Lozan'dan önce ne idi?
Lozan'a kafayı takan padişahlık/halifelik-severler, Parvus'un, Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Türk Yurdu'nda yazdığı Türkiye'nin iktisadî vaziyetiyle ilgili vereceğim kısmını okusunlar.
(Ey İslâmcılar! O zaman "Osmanlı" yanında "Türkiye" de deniyordu.)
Parvus takma isim. Bir Rus Yahudisi. Çarlık'tan kaçıp geliyor. Sonra 1915'te, Almanya'ya gidiyor. Lenin'i vagonla Rusya'ya gönderen "komünist". 1924'te Almanya'da öldü.
Türkiye'de iktisatçılar Parvus'u iyi bilirler. Kompo teorileri üretenler adamı Alman ajanı yapmışlardır. Zenginliği gayrimeşru yolla elde etiği yazılmıştır. Her ne kim ise ve her ne emel peşinde ise... Aradan çok zaman geçmiş ve tarih hükmünü vermiştir. Girişini aldığım makalede, Lozan'da, Duyun-i Umumiye'nin kaldırılmasının nasıl elzem olduğunu gösteren bariz işaretleri buluyoruz.
Ve Almanya... Şimdi, bizi daraltmak, boğmak isteyen Almanya (veya bütün Batı), neyin peşinde olduğu da Parvus'un kaleminde açıklığa kavuşuyor.
"Ben Avrupa'nın Türkiye ile iki taraftan mücadele ettiğini birkaç defalar irâe eylemiş idim [göstermiştim]. Avrupa, Türkiye ile bir taraftan orduları vasıtasıyla muharebe ederek Memâlik-i Osmaniye'den mütemadiyen parça parça yerler almakta olduğu gibi diğer taraftan da kendisinin kuvâ-yı maliyesi [mali kuvveti] sayesinde Devlet-i Osmaniye'yi büyük borçlarla bağlayarak devlet-i müşarunileyhayı hem iktisaden, hem de siyaseten taht-ı esaretine [esaret altına] almaktadır. Avrupa, hariçten indirmekte olduğu darbeleriyle istiklâl-ı Osmanî'yi [Osmanlı'nın bağımsızlığını] mahvetmekte olduğu gibi, dahilde icra eylemekte bulunduğu muamelât-ı maliye vasıtasıyla da Türkiye'yi bir sermayedar müstemlekesi [sömürgesi] hâline düşürmektedir.
Düyûn-i Umûmiye İdaresi'nin devlet içinde devlet gibi bir vaziyette bulunduğunu ve Alman sermayesinin Anadolu şimendiferlerini elde etmekle Anadolu vilâyâtını iktisaden Alman vilâyeti vaziyetine koymakta olduğunu birkaç defalar göstermiş idim. Eğer gözümüz önünde cereyan etmekte olan ahvali yakından tetkik edecek olursak, netice-i tetkikatımızda yine Avrupa emperyalizm ve kapitalizminin ikiyüzlü muamelâtına tesadüf ederiz.
Avrupa Türkiye'den ıslahat icrasını talep ediyor ve aldığı vaziyetle güya Türkiye'nin ıslahını arzu eden yalnız kendisi (Avrupa) olduğunu ve ıslahatın icrasında ancak Hükûmet-i Osmaniye'nin kabahatli bulunduğunu göstermek istiyor.
Bunların kâffesi yalan ve müraîlikten ibarettir. Bir memlekette ıslahat icrası evvelemirde paraya muhtaçtır. Bugün adem-i merkeziyet ve muhtariyet meseleleri ancak memleketin kimler tarafından idare olunacağına ait ve vilâyetlerin ne suretle taksim edileceklerine dair mesâilden [meselelerden] ibarettir. Yoksa memleketi kim ederse etsin, dâhilde ıslahat icrası evvelemirde vesâit-i nakdiyeye mütevakkıftır. Hatta bugün Makedonya çeteleri rüesası Makedonya'ya mutasarrıf ve vali tayin edilmiş olsa idi vesait-i nakdiye mevcut bulunmadıkça onlar ne demiryolları yapabilir, ne maarif-i umûmiye teşkilâtı vücuda getirebilir ne de memlekette eşhas [şahıslar] ve emvalin [malların] masuniyetini [korunmasını] taht-ı temine alamazlardı." (Parvus, "Türklerin Ödünç Almaya En Haklı Oldukları Bir Akça", Türk Yurdu, Yıl: 2, S. 25, 31 Ekim 1912).
Hâlâ aynı oyunlara tevessül edilmiyor mu?
Lozan'a "hezimet" diyenler, "Yahudi" Parvus'un tespitlerini bir daha okusunlar.