Kanal inadı nereye götürür?
R. T. Erdoğan, İstanbul Kanalı'nda ısrarlı görünüyor. Belki kazmayı vuracak, "İşte başlattım." diyecektir.
Ak Parti'nin genel başkan vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş HAS Parti'nin genel başkanıyken bir televizyon programında, alaycı demeyeyim, dudaklarında hafif tebessümle, "Kanal İstanbul'un yapılmaması gerektiğini" tane tane anlatmıştı. (Girip dinleyebilirsiniz.)
İstanbul'da Boğaz varken, ondan daha dar, 5-10 km. ötede, bir kanal açmak, Reis Bey'in dediği gibi, ancak bir "çılgınlık"la ifade edilebilir. Ve bir "deli" ancak "çılgınlık" yapabilir.
Bu "çılgınlık"ta "müthiş"i de görebilirsiniz, "yitirilmişliği" de...
"Deliliğin" barındırdığı mana içinde muhakkak "cesaret" vardır.
"Delilik" deyince, Turgut Özal'ın Abdullah Öcalan için kullandığı "deli" sıfatı aklıma geldi.
Biliyorsunuz, Turgut Özal, Talabanî'yi A. Öcalan'a aracı göndermişti. Talabanî kendisiyle yapılan bir röportajda, Özal'ın, A. Öcalan için, "Bu deliye (mecnun) -onun tanımlamasıyla- nasihat etsen de bize siyasî çözüm fırsatı (fursatan li-hallin siyasî) verse..." dediğini nakleder.
(Yeri değil ama, hatırlatmak isterim. Bu röportaj Londra'da yayınlanan El-Vasat'ta çıkmıştı. Bizi ilgilendiren bölümün tercümesini İmralı'daki Konuk kitabımızda verdik. Saray başdanışmanları bu kitabı temin etmeli. Çünkü tek kaynak. "Delilikler"in nelere mal olduğu delilleriyle görülecektir.)
Turgut Özal'ın A. Öcalan'a Talabanî ile görüşmesinde "deli" demesini kitabımızda şöyle yorumluyorum ki, bu yorumu genelleştirebiliriz:
"'Deli'nin Türkçedeki anlamları hem 'iyi', hem de 'kötü'dür. 'Deli'; gözü kara, yiğit anlamlarına gelir. Delifişek, çılgın kişileri sevimli göstermek için 'deli' denir. Bir de akıldan noksan olanlar vardır. Ayrıca çılgınlık yapanlara 'aklını yitirmiş' denir. Özal, Talabanî vasıtasıyla Öcalan'la diyaloğa geçtiğine göre, 'deli' sıfatını hangi manada kullandı dersiniz?"
İstanbul'a kanal açmayı başka nasıl izah edebiliriz?!
Reis Bey kanal için "çılgın projem" dediğine göre, "Benim gibi cesareti olan bir deli ancak hayata geçirebilir." demediğini söyleyebilir miyiz?
Numan Kurtulmuş HAS Partili döneminde, "çılgın proje" için, bir çılgın teklifte bulunmuştu:
"Buradan çıkan topraklarla, İstanbul Boğazı'nın ortasına bir ada yapalım. Oraya da Sayın Başbakan'a bir devlet başkanlığı sarayı yapalım, kendisine diğer adalar küçük gelir."
Numan Bey ilim adamı; iktisatçı. Bu sözleri 2011'de, R. T. Erdoğan'ın projesini ilk açıkladığı yılda söylemişti. R. T. Erdoğan o zaman başbakandı ve bir apartman dairesinde oturuyordu. Makamı da Çankaya Köşkü'ydü. Hesap adamı Numan Bey geleceği görmüştü. R. T. Erdoğan, kanala kazmayı vurmadığı için çıkacak toprakla bir ada yapmaya henüz fırsat bulamadı ama, Numan Bey'i mahcup etmedi! M. Kemal'in mirası üzerinde bir Saray kurdu. Numan Kurtulmuş'u herhâlde Saray'da ihtişamlı makamına davet etmiş, "Numan Bey, sizi yalan çıkarmadım. Boğaz ortasındaki ada sarayında değil ama, yine sizi sarayda ağırlıyorum." demiştir.
Dikkat ettiniz mi R. T. Erdoğan, son açıklamasında "Kanal bir zarurettir, Boğaz'ı rahatlatacaktır." demedi, "İnadına yapacağız." dedi.
"İnat" "çılgınlığın" bir başka adı. Nereye varacağını düşünmek istemiyorum!