Kayyımlar ve tabelalar

Sonunda 28 belediyeye kayyım tayin edildi. 24'ü BDP-HDP/PKK'nın belediyeleri. Diğer dördü ise, dediklerine göre, belediye başkanları "FETÖ mensubu".

(Ara not: FETÖ meselesi çok karmaşık. FETÖ, yani Fet(h)ullahçı Terör Örgütü resmîleşti mi, resmîleşmedi mi? Bir şey daha diyorlar: FETÖ/PDY. İkincisi Paralel Devlet Yapılanması. Bu ifade yanlış. Önce "Paralel" dediler. Söylene söylene yavanlaştı ve şahsîleşti. Bunu fırsat bilen Fethullahçılar, yapacaklarını yaptılar ve kanlı bir darbe teşebbüsüne giriştiler. Daha önce belirttim... "Fethullahçı Örgüt" deyince, içine "terör" de girer, "kanlı" da girer. Bir "paralel" devletten bahsetmek de yanlış. Bir sızmadan, devlet içinde örgütlenmeden bahsedebiliriz. Devleti ele geçirme operasyonu idi bunlarınki... Hâlâ tehlikedeyiz. Herkese birer "FETÖ" yaftası yapıştırarak tedbir alınmaz; halka daha genişletilir; insanlar, kim gelecekse gelsin ama bu zulüm bitsin, der! Şimdilik bu kadar. Konumuz başka çünkü.)

PKK'nın ele geçirdiği belediyelerin 24'üne kayyım getirilince; bir başka meseleyi hatırlatmak istedim. Çok önce yazdım... Madem PKK ile mücadele ediyorsunuz, çözüm/çözülme döneminde, bu örgüte verilenler geri alınmalıdır.

Ekranlarda belediye binalarında tabelalarda birkaç dille unvanların yazıldığını görüyoruz. Yer isimleri de farklı adlarla, alfabelerle yazılıyor. Bu anayasaya aykırıdır. Suçtur. İleride, cezaî müeyyide istenmemesi için, hani ne diyorlar, "fabrika ayarları"na dönülmelidir. Anayasamız değişti mi?! Siz bir tabelayı, belli bölgede, mahallî dille yazamazsınız. Anayasanın ilk dört maddesini hatırlatırım. Birkaç dilli tabelalar, yöre halkını devletten soğutma, PKK'ya doğru itmedir. İnsanlarımızın aidiyet duygularını yok edemezsiniz; birliğimizi bozamazsınız. Tabelaları farklı dillerle yazmak kardeşlik değil; düşmanlıktır. Hiçbir ilmî çalışma yapılmadan, tartışılmadan, oluru olmazı ölçülüp biçilmeden, "PKK istedi, verdik." denilemez.

Yugoslavya'nın ne hâle geldiğine hepimiz şahit olduk. 29 Kasım 1943'te, gizli Yugoslavya Antifaşist Millî Kurtuluş Konseyi toplanmış ve "Her millet kendi dilini, dinini, kültürünü, bayrağını serbestçe kullanacak" kararları alınmıştı. 1946'da kabul edilen anayasalarını inceleyin... Birinci maddede "halklardan ve ayrılma hakkından" bahsedilir. Onlarda dinler var, mezhepler (ayrı bir din gibi) var, milletler var... Bizde, din birdir. Millet birdir. Etnisite ise, her ülkede olduğu gibi gani... "Özel"i genelleştirirsek, hepimiz kaybederiz.

PKK'ya da "Ne istediler de vermedik." dediniz, daha azdılar. Tabelalar değişmeli, PKK'ya verilenlerin hepsi geri alınmalıdır.

...........

Bugün bayram, diyemeyeceğim. Bayramınızı kutlamayı çok isterdim ama, "bayram" diyemedikten sonra, kutlamak manasız olur. Bir "darbe" geçti üzerimizden. Fethullahçılar&ABD, 241 insanımızı şehit ettiler. Onlar yüzünden on binlerce insan işlerinden atıldı, açlığa mahkûm edildi. Binlerce insan, dört duvar arasına tıkıldı. Diğer tarafta PKK saldırıyor, IŞİD saldırıyor... Hemen her ilde, hemen her ilçede, hemen her köyde şehitlerimiz yatıyor. "Bayram"a ne kadar çok "kurban"la girdik... Allah'ım! Bu aziz milletten inayetini esirgeme! Karanlık çok koyulaştı; şafak söksün Allah'ım!

Yazarın Diğer Yazıları