İyi bayramlar, ama dikkat!..
Öncelikle tatili meskeninde geçirenlere de tatil beldesine veya memleketine gidenlere de mutlu, huzurlu, dertlerden tasalardan arınarak, en azından bir süre unutarak geçirebileceği bir bayram dilerim. Cepler boşken, dertten tasadan kurtulmak mümkün mü dediğinizi duyar gibiyim ama umarım, en azından sevdiklerinizle keyifle geçireceğiniz vakti bulabilmiş ve günlük telaşlardan bir nebze arınabilme imkânı elde edebilmişsinizdir.
Ve umarım bayramın keyfini sürerken, bir buçuk yıldır mücadele ettiğimiz virüs gerçeğini de kimse unutmuyordur. Zira, üzülerek hatırlatıyorum, aksi halde, bu sefaların cefasını çekeceğimiz bir kış kapıda, bizi bekliyor.
Tehlike sürüyor
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Delta varyantı tespit edilen hasta sayısının bir haftada üç kat arttığını açıkladıktan sonra "dördüncü dalga" ihtimalini hatırlattı.
Gerçekten de bu varyant, yabana atılamayacak kadar önemli. Kısa süre önce aşılamadaki başarılarından dolayı parmakla gösterdiğimiz ülkeler, bugün yeni varyantın etkisiyle yasakları tekrardan getirmeye başladı veya bu yönde planlar yapıyor.
ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerde vaka sayıları yeniden artışa geçti.
Türkiye''de de geçen haftaya göre vaka sayısındaki artış, yüzde 20''ye ulaşmış durumda.
Üstelik Türkiye de dahil bu ülkeler, dünyada aşılanma oranının en yüksek olduğu ülkeler. Ancak son günlerde aşılama hızında ciddi bir yavaşlama söz konusu. Aşı karşıtları bir yana, karşıt olmasa da yaz mevsiminin ve bir dönem hızlı yapılan aşılamanın etkisiyle vaka sayılarının belli bir baremin altına düşmesi, kimi insanları aşı yaptırma hususunda tereddüde düşürüyor veya en azından ertelemeye neden oluyor.
Ancak bu bir "ben" meselesi değil, "biz" meselesi ve maske, hijyen, mesafe uygulamalarına uymak ve hatta aşı olmak "kişisel tercih" olmanın çok daha ötesinde, sosyal bir sorumluluk.
Akıl ve bilim bunu söylüyorken, bu yönde hareket etmek için illa demir yumruk gerekmiyor.
Antalya turizmi uğruna
Tabii işin diğer boyutu bizim kişisel önlemlerimizi almamızın yeterli olmadığı noktada beliriyor. Kuzey Kıbrıs da dahil pek çok ülke, sınırlarına giren "aşılanmamış kişilere" karantina uyguluyorken, hükümet yaz turizmi için ya da daha doğru ifadeyle Antalya otelleri turizmi için vaka sayılarının oldukça yüksek seyrettiği Rusya''dan gelen turistlere karantina uygulamadan kapıları açtı.
Türkiye''ye yapılan seyahatlerle ilgili vaziyet şöyle:
1. Bangladeş, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan, Nepal ve Sri Lanka sınırlarımızın kapalı olduğu ülkeler.
2. Afganistan ve Pakistan''dan gelen kişilere ise 10 gün karantina uygulaması mevcut.
3. Birleşik Krallık, İran, Mısır ve Singapur''dan gelen kişilerden en fazla 72 saat önce yapılmış negatif sonuçlu PCR testi isteniyor.
4. Bu ülkeler dışındaki ülkelerden gelen kişilerin de Türkiye''ye girişten en az 14 gün önce aşılarının yapıldığının ve/veya son altı ay içerisinde hastalığı geçirip atlattığına dair belgenin ibrazı gerekiyor.
Aslına bakarsanız kural buraya kadar güzel. Enteresan olanı, bu noktadan sonra başlıyor.
İlk üç kategoride sayılan ülkelerin dışından gelenlerden aşı sertifikası veya Covid-19 hastalığı geçirdiğine dair belge isteniyor ancak seçimlik olarak. Şöyle ki; eğer bu belgeler, ibraz edilemiyorsa, girişten 72 saat önce yapılmış negatif sonuçlu PCR testi raporunun veya hatta en fazla 48 saat önce yapılmış hızlı antijen test sonucunun ibrazı yeterli oluyor.
Yani, aşı veya hastalığı geçirmekten kaynaklı bağışıklığı olmayan kimselerin "hızlı test sonuçlarıyla" bile Türkiye''ye giriş yapmaları mümkün ve görüldüğü üzere, karantina uygulaması yalnızca bir kaç ülke ile sınırlı.
Şimdilerde aşı olmayanların sinemaya, restorana, toplu taşıma araçlarına alınmaması önerileri gündemde (eğer kendi başımıza sorumluluğumuzu yerine getiremiyorsak, buna da itirazım yok aslında) ama kendi vatandaşını aşılı olmadığı için lokantaya sokmama uygulamasından önce, dışarıdan giriş yapan aşısız turistlerin önüne geçilmesi gerekiyor.