Azerbaycan ve Anadolu âşıkları arasında köprü
Türk saz şiirinin gür seslerinden birisi olan Âşık Şenlik, 19. Yüzyılda Türk halk edebiyatına damgasını vuran önemli âşıklardandır. Şenlik’in edebî kişiliğinin oluşmasında Azerbaycan âşıklarından Hasta Hasan’ın etkisi büyüktür. Şenlik’in yetiştiği dönem, Anadolu ve Azerbaycan sahalarında usta âşıkların yetiştiği dönemdir. Narmanlı Sümmanî, Posoflu Zülalî, Göyçeli Âşık Elesker bunlardan bazılarıdır.
Âşık Şenlik sazıyla sözüyle Azerbaycan ve Anadolu âşıkları arasında köprü olmuş, bu bölgelerin ortak özelliklerini sanatında birleştirmiştir.
Âşık Şenlik, âşıklığının ilk devresinde saz çalmasını bilmezken, Âşık Nuri’den saz dersleri alarak şiirlerini saz eşliğinde terennüm etmeye başlamış, Latif Şah, Salman Bey ve Sevdakâr adlı halk hikâyelerini tasnif etmiştir.
Şenlik, âşık edebiyatı geleneği içerisinde değerlendirildiğinde tam ve usta bir âşıktır. Âşık edebiyatı geleneğinin vazgeçilmezleri olan bade içme, hikâye tasnif etme, atışma ve âşıklar için çok kolay bir yöntem olmayan muamma asma ve muamma indirme gibi özelliklerin tamamına sahiptir.
Anadolu Âşık Kolları’nın en önemlilerinden olan Şenlik Kolunda; çırağın, ustasında hakim olan tavır kendinde yaşadığı gibi, bu eda kendinin yetiştirdiği çırağını da etkilemiş, zamanla bu gelenek zinciri içinde aynı tarzda söyleyen bir âşık grubu oluşmuştur.
İşte usta-çırak geleneği içinde, birbiri ardınca yetişen âşıklar tarafından odak hüviyetindeki usta âşığa bağlılık duyarak, ona ait üslûp, dil, ayak, ezgi, konu ve anıları devam ettiren bu âşık kolu günümüze kadar uzanıp Şenlik Kolu adını yüceltmiştir.
Bu yüceltenler arasında Şenlik çırağ ve takipçilerinden: Bala Kişi, İbrahim, Gazeli, Bala Mehmet, Namaz, Kasım, Asker, Mevlüt, Nesib, Süleyman, İlyas, Gülistan, Rüstem Alyansoğlu, İsrafil, Hüseyin, İslâm Erdener, Mehmet Hicranî, Şeref Taşlıova, Nuri Şahinoğlu ve Murat Çobanoğlu bazılarıdır.
Âşık Şenlik, Anadolu dışında Gürcistan, Azerbaycan sahalarında da çok iyi bilinen önemli bir âşıktır. Onun hakkında bilgilerin ve edebi mirasından örneklerin Tiflis, Bakü arşivlerinde yer aldığı bilgimiz dahilindedir.
Karslı âşıklardan Şenlik’in etkisinde kalmayan âşık yoktur. Yöre âşıklarının hikâye anlatım teknikleri Şenlik’le büyük benzerlik gösterir. Âzeri sahası âşıklarından aldığı birçok unsuru Anadolu’ya yayan Şenlik, âşık edebiyatımıza önemli bir yenilik getirmiştir.
Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde farklı dönemlerde çeşitli Türk kabileleri yaşamıştır. Bu nedenden dolayı da bölge insanı zengin folklora ve farklı ağızlara sahiptir.
Terekeme mensuplarından olan Şenlik, bütün şiirlerinde Terekeme ağzının fonetik kalıplarına sadık kalmış ve bu ağzın söz hazinesini büyük bir ustalıkla kullanmıştır.
Şenlik’in şiirlerinde doğallık, saz ahengine uygunluk, konuşma diline yakınlık onun şiirselliğinin temel özelliklerindendir. Arkaik sözcüklere geniş yer veren Şenlik:
“İtirmişem men obamı, elimi,
Eydin gametimi, bükdün belimi,
Yakın iken irak etdin yolumu,
Günlük yolum oldu, ay, ihtiyarlıg”
ve
“Şenlik her nadana gövher paylamaz,
Ehli dile beyhude söz söylemez,
Tümeni gepiye hesap eylemez,
Hatem sehavetli ganimet gördüm”
biçimindeki deyişlerle arkaik sözcüklerin unutulmasını önleyip yöresel ağzı korumuştur.
Şenlik’in şiirlerinde geçen halk kültürü unsurlarından bazılarını şekilde belirlemek mümkündür:
İlk örneklerini Orhun Abideleri’nde gördüğümüz, Yesevi’de en güzel örneklerini bulduğumuz hikmetli sözlerin, günümüz Türkçesiyle bir toplumun değer yargılarını, hayata bakış açısını atalarımızın uzun denemelerine dayanan dünyayı algılayışını yansıtan kalıplaşmış sözler olan, Türk halk kültürünün temel taşı atasözlerinin, Âşık Şenlik’in şiirlerinde: “Sarraf olan bilir lal gıymetini” (Altının kıymetini sarraf bilir), “Gözden ırah oluf gönülden cüda” (Gözden ırak olan gönülden de ırak olur) biçiminde görünmesi Âşık Şenlik’in halk kültür değerlerini koruyup kollaması ve yansıtmasının işaretidir.
Âşıklık geleneği içerisinde saz çalmanın önemli bir yeri vardır. Yaşamımızın her aşamasında görülen, Anadolu'nun binlerce yıllık sesi olan saz, halk müziğimizin kök hücresi, âşıklık geleneğinin kültürel hafızası, kültürümüzün parmak izi, özgün motifiyle en önemli kültürel değerlerimiz arasındadır.
"Saz, âşığın sembolüdür. Âşık ve saz o kadar bütünleşmiştir ki, bu sanatçılara 'saz şairi', 'sazlı ozan', 'çöğür şairi' gibi adlandırmalar verilmiştir." Türk halk şiirinin en önemli özelliklerinden birisi saz eşliğinde terennüm edilmesidir.
Şenlik de hikâyelerini saz eşliğinde anlatmakta, şiirlerini ise sazla okumaktadır. Ayrıca şiirlerinde en çok işlediği müzik aleti de sazdır. “Saz çalmayan tel gadrini ne biler” (Saz çalmayan tel kıymeti ne bilir) diyen Şenlik, saz çalmak bu kadar önemli olunca elbette bir de bunun karşılığı olduğunu bazı bey ve ağaların zaman zaman verdikleri bahşişlerle âşıkları ödüllendirdikleri geleneğini:
“Dervüş Bey çoh inam eyledi bize
Toplandı ağalar oldu dal kese
Elimde çaldığım sedefli saza
Sara sar düzdüler çifder manatı”
biçiminde dizelere aktarmıştır.
Kulun bütün benliğiyle yüce yaratana yönelerek ondan istek ve dilekte bulunması anlamında dinî terim ve bu amaçla icra edilen bir ibadet biçimi olan dua ve bir kimsenin başına kötü şeylerin gelmesi için yapılan beddua da Âşık Şenlik’in şiirleri arasında gördüğümüz kalıplaşmış sözler konumundaki kültürel değerlerdendir. Bunlardan:
“Kerem gıl ya Allah eyle merhemet”
“Arş ile kürsüne bağışda bizi”
“Sevdiğin gullara bağışda bizi”
“Ey Rabbim bu dünyada namerdi şad eyleme
Merdi gözden cüda salıf gönülden yad eyleme
Möhübbetli müminneri sahla öz penahında
Mahşer günü mücrim edif galbini od eyleme”
biçimindeki dualarla:
“Allah yıhsın toprağını daşını”
“Lanet gelsin Alaşanın garına”
biçiminde de bedduaları işlemiş, sevdiği insanlara dua ederken kızdığı kişilere ve olaylara da beddua ederek tepkisini göstermiştir.
Kültür, bir milletin maddî ve manevî değerlerinin bütünüdür. Kültürün manevî olan
yanını gelenekler, görenekler, âdetler, edebiyat ürünleri, vb. oluştururken maddî olan yanını ise o milletin yaşamında kullandığı araç ve gereçler oluşturmaktadır. Bunlardan bazıları da: “Ayağı çarıhlı yahası kirli”
“Kemere gucdurmuş beli”
biçiminde giyim kuşamla ilgili iken bazıları da:
“Et yiyib at binif dilber gucmayan
Ne biler dünyadan ne haberi”
“Ettar reyhalıdı gahvesi çayı”
biçiminde mutfak kültürü ve:
“Eflatun sağ değil Loğman gan ağlar
Loğman Hekim sarmaz yaranı gartal”
gibi halk hekimliği ile ilgili halk kültürü unsurlarıdır.
Âşık Şenlik’in şiirlerinde duygu yükünü kuvvetlendiren ifade şekillerinden aynı seslerin, sözlerin ve cümlelerin tekrarlanmasının verdiği güzellikle anlamı değiştiren, şiirin etkisini artıran, ona ahenk ve ritm katan tekrir:
“Çok çalıştım yetemedim sırrına,
Günde nice türlü hal olur gönül.
Gah ders ahr ilmi Eyüp sabrından,
Gah da cengi kalma kal olur gönül.”
biçiminde kullanılması; tarihî ve mitolojik kahramanlar olan Yusuf, Kenan, Züleyha, Yunus, Eyyub, Hallac-ı Mansur, Köroğlu gibi şahıslara geniş yer verilmesi üstün sanat gücünü sergilemektedir.
Belirli bir geleneğin ürünü olan âşık şiiri halk kültürü unsurlarıyla donanır. Âşıklar da mensubu olduğu toplumun duygu ve düşüncelerinin tercümanı olurlar.
Tarihte Türk Devletleri ve Bayrakları
Azerbaycan ve Anadolu âşıkları arasında köprü
ÂŞIK VEYSEL’LE ANILAR DEMETİ
BİR NİSAN DÜNYA ŞAKA GÜNÜ
TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞAK
Türk Kültürünün Halk Bayramı Nevruz
Çanakkale Savaşına Girişimiz Ve Anılardan Yansıyanlar
İstiklâl Marşımız, Türkiye Cumhuriyetinin bir belgesi, vatanımızın tapusudur.
Dünyanın güzelliği, kadınların gücünde saklıdır
Balkanlardaki Anadolu









