Osmanlı mı oluyormuşuz?
Her zaman olduğu gibi iktidar ve medyası, millî meselelerde bile, ülkenin çıkarından çok iktidarın çıkarına olacak şekilde, kamuoyuna yanıltıcı bilgiler veriyor. Gazetecilikte ve iletişim bilimlerinde buna “çarpıtma” yahut “manipülasyon” diyoruz.
Bu anlayışta olanların asıl derdi, yeni başarı hikâyesi yazarak, iktidarı elde tutmaktır.
Suriye’deki gelişmelerde; evet, Türkiye gelişmelerin bir parçası hâline geldi. Evet, Esad bir diktatördü. Nihayetinde tek partili otoriter rejimlerin yöneticileri, iktidar gücünü kayıp etmemek ve sürekli elinde tutmak için süreç içinde zorbalaşır. Bu da doğru.
Demokrasi ile yönetiliyor olmamıza rağmen, Türkiye’de bile Tek Partili Cumhurbaşkanlığı Siyasal Sistemi yahut AKP iktidar süreci, hep aynı çizgide mi ilerliyor?
Muhalif belediyelere yaptıklarının aynısını Cumhur ortaklarının belediyelerine de yapıyor mu?
Mesela SGK borçlarına bakarak bütün belediyeleri “silkeliyor” mu?
Hayır!
Suriye konuşulduğunda incelenip irdelenmesi gereken bir konu da BAAS yönetimi ve felsefesinin çöküşüdür. Maalesef Türkiye’de nitelikli tartışma ortamı olmadığından ister istemez saldırı ve cevap niteliğinde bir tartışma yürüyüp gidiyor.
Ayrıca oğul Esad’ın iktidar sürecini iyice analiz edebilseydik, iktidar, otorite, güç ve gücün kontrolü, devlet yönetiminde, denetim-denge ve kontrolün, kuvvetler ayrılığının, neden çok önemli olduğunu anlayıp dersler çıkaracaktık.
Nereye odaklanıyoruz?
Operasyonel paramiliter sonuçlara.
İşte tam bu noktada, bilgilerinize, elden dağıtılan ve muhafazakâr kesimin yakından takip ettiği bir gazetenin manşetini sunmak isterim. Diyor ki: “Esad rejiminin devrilmesi ve yeni durum, gözleri Ankara’ya çevirdi. Türkiye dünyanın dilinde.”
Ne kadar hoş değil mi?
İçimize su serpiyor.
Peki, neden dünyanın dilindeymiş Türkiye?
Haberin alt başlığında, üç ülke basınından bilgi vererek bunu açıklamağa çalışıyor. Birincisinde; şöyle diyor: “İtalyanlar Türkiye Birleşik Devletleri 2053 başlıklı harita yayınlayıp ‘Osmanlı gibi’ yorumunu yaptı.
İkincisinde de “Yunan bakan bölgenin en güçlü ordusuna sahip Türkler, bizim için çok ciddi bir tehdit” demiş.
Üçüncüsünde de İsrail basınına yer vermiş. “İsrail ise, Suriye’de, Rusya-İran kayıp etti, Türkiye kazandı. Osmanlı geri dönüyor diye panikledi.”
Kim paniklemiş?
İsrail.
Bu gazetenin dışında hiçbir şey okumayan biri olsaydınız ne düşünürdünüz? Her şeyden önce keyiften dört köşe olur, Türkiye’yi yönetenlerle gurur duyardınız değil mi?
Hâlbuki Türkiye’nin “Osmanlı gibi” olmasını isteyenler, şimdi şu an Suriye’yi yamalı bohçaya döndürenlerdir. Herkes bilsin ki kim Türkiye’ye Osmanlı geçmişini hatırlatarak, oraya dönüyoruz diyor ve Suriye’deki belayı üzerimize yıkmak istiyorsa, biliniz ki BOP’un adamlarıdır. Bu politikanın amacını ve sonuçlarını biliyoruz. Önce büyüt sonra böl ve küçült.
Kaldı ki İsrail’in Türkiye’yi Osmanlı gibi görmesini beklemek çok ilginç değil mi? Türkiye’nin yeniden Osmanlı olması, İsrail’i neden bu kadar sevindirsin? Türkiye yeniden Osmanlı olacaksa, bu da hoşlarına gidiyorsa, İsrail Türkiye’ye şimdiden ilhak olmak istediğini açıklasın.
Ya İtalyanlar?
Yeni bir Osmanlı görmek istediklerinden eminler mi? Yeni Barbaroslar görmeyi mi özlediler?
Elbette hayır!
Bu tür yayınların ortak amacı, Türkiye kamuoyunu “Büyüyoruz, ilerliyoruz, geleceğin en büyük devleti olacağız, Misak- Millîye ulaşıyoruz” fikrine inandırmak, sonra da önce gerçekten büyütmek, ardından bölerek, güneyde bir Kürdistan ve Doğu Anadolu’da da bir Ermenistan ortaya çıkartmaktır.
Gazete’nin dediği kadar, o büyüklükte, Türkiye bir şey kazanmadı. Suriye’nin sınır komşusu olduğu, güneyinde Amerikan beslemesi PYD-PKK varlığı olması dolayısı ile ister istemez gelişmelerin bir parçası oldu.
Ayrıca bu haberin yayınlandığı gün, İsrail, Golan tepeleri dâhil, işgal ettiği Suriye topraklarında varlığını sürdürme kararı aldı. Türkiye’ye “Osmanlı oluyorsun” derken; kendileri, 1920’lerden bu tarafa en büyük kazanımı ve millî güvenlik garantisi elde etti.
Türkiye’de mevcut halkı ve ekonomiyi yönetemeyen, işçi, memur, emekli maaşlarına yeterince zam veremeyen iktidar ise, Suriye’deki durumdan kendine başarı hikâyesi çıkarmağa çalışıyor. İnşallah yazar. Yazarsa bundan herkes memnun olur. Önümüzdeki ilk sınav, Suriye’nin kuzeyinde yer alan PYD-YPG varlığı.
Nasıl sonuçlanacağını takip ediyoruz.
Osmanlı mı oluyormuşuz?
Süleyman Şah’tan Emevi Camisi’ne
Polenez işçileri kimin yurttaşı?
Türksüz Suriye politikası
Suriye’nin hamisi olacak mışız!
Önemli olan Türkiye’nin geleceği değil mi?
Suriye’de gene bölündük
BOP’un 2. aşamasına geçildi mi?
MHP NEYİN PEŞİNDE?
İnsan yetiştirme düzeni
![Nuri KAYIŞ](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/24765_s.jpg)
![Mehmet Şahincileroğlu](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/24825_s.jpg)
![Ahmet GÜRSOY](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/13_s.jpg)
![Kağan Kaya](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/24770_s.jpg)
![Orhan UĞUROĞLU](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/24706_s.jpg)
![Yunus Arıkan](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/24766_s.jpg)
![Arslan TEKİN](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/24669_s.jpg)
![Dr. Fatma ÇELİK](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/24708_s.jpg)
![Arslan BULUT](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/5_s.jpg)
![Esfender KORKMAZ](https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/author/18022_s.jpg)