Zileli Âşıklarda Dinî Motifler

Zileli âşıkların şiirlerinde dinî motifler baş köşeyi almış, şiirler zarif bir dantel gibi örülmüştür. Bu şiirler okununca dine, doğruluğa, halkı iyi yolda eğitmeye ne büyük emek verdikleri görülür. Zileli Fikri’nin Bakara Sûresi'nin 152. âyetine işaret eden “Ol Allah’ı Zikredelim”, 19. yüzyıl âşıklarından Sadık’ın “İsminde okunur Allah-u ahed” dizesi; Mevcî’nin “Yaratan Allah’ı zikreder dilim” deyişi; Dabak Hürremî’nin “Cihanın sırrını Sübhan’da buldum” biçiminde söyleyişi, ve Zile’nin bilinen en eski âşığı Talibî’nin; İhlâs Sûresi’nin 2. âyetini işaret eden:

Zikredip okuyup Allahüssamed

Âlemin rızkını veren bir ahed

dizeleri; 18. yüzyıl âşıklarından Zileli Mümin’in;

“Kulda medet yoktur yalvar Allah’a”,

deyişi, Suzî’nin:

“Bir kişiye Hak’tan nazar olursa

Çekilir boran kış yazınan gider”

beyiti; Zileli Fedaî’nin;

“Bakıp her surette Hakk’ı görmeyen

İşte ona derler ama gözü yok” ,

deyişi, Zileli Ceyhunî’nin 88 dizeden oluşan Hikmet Destanı, Tanrı motifi ile yüklenmiş Allah’ın hikmetlerini çarpıcı biçimde dile getirmiştir.

Zileli âşıklar Hz. Muhammed sevgisini de coşkulu bir biçimde dile getirmişlerdir.

“Ayırma şefaatinden bizi Muhammed”

diyen Âşık Sadık;

“Züptei Muhammet Sultan’a gel gel”

diyen Sıtkı gibi âşıklar şiirlerinde Hz. Muhammed sevgisini işlemişlerdir.

Hz. Ali sevgisi de özenle işleyen Zileli âşıklardan Dabak Hürremi’nin;

“Hak aslana verdi Düldül Zülfikar

Keramet-i Ali Arslan’da buldum”,

deyişi, Sofoğlu’nun:

“Ali imdat yetiş diye çağıran”

dizesi, Büryan Ana’nın;

“Ali evlâdı hiç inkâr olur mu?”

deyişleri ve Âşık İsmail’in;

“Der ki İsmail’in bu bir nur idi

Akıl fikir ermez bu bir sır idi

Bizim bildiğimiz Ali bir idi

Şimdi her köyde Ali eylediler”

biçimindeki söyleyişi Hz. Ali sevgisini belirleyen güzel örneklerdendir.

Zileli âşıklar şiirlerinde Kur’ân konusuna da eğilmiş, bu yolda güzel dizeler vermişlerdir.

Kul Yusuf’un:

“Balçığım topraktır inancım Kur’ân”

deyişi, Dabak Hürremî’nin:

“Evvela lezzeti Kur’ân'da buldum”

biçimindeki söyleyişleri bu yüce duyguyu ustaca dile ve tele aktarışlarının kanıtlarıdır.

Zileli âşıklar Namaz konusunda;

Zefil Necmi sözün okunup yaza

Talip oldur kendi özünde geze

Kırk sekiz Cuma farz oldu bize

Beş vakti kılmayana ne deyim

deyip namaz konusunda tavırlarını ortaya koymuştur. Gulam Haydar:

“Dört kitabın dördün buyurdu Allah”

diyerek dört kitap gerçeğini dile getirenlerdendir.

Zileli âşıklarda Ehl-i Beyt ve Kerbela olayı da sıkça dile getirilmiştir. Fikri:

“Ehl-i beyte ikrar vermezsen olmaz”

derken:

“Ehl-i Beyt yoluna vermişiz başı”

diyen Sıtkı bu yolda güzel şiirler yazmıştır.

“Turnam sen de Kerbela’ya vardın mı?”

diyen Kemterî gibi Zileli bir çok âşık Kerbela olayına dizelerinde ustaca telmih yapmışlardır.

Bu yöre âşıklarının şiirlerini incelediğimizde:

“Eriş bir mürşide ol kâmil insan”

diyen Fevzi:

“Bir mürşitten kendin düzelt

Gevher al dükkanın bezet”

diyen Kâtibî’nin şiirlerindeki mürşid ve kâmil insan temini işleyen dizelere çok sık rastlanmaktadır.

Çeşitli din uluları, kutsal bilinen kişiler Zileli âşıkların şiirlerinde en bol rastlanan unsurlardandır. İbrahim:

“Altından aridir gümüşten temiz

Hazreti Fatıma nuruna benzer”

derken, Kâtibî:

“Bu zaman mahluka Hakk’ı bildirmek

Mehdî gibi adil sultana kaldı”

biçiminde söyleyişle Mehdî’yi, Fedaî:

Eyüb’ün tenini kurda yedirdi

Pare pare etti her azasını

diye Eyüp Peygamberi dizelerinde anlatırken İsmail:

“Mısır ellerinde Yusuf-u Kenan

Hiç mahrum mu olur onanıp kalan”

biçimindeki söyleyişleri ile Hz. Yusuf menkıbesini dile getiren Zileli âşıkların başında gelmiştir.

Zileli âşıkların şiirlerinde Hacı Bektaş-ı Veli sevgisi de yoğundur. İbrahim’in:

“Benden selam söylen Sultan Bektaş’a”

deyişi, Talibî’nin,

“Balım Sultan sana imdada geldim”

deyişi, Sefil Haydar’ın:

“Danışık dağında doksan bin erler

Kadıncık Ana’ya hizmetçi derler”

biçimindeki söyleyişi Hacı Bektaş’ta bulunan bazı ermişleri de anmaktadır.

Zileli âşıkların şiirlerinde dinî motifler o denli yoğundur ki, Sefil Haydar’ın;

“Mansur gibi yapışırlar derime”

İbrahim’in;

“Enel Hak Mansur’un darına benzer”

Sıtkı’nın;

“Dara çekilmişiz Mansur’lar ile”

deyişleri, Fedai’nin;

“Yarama em verir lokman habersiz”

ve

“Ne denli Süleyman Kahraman ise”

örneklerinde geçen dinî kişilerin adları yüzlerce örnekten sadece bir kaçıdır.

Dinî deyimler de bu yöre aşıklarınca çok kullanılan motiflerdendir. Dabak Hürremî’nin;

“Tıfl iken öğrendim rah-ı İslam-ı

İptida dinimi imanda buldum”

Talibî’nin;

“Sırlar ağah olur ruz-u mahşerde”

deyişlerinin yanı sıra; Zefil Necmi’nin;

“Müminin işlediği ah ile zardır”

Sefil Haydar’ın;

“Dinle münafıkın halin diyeyim

İnsafı kalbinden siler münafık”

dizeleri mümin ve münafık temini,

Fedaî’nin;

İman hazinedir iblis uğrudur

Çalar imanı ki şeytan habersiz

deyişi iman konusunu, Zefil Necmi’nin:

“Ruhu hiç batılda koymaz aşıklar”

deyişi, Sadık’ın:

“Günahın ve sevabın hesabın bilmez”

deyişi, Büryan Ana’nın;

“Ezelden içmiştir kevser’i suyun”

deyişi, Sadık’ın;

“Mübarek aylarda zekâtın gönder”

içimindeki deyişleri de ruh, günah - sevap, Kevser, zekât temlerini işleyen güzel dizelerdendir.

Dört kapı, kırk makam ve Kırklar temine özel bir önem veren Zileli âşıklardan:

“Dört kapıyı kırk makamı bilen var”

diyen Nurettin Seyfi,

“Şeriattan türlü günah getirmiş

Tarikatın kapısına oturmuş

Hakikatle defterini yitirmiş

Marifeti bilmeyene ne deyim”

diyen Zefil Necmi,

“Kırkların deminde bire bir geldi”

diyen Safoğlu gibi âşıklar bu yolda olgun eserler vermişlerdir.

Her âşık gibi Zileli âşıklar da felekten yakınmış sitemlerini, kahırlarını dile ve tele dökmüşlerdir. Kâtibî:

“Mala mülke bakıp eyleme gurur

Bu felektir bölük bölük böldürür”

diye felek konusunu en iyi işleyenlerdendir.

Arif insan konusu da Zileli aşıklarda sıkça rastladığımız motifler olduğundan:

“Arifler haddedir aşıklar teldir”

diyen Sadık,

“Arif olup şu cihanda gezelim”

diyen Talibî güzel örnekler vermişlerdir.

Tekke ve zaviyelerin kapatılma olayını en güzel biçimde, Zefil Necmi’nin:

“İtibar yok tekke ile dervişe”

ve

“Dergâh yollarını boylamak kalktı”

dizeleri bu yörelerdeki âşıkların aynı zamanda birer aydın kişi olduğu gerçeğini gözler önüne seren unsurlardandır. Zile’de yaşayan âşıkların şiirlerindeki dinî motifler, Fikri’nin:

“İsm-i azam duası da okuna”,

Necmi’nin:

“İlm-i ledünn okur gayrı dil bilmez”,

Kâtibî’nin:

“Men aref ilminden nasip almayan”

örneklerinde de belirtildiği gibi çoğu belli bir kültürü gerektiren bilgilerle donanımlıdır.

Zileli âşıklarda da ölüm temi en çarpıcı ve gerçek yüzü ile gözler önüne serilmiş âşıkların diline ve teline dökülmüştür. Zefil Necmi:

“Yeri Cehennem'dir didar göremez”

deyip Cehennem motifini, Remzanî:

“Kayıpta arama bulunmaz cennet”

deyişiyle Cennet motifini dizelere aktarırken, Zefil Necmi’nin:

“Ölüm vardır bu dünyanın sonunda”,

Talibî’nin:

“Fırsat hayal olur gelince ecel

Mal mülk nerde kaldı can elden gider”

dizeleri ölüm gerçeğini vurgulayan en güzel söyleyişlerdendir.

Yazarın Diğer Yazıları