'Kötü yazar' yine Türk'e karşı
Edebiyat dünyası Prof. Dr. Tahsin Yücel'i çok iyi bilir. İstanbul Edebiyat'ta Fransız Dili ve Edebiyatı hocasıydı. "Arı Türkçe"de ısrarcı hocamızın hikâyeleri, romanları, denemeleri yayınlandı. Yine ortalıkta görünmeye başlayan Orhan Pamuk için "kötü yazar" der:
"Kötü bir yazar iyi bir romancı olabilir mi? İlk bakışta olmazmış gibi geliyor insana. Ama bunca yıldır Orhan Pamuk'un yapıtlarını göklere çıkaran ünlü eleştirmenlerimize, özellikle de şu son aylarda aynı yazarın Kara Kitap adlı romanı konusunda yazılanlara biraz olsun değer veriyorsanız, bu soruyu 'Evet, bazı bazı', 'Evet, neden olmasın?' ya da 'Evet, olabilir; hatta iyi bir romancı olabilmek için önce kötü yazar olmak gerekir!..' biçiminde yanıtlamanız gerekir. Çünkü, kimi yazarlarımızın öve öve bitiremedikleri bu kitabı alıcı bir gözle okumayı denerseniz, tekdüze ve topal tümceleri, günümüz Türkçe'sinin çok gerilerinde kalmış sözcük dağarcığı, sıradan imgeleri karşısında, böyle bir kitabın yazarını 'iyi yazar' olarak nitelemenin olanaksız olduğunu görürsünüz. (…) Orhan Pamuk'un Türkçe'si gerçekten yetersizdir." (Tahsin Yücel, "Kara Kitap Üzerine", Hürriyet Gösteri, S. 120, Kasım 1990)
"İslâmcılarımız", "Atatürk'ü küçümsüyor; adamımızdır!" diyerek bu kişiye yine yanaşmaya çalışmadan önce, Tahsin Yücel'in aktardığı cümleden şu alıntımı okusunlar: "… gelinin Muhammed'in soyundan geldiğini, yani bir seyyide olduğunu…"
Nereye takılacaklarını benim söylememe gerek yok. Kendileri bilirler.
O. Pamuk'un son romanı Yapı Kredi Yayınları'ndan çıktı. Yine Türkçesi ve "Atatürk"ü basitleştirmesi, neredeyse hiçleştirmesi üzerinden fırtına koptu. Romanı didik didik edenler, Türklüğe de saldırdığını ortaya koydular.
YKY, yazarını savunmak için bin dereden su getiriyor. Hiç savunmasınlar, daha önce Nâzım Hikmet'e ne yaptıklarını biliyoruz.
N. Hikmet, komünistliğini hiç saklamamış dobra dobra açıklamıştır. Moskova güdümlü TKP'nin yöneticilerindendi. Adamın siyasî sıfatını saklamak, aynı zamanda ona hakarettir. Kitaplarını yayınlayan YKY, onu kendisi olmaktan çıkarıyor, başka bir kimliğe büründürmek istiyor. İçimizdeki N. Hikmet takipçileri YKY'nin yalanını bir bir ortaya döktüler:
"Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Nâzım Hikmet'in otobiyografik romanı ve en politik metinlerinden birisidir. Nâzım Hikmet'in kendi yaşam öyküsünü tanıdığı pek çok komünistin yaşamlarından anılarla harmanlayarak aktardığı, arka planında Ekim Devrimi ve dönemin Türkiye'sinin siyasal hayatı yer alan, komünistlerin çektikleri zulümleri çarpıcı biçimde aktaran bir romandır. Aynı zamanda bir devrimci romantizm başyapıtıdır." (Alp Altınörs, "Yapı Kredi Yayınları'ndan Nâzım Hikmet'e '3 noktalı' sansür", gazeteduvar, 6 Kasım 2017)
Kitapta, N. Hikmet'in, "Komünist, Türk egemen sınıflarının İstiklal Mahkemeleri, Suphilerin katli, Ermeni Soykırımı gibi tarihsel suçlarına dair anlatımlara..." gibi ifadeleri sansürlenmiş.
Orhan Pamuk, Türk'ü katliamcı göstererek Nobel alabildi. Mahkemeye de verildi. Avrupalı parlamenterlerin de takip ettiği dava 2005'te durduruldu. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Olması gereken buydu." dediyse de dava 2009'da yeniden açıldı. O. Pamuk'un tazminat ödemesine hükmedildi. Bir müşteki de Av. Kemal Kerinçsiz'di. Türk'ü, Türkiye'yi savunmasını suç saydılar. "Ergenekon" kumpasında hapse attılar, biliyorsunuz.
(O. Pamuk'un ipliği pazara çıkarılmalıdır. Daha yazacağız.)