Laiklik ve İslâm (1)
Yeni Anayasa için gün sayılırken, laiklik tartışmaları başladı. Bunları yazdık. Meselelere İslâm açısından bakan laiklik üzerine akademik yayınları hatırlattık. Ali Fuad Başgil (1893-1967): "Din ve Laiklik", Dr. Fahri Demir (1940-2020): İslâm Dini Açısından Din, Devlet İlişkisi (Din ve Laiklik), Dr. Durmuş Hocaoğlu (1948-2010): "Laisizm''den Millî Sekülerizm''e-Laiklik Sorununun Felsefî Çözümlenmesi", Prof. Dr. E. Ruhi Fığlalı (1937-): İslâm, Laiklik ve Türk Laikliğindeki Uygulamalar".
Bu kategoriden ayrı Prof. Dr. Niyazi Berkes (1908-1980): "Teokrasi ve Laiklik".
İlk kategoriye giren bir kitap daha var. Prof. Dr. Yümni Sezen (1938-): "Türk Toplumunun Laiklik Anlayışı". Doçentlik tezidir.
Din sosyoloğu hocamız, "Laiklik araştırma ve yorumlarının pek çoğu ya ilahiyat, ya hukuk, bazen ideoloji ve duygu sınırlarında kalmış, halkı ve değişmeleri takip edememiştir." diyor. Dolayısıyla halkın hissiyatını göz önünde tutuyor.
Yümni Sezen "dinlerarası diyalog" tartışmalarında ön sıradadır. Kitabını da yazmıştır: "Dinlerarası Diyalog İhaneti / Dini - Psikolojik - Sosyolojik Tahlili". Birçok baskı yaptı. Geçmişte Darbeci Cemaat''le "diyalog" mücadelesinde hücumlara uğramış, "Ergenekon kumpası"nın içine atılmak istenmişti. Biz de köşemizde tartışmalara girmiştik.
Taliban''ın Afganistan''da hâkimiyet kurmasının Türkiye''de belli kesimde büyük sevinçle karşılanması, iktidardakilerin de Taliban çizgisini takip edecek cemaatlerin/tarikatların vakıflarına kapıları açık tutması, laiklik tartışmalarını alevlendirdi.
Laiklik ve din meselesinde söz söyleyecek bir isim Prof. Dr. Yümni Sezen Hocamızdır. Hocamız bizim için laikliğin ne olup olmadığını ortaya koyuyor.
Taliban endişesinin yüreklere oturduğu şu zamanda Yümni Sezen Hocamıza önce laikliği nasıl anlamamız gerektiğini sorduk. Cevabı:
"İslâmda laiklik kelimesi yoktur, kavramın muhtevası ve hedefi mevcuttur. Siz Müslüman toplumlar için buna ''din ve inanma özgürlüğü'' diyebilirsiniz.
İnsanların birbirini boğazlamasına bir de dini âlet etmek olacak şey değildir. İnsanlık özellikle Batı toplumları, dini din olmaktan çıkaran o acılı çilekeş macerayı yaşamış, laiklik diye bir çözüm yoluna kavuşmak için bir hayli uğraşmıştır. Engizisyon dönemlerini, din yüzünden çıkan 30 yıl, 100 yıl savaşlarını düşünün, Haçlı Seferleri''ni göz önüne getirin fazla yoruma gerek kalmaz.
Orta Çağ''da bu dönemlerden geçtikten sonra bazı insanlar şımarıp öbür uca taşınmış, dinsizliği ön plana çıkarmış, bazı yeni maceralara girmiş düşüncenin ufkunu bu sefer bir başka türlü daraltmış, karartmış olabilir. Fakat bunlar galip gelmemiş, toplumlar nispeten sükûna kavuşmuştur. Bu sükûnu sağlayan anlayışın hukukî, siyasî ve idarî ilkesinin laiklik olduğunu inkâr edemeyiz. Tabiatıyla Batı dünyasının dışındakiler bu tartışmaları ve çözüm arayışlarını pek yaşamış sayılmazlar.
Buralar laik bir düzenden ya hâlâ uzak ya tartışmaya devam eder durumdadırlar.
Laiklik ancak demokratik nizamlarda, demokrasilerde söz konusudur. Laiklik için madem Müslüman toplumları öne çıkardık. O hâlde şuna bakmalıdır: İslâm''da demokrasi anlayışı mevcut mudur? Bazı kayıt ve şartlarda, bazı farklılıklarla, elbette mevcuttur."
Prof. Dr. Yümni Sezen Hocamızın "İslâm''da demokratik anlayış"a dair sorumuza verdiği cevabın ayrıntısını yarın okuyacağız.