İsmet Paşa’ya saldırmanın dayanılmaz hafifliği
Sağ kesimde siyaset yapan politikacılar o ya da bu gerekçe ile İsmet Paşaya saldırmayı pek sever, bunu matah bir iş olarak görürler.
İsmet Paşaya yönelik yapılan son saldırı Recep Bey’den geldi Recep Bey: “CHP'nin ikinci Genel Başkanı İsmet İnönü. Koltuğu çok severdi. CHP'deki koltuğunu 1972 yılında 88 yaşında iken, o da Bülent Ecevit karşısında kaybedince bıraktı. 1930 yılında ilk çok partili denemede koltuğu sallandı, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kapattı. 1946’da kendi isteğiyle değil, yoğun uluslararası baskılar nedeniyle çok partili hayata geçmek zorunda kaldı. Buna mecburdu” demiş.
Günümüzde sağ siyaset yapanların tarih bilgisi genellikle ezberledikleri soğuk savaş döneminde üretilmiş yalan yanlış propaganda bilgilerinden ibarettir, gerçekleri duymaktan da hiç mi hiç hoşlanmazlar.
Ben onlara değil ama onların etkileyebileceği kişilere İsmet Paşa ile ilgili bazı gerçekleri anlatayım:
Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan her bir vatandaş İsmet Paşaya aşağıda sıralayacağım üç nedenden ötürü minnettar olmalı, saygı duymalıdır:
1- Kurtuluş Savaşında yaptıkları.
2- İkinci Dünya Savaşı sırasında yaptıkları.
3- Çok partili siyasi yaşama geçilirken yaptıkları.
1- Kurtuluş Savaşında yaptıkları
Her ne kadar muhafazakar camiada birileri asker kaçağı olduğuna inanıyor olsa da halkımızın çok büyük bir çoğunluğu için İsmet Paşanın Kurtuluş Savaşımız sırasında başardıkları ortadadır. Kurtuluş savaşını sona erdiren, Cumhuriyetimizin tapu senedi olan Lozan Anlaşmasının imzalanmasındaki başarısını da kimse tartışamaz o yüzden bu dönemde yaptıklarına uzun uzadıya girmeyeceğim.
2- İkinci Dünya Savaşı sırasında yaptıkları
Bence İsmet Paşayı büyük devlet adamları arasına sokan en büyük başarısı İkinci Dünya savaşı sırasında gösterdiği akıllı ve basiretli yönetimdir.
Bakın hemen hemen bütün dünyada Berlin, Londra, Amsterdam gibi büyük kentlerin yanıp yıkıldığı, Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombalarının atıldığı, on milyonlarca insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye Cumhuriyeti topraklarına tek bir bomba düşmemiş, bir tek kentimiz yanıp yıkılmamış ve bir tek Türk askeri ya da vatandaşı bu savaşta ölmemiştir.
Bazıları İkinci Dünya Savaşı sırasında çekilen yokluklardan dem vurur ya onunda cevabını buradan vereyim: İkinci Dünya Savaşı sırasında tüm dünyada on milyonlarca sivil açlık ve salgın hastalıklardan ölmüştür. Tüm Dünya’da bunlar yaşanırken Türkiye’de bir miktar yokluk çekilmiş olsa da hiç kimse açlıktan ölmemiştir. Savaş şartlarında normal karşılanması gereken bu tip yoklukları abartarak diline dolamak ise en hafif tabirle ayıptır.
Şöyle düşünün İsmet Paşa macera yapıp “bir koyup üç alırız” hevesi ile Hitler’in ya da Stalin’in yanında savaşa katılsaydı Türkiye’nin hali ne olurdu?
Bu savaşta en az 27 milyon Rus’un öldüğünü bilen biri Türkiye’nin ödeyeceği bedelin de ne kadar ağır olabileceğini tahmin edecektir.
Bu dönem elbette çok önemlidir ve aslında çok ayrıntılı olarak anlatmak da isterim ama bence en önemlisi bir sonraki fasıldır.
3- Çok partili siyasi yaşama geçilirken yaptıkları
İsmet Paşa Kurtuluş Savaşı kahramanı bir asker ve ordu üzerindeki hakimiyeti de tartışılmaz yani onu orduyu kullansa onu devirebilecek başka bir güç yok. Ayrıca 1950’li yıllarda Türkiye’nin civarındaki SSCB ve bir çok başka ülkede tek parti yönetimi varken Türkiye’nin çok partili demokratik yaşama geçme kararı vermesi “1946’da kendi isteğiyle değil, yoğun uluslararası baskılar nedeniyle çok partili hayata geçmek zorunda kaldı” cümlesini kuran Recep Bey’in iddia ettiği gibi olmamıştır. Şöyle düşünün İsmet Paşa Stalin ile anlaşsa ve doğu blokuna katılmaya karar verse kim, ne yapabilirdi?
O yıllarda Avrupa’da Franko ve Salazar diktatörlüğü, Yunanistan’da Albaylar Cuntası yok muydu? Sonuç olarak çok partili demokrasiye geçiş bir dış baskı sonucunda falan gerçekleşmiş değil İsmet Paşa ve CHP yönetiminin bilinçli tercihidir.
Bu arada koltuk merakı ithamına kahkaha ile gülmemek de elde değil!
İsmet paşa hem Genel Seçimde ve hem de CHP Kurultayında seçim kaybederek koltuktan kalkmayı hazmedebilmiş ve gayri meşru yollara sapmaya asla tenezzül etmemiş bir devlet adamıdır.
Koltuğu kaybetme korkusu ile İmamoğlu’na kumpas kuran, en büyük rakibini sandıkta yenemeyeceğini anlayınca masada diskalifiye etmeye çalışan siyasilerin İsmet Paşa koltuk sevdalısıydı demesi ise son derecede trajikomik bir haldir.
Sonuç olarak İsmet Paşa’nın gösterdiği basiret ve başarının küsuratını gösteremeyenlerin Paşayı eleştirmesi hakkaniyete sığmamaktadır, bu kişilere “kendi gözünüzdeki merteği görmeden elin gözündeki çöpe laf etmeyin” demem gerekiyor.
HAKİMİYET BİLA KAYDÜ ŞART MİLLETİNDİR
DIŞ POLİTİKA ÇÖKTÜ
İktidar meşruiyetini kaybetmiştir!
İsmet Paşa’ya saldırmanın dayanılmaz hafifliği
TRUMP İNCEDEN DALGASINI GEÇMİŞ
Sadece % 3,5 yetiyor...
Turpun büyüğü Mansur Yavaş mı?
GİZLİ TANIĞA CANLI YAYIN RESTİ
O SANDIK HALKIN ÖNÜNE GELMEYECEK Mİ?
Bak hala önder mönder diyor!..









