Sivilceli hallerimiz olsa da!
Her birimiz çocukluktan gençliğe doğru yol alışımızda, hüznü ve mutluluğu yaşamamış mıydık?
Çocukluğun akıl almaz saflığını ve güzelliğini geride bırakırken, ergenlikle buluşmanın tarifsiz heyecanı, bizi nasıl da farklılaştırmıştı, bilmem hatırlar mısınız?
Yine de ikidebir geriye dönüp; içinde yolculuk yaptığımız hayat treninde ergenliğe, oradan da olgunluğa doğru yol alıp giderken, çocukluğumuza özlemle bakmayı da ihmal etmiyorduk.
*
Belki de tadına doyum olmaz çocukluk anılarımıza dönememe gerçeğini anladığımızda, büyük bir üzüntüyle geride bıraktığımız yaşanmışlıklarımızı, tam da o zaman bastırırdık yüreğimizin en kuytu yerine.
Size, yaşadığımız andan itibaren ikinci bir kez yaşama şansımızın olmadığını yeniden hatırlatmama bilmem gerek var mı?
“Yok” diyorsanız eğer:
“O zaman da içinde bulunduğunuz zamanın hakkını veriniz” derim size.
*
“İkinci bir kez yaşama şansım var.” diyorsan da ikinci bir kez yaşamak istediklerini o ikinci yaşamına devrediver lütfen.
Çünkü ben, “Bu dünyada ikinci bir kez yaşam şansım var” diyemiyorum.
O nedenle ya, geride bırakılan çocukluk ve gençlik yaşamında ‘Keşkeleriniz’ olmasın’ istiyorum.
‘Olmasın’ istiyorum, çünkü biliyorum ki ‘Keşke’ demek pişmanlık demek…
Üzüntü demek…
Hayal kırıklığı demek…
Geride acılar bırakmak demek…
Yanlışlar…
Eksikler, demek.
Bize ne kadar dokunan, bizi acıtan varsa, onların hepsi de ‘Keşke’nin içinde saklı demek.
*
Bizim, gençlik dönemlerimiz, sivilceli hallerimiz de olsa, o sivilcelerin çıkıyor olmasına isyan etsek de şimdilerde çok daha iyi anlıyorum ki o zamanlar yüzümüzde çıkan sivilcelere hiç de dert etmememiz gerekiyormuş.
Zaten hemen her ergenlik çağına giren kızımız, ya da oğlumuz, o sivilcelerle tanışıyorlar.
Bundan sonrakiler de tanışacaklar.
Tıp bile bunun adını koymuş.
‘Ergenlik sivilceleri.’ demiş buna.
Adı üzerinde ve o süreci yaşayan her ergen, o sivilcelerle tanışacak.
*
Hele de ergenliğin tam da içindeyken, bir de âşık olmuşsak, -ki o da Allah’ın emri- sevdiğimiz kıza, ya da oğlana, o halimizle görünmek istemeyiz.
*
Komik değil mi?
Bence komik.
Ama komik olduğunu o yıllarda değil de yıllar sonra anlıyor ve şimdilerde ‘Ergenlik böyle bir şey demek ki?’ diyorum.
Ergenlik ‘Korkuturken, mutlu ediyormuş’ demek ki!
*
Ve sanırım böyle böyle olgunlaşıyor olmalı insan…
Acı ile mutluluğu birbiriyle yoğurarak…
Zordan kaçarken, kolaydan umut bekleyerek belki de!..
*
Elbette bütün bunlara rağmen olgunlaşamayanlar…
Hayata direnemeyenler…
Hayata tutunamayanlar da yok değil hani.
Hayatın olumlu yanından çok, olumsuz yanıyla haşır neşir olmak konusunda ısrar edenler için hayat, pek de hoş olmuyor maalesef.
*
İnsan, ipin ucunu kaçırmaya görsün bir kere.
Hayat, o ipi öyle bir kördüğüm yapıyor ki nasıl olduğunu dahi fark edemiyoruz.
*
Ne dersiniz öyle değil mi yoksa?