Trump, Erdoğan’ı neden övdü?
Rahmetli babam bilge bir adamdı hep, oğlum bak; “durduk yerde biri seni över, pohpohlarsa aman çok dikkat et muhakkak senden yaramaz bir şey isteyecektir, arkasında ne var ne yok şüphelen iyice araştır” derdi…
Atalarımız da “yiğitsin der candan, cömertsin der maldan ederler” diye boşuna dememiştir.
Bu sözleri neden hatırlattım?
Geçenlerde Suriye’de yaşanan son gelişmeler üzerine Florida Maralago'da düzenlediği basın toplantısında konuşan Trump, Suriye'de Beşşar Esad rejiminin devrilmesine yol açan son gelişmelere yönelik açıklamada bulundu ve “Bölgedeki nihai durumun ne olacağını gerçekten kimse bilmiyor, kimse nihai kazananın kim olacağını bilmiyor. Ama bence bu Türkiye olacak ve Türkiye’nin çok zeki olduğunu düşünüyorum. Erdoğan çok zeki bir adam ve oldukça çetin bir lider" dedi.
ABD'nin Türkiye ile bölgede birlikte çalışabileceğini de söyleyen Trump, bir gazetecinin “Suriye'de bulunan 900 ABD askeri konusunda ne yapacaksınız?" sorusuna, "Bunu yapmanın başka bir yolu olmalı. Bunlardan biri de Türkiye" yanıtını verdi.
Türkiye'nin “önemli bir güç" olduğunu kaydeden Trump, "(Cumhurbaşkanı) Erdoğan iyi anlaştığım biri. Büyük bir askerî gücü var. Ve bu gücü savaşlarda yıpranmadı. Çok güçlü ve etkili bir ordu kurdu" ifadelerini kullandı.
Trump, ABD'nin, NATO müttefiki Türkiye ile Suriye'de daha etkili olabileceği mesajını verdi ve Suriye'de ilerleyen güçlerin arkasında Türkiye'nin olduğunu savunan ve bunun, kendisi için sorun olmadığını kaydeden Trump, "Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elinde olacak. Bunu söyleyen kimseyi duymamışsınızdır ama bu böyle" diye konuştu.
Bu sözler Cumhur İttifakı yandaşı olan ve Suriye’deki gelişmeleri adeta bir fetih harekâtı olarak algılayan kesimleri elbette çok mutlu etti.
Ben ise Trump’ın bu övgü dolu sözlerinin arka planını ve ne isteyeceğini merak ettim doğrusu.
Öncelikle şunu söyleyeyim Suriye’deki gelişmeler en çok Rusya’yı ve İran’ı rahatsız etmiş bulunmaktadır. Bu gelişmelerin arkasında Türkiye’nin bulunduğunu söylemek Rusya ve İran’ın tepkisini Türkiye’ye yöneltmeyi amaçlıyor olabilir.
Bu şekilde Türkiye’yi Rusya ve İran ile çatıştırarak kendi cephelerine çekmek istiyor olmaları çok muhtemel. Bu durumda Rusya ve İran cephesi ile Amerika ve Avrupa cephesi arasında denge sağlamaya çalışan Türkiye’nin kurduğu denge bir anda bozulabilir ve sonuçta Türkiye de taraf tutmak zorunda kalabilir.
Ayrıca Suriye’deki gelişmelerden sonra sıranın İran’a geleceği de konuşuluyor. Donald Trump’ın önceliğinin İsrail’in menfaatlerini korumak olduğu ve İsrail aleyhine herhangi bir olayın gelişmesine izin vermeyeceği de malumumuz.
Bu durumda Trump’ın İran’a düzenlenecek olası bir operasyona Türkiye’nin de destek vermesini istemesi dahi beklenebilir.
Şunu iyi biliyoruz İsrail dışında bölgedeki aktörlerin menfaatleri Amerika’nın hiç mi hiç umurunda olmamıştır. Dolayısı ile Türkiye’nin menfaatleri de Amerika’nın hiç umurunda olmayacaktır.
Trump her ne isterse, isteyeceklerinin İsrail’in menfaatine, Rusya ve İran’ın aleyhine olacağı aşikârdır.
Peki, Türkiye başkalarının oyununda kendi menfaatlerini riske atmalı, kendine biçilecek rolü oynamalı mıdır?
Elbette Türk hükûmetinin asli görevi Türk Milleti’nin ali menfaatlerini korumak ve kollamak olmalıdır amma ve lakin bu büyük bir bilgi beceri ve liyakat gerektirir, ne yazık ki bu güne kadar böyle bir yeterliliği gördüğümüz söylenemez.
Emin olun bu gün dünyada büyük bir kırılma yaşanıyor, neredeyse tüm fay hatları harekete geçmiş bulunmaktadır ve dünya artık eski dünya olmayacak.
Dolayısıyla Türkiye’yi yenidünya düzeninde kazançlı olacağı şekilde pozisyonlandırmak gerekmektedir, mevcut iktidarın bunu yapıp yapamayacağını bekleyip göreceğiz.