Kur'ân'ı musikileştirmenin dinde yeri var mı?!
Biri lafının ortası olmayan bir "hoca"ya sorar:
"Ben müftülüğün Kur''an kursuna gidiyorum. Kurs hocası, yıl sonunda kurslar arası Kur''an okuma yarışması olacağını ve aramızdan birini seçeceğini söyledi. Seçilen kişi önce müftüye okuyacak müftü sesi ve okuyuşu güzel görürse ildeki yarışmaya gidip oradaki müftü de dinleyecek, bu yapılan caiz midir hocam? Kur''an, yarışma için mi geldi, hanginiz güzel okuyacak diye mi indi?"
Lafının ortası olmayan "hoca" Nurettin Yıldız''dır, fetvasını veriveriyor:
"Evet, Kur''an yarışma için gelmedi ama eğitimin şartları bunu gerektiriyor olabilir. Harama bulaşmamak kaydı ile bu tür yarışmaların yapılması bir eğitim metodu olarak gereklidir. Siz içinize sindiremiyorsanız katılmayın."
"Elinin körü! Sen katılmazsan katılma!" der gibi bir fetva! Soru yerinde ama adamı sorduğuna pişman ediyor.
Eski DİB Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, güzel Kur''ân okuma yarışmasının absürtlüğünü ortaya koyan şu sözleri etmişti:
"Son zamanlarda bir yarışma programı çıkarıldı biliyorsunuz. Sadece şunu söylerim. Kur''ân ses yarışmalarının güftesi olarak kullanılacak bir kitap değildir. Kur''ân bir hayat kitabıdır. Hem de en müstakim yola, en sağlam yola sizi götürmek için nâzil olmuş bir kitaptır."
Hangisine inanalım? Hangisi Kur''ânî? Birincisi de işin tersliğinin farkında ama "eğitim" diyerek örtbas ediyor.
Sesi güzel olmayanı ne yapacağız?!
TRT, Kur''ân''ı güzel okuma yarışması düzenliyor. Öncekilerine katıldı mı bilmiyorum, R. T. Erdoğan, bu ramazan Kur''ân-ı Kerîm''i Güzel Okuma Yarışması''nın bitimine geldi. O da işin yanlışlığının farkında ama kendisince bir mazeret buluyor:
"Birileri kendilerine göre eleştiriler getirmiş olabilir. Kulak asmaya gerek yok. Biz ne yaptığımıza bakacağız. Bu yarışmanın içinde neler var buna bakacağız. Hele hele bu Kur''ân-ı Kerîm''in okunması olduktan sonra akan sular durur."
Kur''ân, şarkı güftesi değildir. Anlamak esastır.
Hafızlığa karşı da birçok yazım var.
Çağımız artık Kur''ân''ı ezberlemeyi gerektirmiyor. Heves eden, ezberinde olmasını isteyen ezberler; kendi tercihidir. Ama Kur''ân''ın şartı gösterilmesi, "Oku!" buyruğuna karşı da bir tavırdır. Oku ama besteleyip oku manasına buyrulmuyor okuma; anlama manasında buyruluyor.
Ezbere okuyan ne kadar anlıyor? Her defasında ısrarla söylüyorum. Arapça öğretin. Kur''ân''ı anlasın, anladıklarını anlatsın.
TRT''deki yarışmaya şöyle bir göz attım. Şarkı yarışmalarındaki yarenlikler, koca koca umur görmüş, jüride de aynı. Yakışıksız, Kur''ân''ı hafifleştirici davranışlar.
Kadınlar da nameli güzel Kur''ân okuyorlar. Onlar niye yarışmalarda yok? Dinin neresinde kadın sesi yasak?!
Kadını yasaklamak, kadının hayâsını değil; senin hayânı tartışmaya açar!
(Kadının sesine dair tek âyet-i kerîme (Ahzab, 33/32) vardır ve o da nebîlerin hanımlarına dairdir: "Yâ nisâe''n-nebiyyi lestunne ke-ehadin..." Ne buyruluyor biliyor musunuz?! "Ey nebî hanımları, siz herhangi biri gibi değilsiniz..." Dikkat edin: "ke-ahidin" sözü yer alıyor: "Herhangi biri gibi!")
Şu hafızlık ve Kur''ân''ı güzel okuma meselesi üzerine kesinlikle gidilmelidir ve bir yol belirlenmelidir.
Kur''ân''ı musikileştirmenin dinde yeri var mı?