TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞAK
Çıkrık Kuşak Culfalık
Dokumacılık sanatı, çağlar boyunca süregelen ve geniş çaplı kültür-sanat zenginliğine
sahip Anadolu’nun köklü uğraşılarından biridir. Yöreye ait motif ve kompozisyon özellikleri gibi unsurlarla kullanılan teknik, kültürel mirasımıza ait başlıca ögelerdendir.
Geleneksel dokuma sanatı üretildiği yörenin kültürel kimliğini belirleyen ve giyim kuşam unsurlarını betimleyen en önemli kültür öğeleri arasındadır.
Toplumların kültürünü oluşturan temel öğelerden birisi de giyimdir. Giyim; bir toplumun kültürel değer yargılarını, inançlarını, yaşam biçimlerini, estetik ile sanatsal özelliklerini, geleneklerini, göreneklerini, örf ve adetlerini yansıtan bir araçtır. Giyim kuşam bireyin toplum içerisinde kendine yer edinebilmesi, kendini ifade edebilmesi ve iletişim halinde olabilmesi açısından önemlidir.
Önceleri örtünmek için giyilen dokumalar, tarihsel süreç içerisinde statü ve moda gibi kavramlar ile çeşitlenerek zenginleştirilmiştir.
Dokumacılıkta en önemli gelişme, son üç yüz yılda olmuştur. Öncelikle tezgâh ve mekiğin bulunuşuyla tezgâhların eni genişlemiş ve dokumaların enleri artmıştır. Ayrıca verim artarak dokuma üretimi hızlandığı için daha fazla ipliğe ihtiyaç duyulmuştur. 1765 yılında iplik büküm makinasının icadı ile dokuma için gereken iplik temini karşılanmıştır.
Giyim kuşamı tamamlayan aksesuarlar da büyük önem taşır. Bu aksesuarların en önemlilerinden biri kuşaktır. Türk geleneksel giyiminde, kadın ve erkek tarafından bele sarılan ensiz dokuma ya da örgülere kuşak denir. Kuşaklar, kişinin beline bir veya birkaç kez dolanarak kullanılan geniş enli kumaş parçaları olup beli sıkı tutmak için sarılan uzun ve dar örgüdür. Kuşağın, geleneksel Türk giyim kuşamında önemli bir yeri vardır. Tüm Anadolu geleneksel giyim kuşamında kadın, erkek, yeni gelin herkes kuşak takmıştır. Hattâ Anadolu’da bebeklere de kundak üzerine bürümcük gömlek ve zıbınla beraber yaşam kuşağı bağlanmaktadır.
Eski Türk giyiminde beline kuşak sarmayan erkek yoktur, En fakir kişi bile beline bir şey bulur sarardı. Çünkü, gerek erkek gerekse geleneksel Türk kadın giyiminde kuşakların temel fonksiyonu; beli soğuktan korumak, para, saat, bıçak taşımak için cep olarak kullanılan ve kıyafeti tamamlayıp zenginlik gösteren bir aksesuar olarak kullanmaktır.
Kuşak, Anadolu’da giyim aksesuarları arasında kullanılmakta olup Abani kuşak ve sedef kuşak dışında sim kuşaklar, iplik kuşaklar, şal kuşaklar, Keşan kuşaklar, alaca kuşaklar, basma kuşaklar, Halep kuşaklar, keçe kuşaklar bazılarıdır. Bunların dışında Tokat’ta yapılan birer tekstil ürünü olmaktan çok ziynet eşyaları ya da takılar içerisinde görülen önemli miktarda yaldızlı, sim yaldızlı, telkari, altın işlemeli kuşaklar da yaygındır.
Erkek kuşakları iki çeşittir. İç kuşak, mevsimine göre pamuk, pamukla karışık yün ya da sırf yünden yapılmaktadır. Beli sıkmak için, iç donu ve iç gömleğin üstüne ve giysinin altına sımsıkı sarılır. Asıl amacı şalvar veya iç donun belde durmasını sağlamaktır. Buna dolama kuşak ya da uçkur denir. Uçkur, don ve şalvarı bele bağlamak için uçkurluğun içine geçirilen uzun kuşağın adıdır. Uç kısımlarında çiçek, yaprak, dal, baklava dilimi motiflerle nakışlanan ya da altın, gümüş tel kırma tekniği ile süslenen bu kuşakların ortalama eni 12-20 cm ve boyu 170-200 cm uzunluğundadır. Gergeflerde işlenen bir çeşit işlemedir. Eski erkekler bunu çakşıra takarak uçlarının işlemesi görünür bir halde gezerlerdi. Böylelikle genç kızlar ve kadınlar, hünerli ellerinin süslemelerini göz önüne çıkarmış olurlardı.
Diğeri ise üstlük kuşaktır; şalvar, çakşır, potur ve mintan üzerine sarılır ve cepkenin, yeleğin etekleri kuşak üzerine düşer. Dış kuşaklar kullanan kişinin mevkiine, ekonomik durumuna gore; sıradan yün ve pamuk kuşaklardan ya da kıymetli kumaş ve şallardan yapılmış olanlara kadar değişir. Renkli ipliklerle el tezgahlarında dokunan kuşaklar bele bağlanarak giysiye güzel bir görünüm kazandırırdı.
Kadınlarda ise entari üzerine sarılan dış kuşaklar önemli bir yer almaktadır. Kuşak, kırsal kesimde kadının sağlığı için gerekli bir giyim elemanıdır. Dağda, ovada, tarlada, bağda, bahçede yaşamı boyunca ağır işlerde çalışan Anadolu kadını belini sararak, çeşitli hastalıklardan korunmanın yollarını aramıştır. Bu nedenle kalın yün dokuma kuşakları beline bir korse gibi sarmıştır. Bu yolla vücut terleme ve soğumada normal ısısını korumaktadır. Kuşak, geniş tutularak bele sıkıca sarıldığında, kadının iskeletinin de dik durmasını sağlamaktadır. Kuşakların ayrıca taşıyıcı işlevi vardır. Kuşakların içinde para kesesi, anahtar vb. ufak bireysel eşyalar taşınabilmektedir. Kadınlar çalışma yaşamında, bağa, bahçeye giderken gerekli olan kesici araç gereçlerini de kuşağın arasına sokarak taşıyabilmektedirler.
Kuşağın enli tarafı arkaya gelmek üzere iç yüzüne ve astar arasına bir cep dikerler ölümlük paralarını burada saklarlar ki bu para ancak, kadının ölümü halinde cenazesine sarf edilir bu geleneğin günümüzde de İzmir’de Kemalpaşa, Bergama ve Bayındır yörelerindeki Tahtacı Türkmenlerinde devam ettiği görülmektedir.
Kuşaklardan en yaygın olanları geometrik desenlerle ve çeşitli renklerden oluşan ipliklerle dokunmuş kare biçimli olan Şal Kuşak (Acem Şalı Kuşağı); siyah yün olup üzeri beyaz çizgili ve serpme benekli dokumadan oluşan iki kenarı uzun saçaklı olup kalçayı tamamen örtecek şekilde bele üçgen katlanarak sarılan kendi kenar bağlarıyla bağlanan, üzerinde çeşitli renklerde çizgiler bulunan Arkalaç (Arkalık)’tır. Çarpana dokuma olup çok çeşitli desenlerle yünden yapılan 3-4 m uzunluğunda iki parmak genişliğinde olan ve İki ucu uzun püsküller ve boncuklarla süslü olan kolan kuşağın yardımıyla arkalaç ve şal kuşak bele bağlanır.
Gelenek gereği evlenecek kıza babası, baba evinden çıkarken “Gayret Kuşağı denilen bir kuşak bağlar ve gittiği evde “eline, beline, diline hakim olmasını” öğütler.
Kuşak, geleneksel Türk giyim kuşamının vazgeçilmez bir elemanı olması nedeniyle tüm Anadolu’da ihtiyacı karşılamaya yönelik üretimi yapılmıştır.
Koyun yününden çıkrıklarla bükülerek elde edilen ipliklerle dokunan kuşakların eni 22cm civarındadır. Bel sağlığı için çok aranan kuşaklar, hemen hemen her evde kurulan culfalık denilen tezgâhlarda dokunduğu için kendinden desenli dokuma türündendir.
Osmanlı imparatorluğu döneminde, İstanbul, Ankara, Tokat, Merzifon, Tosya, Gürün, Trablus, Akhisar gibi merkezlerde kuşak dokumacılığı evlerde yapılan bir el sanatı ürünü olarak yüzlerce yıl üretilmiştir.
Birçok hastalığa iyi geldiği bilinen Tosya Kuşağı; bel ağrısı, bel fıtığı gibi belinde sorun olanlar tarafından kullanılmaktadır. Üretimin revaçta olduğu yıllarda özellikle beden gücüyle çalışanlar tarafından kullanılan Tosya Kuşağı katkısız ipliklerle dokunduğu için günümüzde halen tercih edilmektedir.
Kuşaklar genellikle Trablus kuşak, Şam kuşağı, Diyarbakır kuşak, Ankara kuşak, Trabzon kuşak, Sakız kuşak, Horasan kuşak, Lahori kuşak, Acem şalı, Gürün şalı gibi dokunarak geldikleri memleketlerin isimlerini almışlardır. Bu kuşaklar tüm Anadolu’da yaygın olarak kullanılmıştır. Beli sıkı ve dik tutmaya yarar. Kırmızı, yeşil, sarı renklerden oluşan çizgili desenli bir dokumadır.
TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞAK
Türk Kültürünün Halk Bayramı Nevruz
Çanakkale Savaşına Girişimiz Ve Anılardan Yansıyanlar
İstiklâl Marşımız, Türkiye Cumhuriyetinin bir belgesi, vatanımızın tapusudur.
Dünyanın güzelliği, kadınların gücünde saklıdır
Balkanlardaki Anadolu
Batı Müziğini Anadolu Müziğiyle Harmanlayıp Bir Döneme Damgasını Vuran CEM KARACA
Küreselleşme Sürecinde Sevgililer Günü Ritüelleri ve Hıdırellez
TOKATLI GEDAÎ VE GEDAİ’DE TELMİH SANATI
Kıbrıs Türk Edebiyatında Kadın Şairler









