İsrail 'akıl cumhuriyeti' mi?

İsrail de Filistinli örgütler de acımasız. "Örgüt"ten her şey beklenir ama ya "devlet"? "Devlet" bir örgüt mü? Sivillerin başına bomba yağdırıyor. Çok acımasız. Çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor.

Geçmişte İsrail''deydim. Sizi benimle beraber İsrail''e götürüyorum. Ne gördüysem ne hissettiysem yazdım:

İsrail dünya gündemini hep işgal ettiği için, gözümüze bambaşka görünecek gibi geliyordu. Tel Aviv''in, yeni bir şehir olarak mimarî bir düzen içinde inşa edildiğini sanıyorduk. Caddelerin eğreti, evlerin bizim kasaba evlerinden daha iptidaî olduğunu görünce şaşırmadık desem yalan olur. Her taraf asfalttı. Asfaltın karalığı kaldırımlara taşmıştı. Öbek öbek yığılmış çöpler, bizim Eminönü''nü andırıyordu.

Gözümüze çok sık "hostel" ilişti. Hosteller, tabiri caizse bitli turistlerin çok ucuza yattıkları koğuş örneği otellerdi.

Kudüs''ü merkez seçmiştik (Bu arada Kudüs''ün mimarî hususiyetinin tarihle bütünleştiğini, başka yapıya izin verilmediğini belirteyim.) Çalışmalarımızı bu tarihî şehirde yürütüyorduk. Tel Aviv''e Türk işçilerinin durumunu araştırmak için ikinci defa geldiğimizde bildik sokaklar ve bildik insanlarla karşılaştık. Yahudilerin ırk olarak ayrı bir özelliği yoktu. Özellikle Tel Aviv''in eski Tarhana merkezi ile bizim İstanbul''daki Beyazıt Meydanı''nı karşılaştırdığınızda yürüyen, gezen, alışveriş yapan insanların görünüş ve giyim kuşamlarının fazla farklı olmadıklarını görüyorsunuz.

Yahudilerin kimi beyaz tenli, kimi esmer, kimi kumral, kimi buğday benizli... Yalnız bir farklılık: Zenci tiplerle sık karşılaştık. Zenci tipler Etiyopya ve Afrika''nın diğer bölgelerinden getirilen Yahudiler. Onların da ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördükleri, bunun için şikâyetçi oldukları ve yürüyüşler yaptıkları medyaya aksetmişti.

Türkiye ile aynı dükkân biçimleri... Eşyalar dışarı taşmış. Kesinlikle söyleyebilirim ki, bizim mağazalarımızdaki çeşitlilik ve dizayn İsraillilerde yok. Hele dindarların durumu...

Yahudi gözümüzde çok büyütüldü ve farklı gösterildi. Bu büyütme ve farklı gösteriş oranına göre, insan, İsrail devletinde de farklılık arıyor.

2 bin yıl sonra ideallerini gerçekleştirmek elbette dünyada eşi benzeri görülmemiş azametli bir iş. İsrail''e yerleşenler ya muhtaç insanlar ya da son derece dindar. Zenginler dışarıda kalmışlar. Asıl İsrail devletini yaşatanlar da onlar... Gerek akıl vererek, gerek lobi faaliyetleri göstererek, gerekse para göndererek o kadar Arap devletinin arasında İsrail''i ayakta tutuyorlar. İsrail''de yaşayanlara ise dışarıdakilerin hazırladıkları planın hamallığını yüklenmek kalıyor.

Dünyanın dört bir yanına dağılmış ikinci bir millet daha gösteremezsiniz. Çingeneler diyeceksiniz ama onlar ideallerinden koparılmış değiller. Gönüllü göçmendirler; Hindistan ile Mısır''dan dünyaya yayılmışlardır. Yaygınlıkları da yakın zaman içinde, belki en fazla XV. yüzyıla kadar uzanır. Yahudilerin ise 2 bin yıl önce krallıkları yıkılmış, her biri bir tarafa dağıtılmışlardır. O zamandan beri de Yahudiliklerini koruyarak geldiler. Her gün birbirlerine "Jaruselam''da buluşmak üzere..." diye selâm vermişlerdir. Jaruselam, yani Kudüs...

Ve... Kudüs''te buluştular.

*

Kudüs''te buluştular ama kan gövdeyi götürüyor. Bir "akıl" araya girip çare üretmezse dünya kana bulanacak.

"Akıl" deyince... Aşağıdaki satırlar, Oktay Ekşi''nin. İsrail askerleri Marmara Gemisi''ne saldırmışlar, insanlarımızı katletmişlerdi. O hâdise üzerine yazıyor:

"''Akıl Cumhuriyeti'' deyimi, artık meslekten elini eteğini çekmiş olan tanınmış gazeteci Bedii Faik''e aittir. Özellikle de İsrail''in, bir çöl ortamını yeşil bir cennete çeviren kurucu kuşağının yarattığı mucizeyi anlatmak için kullanılmıştır.

Oysa o İsrail''in yerinde şimdi arogan (kendini beğenmiş), hem şımarık hem saldırgan, üstelik kimliğinde -maalesef- ırkçılık taşıyan sevimsiz ve bağnaz bir İsrail duruyor." ("Denizde haydutluk", Hürriyet, 1 Haziran 2010)

Oktay Ekşi ustamızın dediği gibi, son hâdiseler "Üstelik kimliğinde -maalesef- ırkçılık taşıyan sevimsiz ve bağnaz bir İsrail"i bir daha gözler önüne sermiştir.

İsrail röportajımda Oktay Ekşi''nin bahsettiği Bedii Faik''in kitabına da temas etmiştim:

"Bedii Faik ''Akıl Cumhuriyeti İsrail''de ''Din ve bilim'' bölümünde şunları yazıyor:

''Hâlâ Tevrat''ın ve İshak''ın müjdelediği gerçek kurtarıcının gelmediğine inanarak onu bekleyen, örgülü saçlı her Yahudi yobazına, yollarda bıyık altından gülünerek bakıldığını görebilirsiniz.''

Bedii Faik''in örgülü saçlı diyerek küçümsediği fanatik Yahudiler İsrail''de o kadar çok ki, nereye gitseniz karşınıza çıkıyorlar. Hele Kudüs, onların merkezi... Bunu da tabiî karşılamak lâzım. Yahudilerce vaat edilmiş toprakların merkezi de Kudüs. Ünlü Ağlama Duvarı da bu tarihî şehirde...

Unutulmasın ki, Yahudi kimliğinin ölçüsünü de bu örgülü saçlı, melon şapkalı, pardösülü fanatikler koyuyor. Bunlar kimliğin asıl bekçileri oluyor. Merkez onlar ve merkeze yakınlaşma ve uzaklaşma Yahudiliğe yaklaşma ve uzaklaşmanın oranını veriyor."

Kudüs ve Gazze saldırıları bu fanatiklerin yüzünden değil mi? Ekranlarda gördünüz... Ağlama Duvarı önünde toplanan bu sözüm olan "dindarlar", Duvarın üst tarafındaki yangınla mest olmuşlar, "Oh olsun Mescid-i Aksa yanıyor." diye sevinç çığlıklar atmışlardı. Yanan ise o sıra bir ağaçtı.

Mesele İsrail''in Filistin''in değil; Musevîlerin, Hristiyanların, Müslümanların, bütün dünyanın meselesi.

Yazarın Diğer Yazıları