İmamoğlu’nun cezası onanır mı?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı, kamuoyunda “ahmak davası” olarak bilinen davada, önemli bir iddia ortaya atıldı.
Malumunuz, 7.Asliye Ceza Mahkemesi, İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası vermiş; buna müteakip siyasi yasak uygulanacak olması cezanın siyasi ve toplumsal hayattaki etkisini arttırmıştı.
İlk derece mahkemesinin bu kararının üzerinden geçen iki yıla rağmen, İstinaf Mahkemesi, henüz karar vermedi.
Ortaya atılan iddia ise, İstinaf Mahkemesi’nin cezayı onama eğiliminde olduğu yönünde.
Adaylık tartışmaları
Bu da “böyle bir ihtimal gerçekleşir mi” sorusunun akabinde “İmamoğlu ceza alırsa, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı kim olur” sorusunu tartışmaya açıyor.
Ancak, buna mukabil, CHP’nin elinde de erken seçim talep etmeme kozu bulunmuyor mu?
Zira, seçimlerin zamanında yapılması halinde zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağı artık herkesçe biliniyor.
Güçlü lider kimliğinin etrafında geliştirilen politikalarıyla AKP’nin Erdoğan dışında belirleyeceği aday karşısında, CHP’nin İmamoğlu’na alternatif olarak Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş bulunmuyor mu? Bu ihtimal, doğrudan seçimlerin kazanma ihtimali en yüksek ismini Yavaş haline getirmez mi?
Zaten haksızlığa uğrayan ve böylece siyaseten güçlenen bir İmamoğlu da yanında olunca, İmamoğlu’nun ceza ihtimali, ilerleyen süreçte daha güçlü bir CHP ihtimali demek gibi görünüyor.
Cezanın onanma ihtimali
Gerçekten de cezanın onanması (İstinafın ardından Yargıtay tarafından da onanması) İmamoğlu’nun siyasi kariyerini bitirmeyecektir. Yüksek ihtimalle güçlenerek, ancak belki yalnızca hedeflediklerine biraz daha geç ulaşarak kariyerini sürdürecektir.
Bu durumda “ceza onanmaz” diyebilir miyiz? Kanaatimce, yine de hayır. Önümüzdeki seçimler için iktidar tarafından bazı risklerin alınması oldukça mümkün.
İktidarın kaybetmemek için her şeyi yapabileceğini biliyoruz. İstanbul seçimleri iyi bir ders olsa da buradan yapılan çıkarımla, cezanın akabinde daha iyi siyasi süreç de yürütülebilir. Farklı gündem konuları veya farklı mağduriyetler yaratılarak, ceza ile düşülen dezavantajlı durumdan çıkılmaya çalışılabilir.
Bu açıdan, olası ceza halinde “milletin ayağa kalkma” ihtimaline dair bir B planı mutlaka yapılacaktır.
Ancak böyle bir ihtimalde de oluşacak olumsuz senaryo yalnızca içte olmayacak, dışarıdan da Türkiye’nin zaten oldukça düşük olan bağımsız yargı imajı, neredeyse Rusya benzeri bir hal alacak; bu da şüphesiz halihazırda kötü durumda olan ekonomiyi tepe taklak edecektir.
Bu durumda çarpışılan sorunlar da daha büyük olacak demektir. İşte, iktidar, asıl bu sorunları göze alır mı, bunu düşünmek gerekir.