İnsanî haklar lütfettiler!
Olması gerekenleri, lütuf gibi sunuyorlar. "Plan", "eylem" gibi kafa karıştırıcı sunturlu adlarla insanlarımızın tabiî haklarını vermeye kalkışıyorlar.
Evet öyle... "Vermeye kalkışıyorlar!" Kanunlarda bunların hemen hepsi var. Niye şimdiye kadar uygulanmadı?!
Anayasa'yı değiştireceğiz, diyorlar. Daha önce kaç defa değiştirdiler.
Değiştirmeyin... Sizde kalsın!
Şu şartlarda ne "insan hakları"ndan bahsedilebilir, ne "lütuflar"dan.
Mevcudu bir uygulayın önce. Eksiği varsa "lütuflar"ın içinden çıkarır, uygularsınız.
"Yeni Rejim"de cumhurbaşkanı aynı zamanda parti başkanı. Ve parti başkanı olarak öyle polemiklere giriyor ki, ayar kaçıyor. Meselâ "C. Başkanı" sıfatını taşıyan zat "terbiyesiz" diyor, "çukur" diyor, birçok aşağılayıcı söz ediyor.
"Hakaret"e uğrayan ne yapar baskın çıkmak için? Daha ağır sözler kullanmaz mı?
Sonra gelsin Saray kanadından 100 binlik, milyonluk; muhalefet kanadından üç kuruşluk, beş kuruşluk davalar...
Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesi partili cumhurbaşkanlığı geçiş öncesinden kalma. Hâlbuki 125. madde herkes için. Ayırım yok. Kim hakarete uğrarsa, cezası bellidir ve üst makam da bunun dışında değildir.
Saray'ımızın "İnsan Hakları" lütfu, Avrupa'ya işmardır.
Reis Bey, en son "Yönümüz Batı" mealinde konuşmuştu. Raftaki AB dosyası indirilmek isteniyor.
Avrupa ülkelerinde kanunlarında C. Başkanına hakaret cezası olsa dahi azamî tolerans gösteriliyor, "hakaret" sayılacak hemen hiçbir söze dava açılmıyor. Parmakla gösterilecek birkaç davaya da para cezası veriliyor.
Bizde çoğu internet hesaplarından "partili C. Başkanı"na "hakaret" edildiği iddiasıyla açılan davalar dudak uçuklatıyor:
2014-2019 yılları arasında "C. Başkanına hakaret" iddiasıyla 128 bin 872 kişi soruşturulmuş. 27 bin 717 kişiye dava açılmış ve 9 bin 556 kişi mahkûm edilmiş. Yedisi çocuk, 2 bin 676 kişiye hapis cezası verilmiş.
Vahim olanı şu: Şikâyet edilsin veya edilmesin, dava açılıyor. Saray avukatları, her bir dava için para alıyorlar. (Muhterem Avukatlar! Bir yanlışım varsa düzeltin lütfen. Yayınlayayım.) Bu kadar çok dava açılmasında acaba avukatların para kazanma ve avukatlara para kazandırma hırsı olabilir mi? Bu mesele daha önce tartışılmıştı.
Avrupa Konseyi'nin uzantısı Venedik Komisyonu, TCK'nın 216'ncı (Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama), 301'inci (Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama) ve 314'üncü (Silahlı Örgüt) maddelerinin de Avrupa hukuk normlarına uygun biçimde yeniden yazılmasını istemişti.
Hani diyorum ki, "insan hakları" bahşediliyor. Avrupa'ya uyulmak için adım atılıyor, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bir göz atılsa... Yine Venedik Komisyonu, bize özel bir talepte mi bulunuyor, yoksa Avrupa standartlarını mı gözetiyor, bir incelense...
"İnsan hakları bahşedeceğiz...", "Anayasa'yı değiştireceğiz..." sözlerinin altında yatan gerçek "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi" dedikleri "tek adam" yönetimini pekiştirmektir.
Kuvvetler ayrılığı gözetilmeden, herkesin söz hakkına sahip olduğu parlamenter sisteme geçilmeden ne yapsanız netice alamazsınız.