manzarasını bilmiyor mu? Elbette biliyor. Bildikleri için de vaziyeti fırsata çevireceklerinden eminiz.
Dış güçler bak iktidarı övüyor
Osmanlı mı oluyormuşuz?
Süleyman Şah’tan Emevi Camisi’ne
Polenez işçileri kimin yurttaşı?
Türksüz Suriye politikası
Suriye’nin hamisi olacak mışız!
Önemli olan Türkiye’nin geleceği değil mi?
Suriye’de gene bölündük
BOP’un 2. aşamasına geçildi mi?
MHP NEYİN PEŞİNDE?









