‘Mendilimde gül oya gülmedim doya doya’
Altı üstü bir mendil deyip geçmeyelim. Tarih boyunca, mendil kadar farklı işlere yarayan az nesne vardır. El yüz kurulamaktan tutun, âşıklar arasında gizli haberleşmeye kadar, çok yerde mendil kullanılmıştır. Sözcük anlamı ‘küçük havlu, peçete, yağlık’ olarak adlandırılan mendil, günlük yaşamımızda sıkça gereksinim duyulan yaşamın her evresinde kullanılan ve zaman zaman sembolik dil özelliği gösteren bir nesnedir.
Üstüne türküler yaktığımız, maniler dizdiğimiz. ‘Mendilim işle yolla / İşle, gümüşle yolla’ derken asıl derdimiz türkü sözünde uyak tutturma kaygısı değildir. ‘Mendil astım dilekten / Sevmiş idim yürekten’ derken türküde sevgi ile mendilin aynı yerde olması rastlantı değildir. Mendil, sevgi yürekte, mendil dilekte söylemi ile âşıkların dili, anlaşma aracı olmuştur.
Yapılan araştırmalar Türk kültüründe mendilin tarihini Uygur dönemine kadar götürmektedir. Uygur dönemine ait duvar resimlerinde mendil çizimlerine rastlanılmıştır.
Divanü Lûgat-it-Türk’te mendil yerine ‘ulatu’ sözü yer almış ve bu sözcük de “burun temizlemek için taşınan ipek kumaş parçası” olarak tanımlanmıştır. Anadolu’nun bazı yörelerinde mendil yerine yağlık sözü kullanılmaktadır. Yağlık sözcüğünün Tarama Sözlüğü’nde mendil ve peşkir anlamında kullanıldığı kayıtlıdır. Türkler mendile elin yağının veya alnın terinin silinmesinden kinaye olarak yağlık adını da vermiştir. Yağlık normal mendilden büyük, bohçadan küçük olup daha geniş işlevler için kullanılmıştır. Yağlık, sadece el yüz silmek için değil, küçük şeyleri taşımak veya paketlemek, gerektiğinde bağda, bahçede yere serilecek bir şey yoksa serip üzerinde yemek yenirdi. Bir türküde geçen ‘‘Üsküdara gider iken bir mendil buldum/Mendilimin içine lokum doldurdum’ ifadesi mendilin (yağlığın) işlevlerini işaret etmektedir.
İşlevlerine göre mendiller
Mendiller, diğer işlevlerinin yanı sıra giyim kuşamın tamamlayıcısı bir süs eşyası olarak kullanılagelmiştir. Süs unsuru mendiller, Hatıra mendiller, Kitap mendilleri en yaygın olanlarıdır. Cep mendili denen süs mendilini bir giyim aksesuarı olarak sıklıkla kullananların başında Atatürk gelmektedir. Sol göğüslerinin üstüne denk gelen ceket cebine yerleştirilen süs mendilini katlamanın pek çok farklı tekniği gelişmiştir.
Geleneksel kültürümüzde “Türk Mendil Kültürü” oluşmuş, bazı minyatürlerde, Osmanlı padişahları elinde mendil ile tasvir edilmiştir.
Osmanlı toplumunda süs amaçlı elde taşınan mendiller yaygındır. Padişah portrelerinde, padişahların ellerinde görünen mendiller elde taşınan süs mendillerine örnektir.
Örneğin Nakkaş Sinan Bey'in Gül Koklayan Fatih portresinde II. Mehmed, sol elinde mendil tutarken resmedilmiştir.
Yabancı konuklara verilen hediyeler arasında, işlemeli mendillerin olduğu kayıtlarda yer almaktadır. Ramazan ayında, Yurdun dört bir tarafında hali vakti yerinde ailelerin işlenmiş kıymetli mendillerin, içlerine şeker doldurularak halka dağıtılması gelenekler arasında yer almıştır.
Mendil, Anadolu’da hediyelik olarak adlandırılan hediye çeşitlerinden biridir. İnsanlar doğumda, düğünde, bayramda birbirlerine samimiyetin ifadesi olarak rengârenk mendiller hediye ederler. Mendil; temizliği, masumiyeti ve özeni temsil ettiği için askere gidecek gençlere, küçük çocuklara, yeni evlilere, sağdıçlara ve bayram ziyaretine gelenlere mendil hediye edilmesi gelenektendir. Kanıtı, Refik Halid Karay’ın cumhuriyetin erken dönemlerinde yer alan bazı yazılarında Şeker Bayramı’nı “Mendil Bayramı” olarak anmasıdır.
Mendil konusuna geniş açıdan bakıldığında mendilin gözyaşı ile ilintisi onu aşka ve âşığa götürmektedir. Halk ve divan edebiyatlarında mendil, ya sevgilinin işleyip güzel kokular sürerek yolladığı güzel bir anı, ya da gözyaşı silmeye yarayan acı, ıstırap, çile, özlem sembolü olarak yer almaktadır. Yüzyıllar boyunca sevenlerin, sevip de kavuşamayanların, aşkın, gözyaşının, sevincin, heyecanın, vefanın ve özlemin sembolü olan mendil, zaman zaman bir dil olmuş, söylenmek isteyip de söylenemeyenler mendille ifade edilmiştir.
‘Vedalaşırken sallanan mendil’ sana sadık kalacağım anlamına gelmektedir.
‘Camdan sarkıtılan mendil’ şu an ailemin yanında gözetimdeyim anlamındadır.
‘Kendisine bakıldığını gören kadın ya da erkek tesadüfen mendilini kendi önüne düşürünce’ benim kalbim başkasında demektir.
‘Pencereden savrulan mendil’ ona aşkını ilan etmek ve savrulan mendili alan kişi de aşkına cevap vermek anlamındadır.
Sabır ve incelikle işlenen mendil, sevgiyi biriktirir. Mendillerin içinde âşıkların bir “mendil dili” vardır. Her renk ayrı bir anlam taşır, her nakış sevgiden yana bir işaret simgesi olarak görüldüğü için herkese aynı renk ve desende mendil verilmez.
Osmanlı’da kullanılan mendillerin renklerine göre anlamları şöyledir:
Beyaz mendil: Seni delice seviyorum.
Eflatun mendil: Yarın pencerenin önünden geç, mektup vereceğim.
Fıstıki mendil: Dikkat et, komşular görecek.
Kenarı mor mendil: Çapkın! Pek hoşuma gidiyorsun.
Kenarı pembe mendil: Sensiz yaşayamam.
Kenarı sarı mendil: Birkaç gündür rahatsızım, çıkamadığımın sebebi budur.
Kenarı yeşil mendil: Sana daima sadık kalacağıma söz veriyorum.
Kırmızı mendil: Seni bütün varlığımla seviyorum.
Mavi mendil: Kederlerdeyim. Çok vefasızsın, sensiz mesut olamam.
Mor mendil: Senden çok hoşlanıyorum.
Pembe mendil: Bütün ümidim sende.
Yeşil mendil: Gönderdiğim mektubun cevabını bekliyorum.
Sevdiğinden ayrılanlar, sevdiğine ait mendilleri saklayarak kendilerini avutmuşlardır.
Türkülerde, manilerde, efsanelerde, bilmecelerde ve masallarda farklı şekillerde yer alan mendil, meddahların en önemli aksesuarlarından biri olup oyunlarında ve geleneksel Türk tiyatrosunda da kullanılan bir araçtır.
Anadolu’da, halay çekilirken halay başının önemli bir aksesuarı olarak kullanılmakta olan mendil, bu işlevlerin dışında kırıkları ve yaraları sarmak için, gömleğin yakasını kirlenmekten korumak için boyna bağlanır. Eski Anadolu geleneklerine göre, düğünlerde kız ve erkek tarafları birbirlerine hediye olarak başka pek çok şeyin yanı sıra işlemeli mendiller gönderir, kızların çeyizinde de mendiller bulunur, düğün davetiyesi yerine de adına okuntu denilen mendiller gönderildiği bilinmekte ve ileri yaştaki insanların anılarında yaşamaktadır.
Geçmişte toplumsal hayatın bir parçası olan mendil, kâğıt mendil çıkınca kumaş mendillerin yıldızı sönmüş ve 1990’lı yıllarda hayatımızdan yavaş yavaş çıkmıştır. Mendil taşıyan birini görmek artık çok zordur.