İlk Osmanlı görüntüsü
Günlük hayatımızda sık kullanılan "Gazi" ve "şehit" kelimeleri, asıl "küffar"a karşı vuruşanlar ve vuruşmada hayatlarını yitirenlere verilen sıfatlardır. Anlamlar çeşitlendirilse bile hepsi dine dayalıdır.
Peşin söyleyeyim... PKK'ya karşı vuruşanlar ve hayatlarını yitirenler "gazi" ve "şehit"tirler. PKK'nın nasıl kurulduğunu ve hangi inanç temellerine dayandığını bilirseniz, bana hak verirsiniz. Ya IŞİD diyeceksiniz. Bu teşekkülün dergâhta da berzahta da yeri yoktur. Ayrıntıya girmeyelim. Başka bir şeyden bahsedeceğim.
Biliyorsunuz, Lozan tartışılıyor. Bu tartışma, "Osmanlı" özlemini de beraberinde getirir. Sözü te'vile gerek yok.
Peki, "Osmanlı" özlemi taşıyanlar, Osmanlı Devleti'nin nasıl kurulduğunu biliyorlar mı?
TRT1'de, "Ertuğrul-Diriliş" dizisi tekrar yayınlanmaya başlıyor. (Bu dizinin bir karesini bile seyretmedim!) Herkesin aklında Ertuğrul! Babasını bile daha bulamadık. Kayı boyu diyoruz... Hakikaten Osman Gazi'nin Babası Ertuğrul Gazi Kayı boyundan mı?!
İlim çevresi, elbette, bütün tartışmalara vâkıf... Yerli ve yabancı birçok ilim adamı bu yolda çalışmışlar ve "teoriler" üretmişlerdir. Bu teorileri içine alan muhtevalı bir çalışma göremeyince, ciddiye alınan hemen bütün teorileri bir araya getirdim. (Yayınevinde. Editör okuyor şimdi. İlim adamlarımıza şükrün borçluyuz. Belli konularda derinlik kazanmasalar, biz bütünü elbette göremeyiz.)
Bir seyahatnameye geleceğim... Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'nin dönemine dair. Sakarya Üniversitesi'nden Hakan Yılmaz yakında yayınlayacak.
Hakan Yılmaz Osmanlılar üzerine ciddî çalışmalar yapıyor. Seyahatnameleri bulup çıkarıyor. Yıldırım Beyazid'ın İstanbul kuşatması ve Niğbolu Savaşı'na dair mühim anekdotlar aktaran bir seyahatname yayınladığını da hatırlatırım, ki bu çalışmada, İstanbul kuşatmasının ve Niğbolu Savaşı'nın kesin tarihleri ortaya çıkıyor.
(Hakan Yılmaz'a teşekkür borçluyum. 14 Ekim 2015 tarihinde Uluslararası Osmanlı Araştırmaları Kongresi'nde sunduğu "Orhan Gâzî'yi Sarayında Ziyâret Etmiş Bir Seyyah/Sûfî: Seyyid Kâsım el-Bağdâdî ve Seyâhat-nâme'sinin Kuruluş Devri Osmanlı Tarihi Açısından Önemi" başlıklı tebliğinin basılmak üzere olan metnini gönderme nezaketinde bulundu. Tebliğler Özet Kitabı (Abstract Book), Sakarya 2015, s. 277'de metnin bir özeti de yer alıyor.)
Bağdadî, İbn Battûta'dan sekiz yıl önce Osmanlı sahasını ziyaret ediyor. Bu Arap seyyahın notlarında, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda Ertuğrul'un, Osman'ın, Orhan'ın "Gazi" unvanını hak edip etmediklerine dair önemli bir ipucu da buluyoruz. Bu notlar, "Gazilik-Alperenlik" tarafında olanların tezlerini de kuvvetlendiriyor.
Seyahatnameler tarih araştırmaları için vazgeçilemez materyallerdir. İnsanlar gördüklerini ve hissettiklerini yazıyorlar. Verdikleri bilgiler süzgeçten geçirilince, tasavvurunuza uygun veya dışında kalan bilgiler elde ediyor, diğer donelerle kıyaslayınca bir neticeye varmanız mümkün oluyor. (Seyahatnameler meselesine sonra döneceğim.)
Bağdadî, Osman Gazi'nin vefatından birkaç ay gibi kısa bir süre sonra, 1324 yılı haziranında Orhan Gazi'yi Bursa'daki sarayında ziyaret edip 6 ay yanında misafir kalıyor. O sıra 105 yaşındadır! Orhan Gazi'den "Halîfetü'l-Âlem" ve "Sultânü'l-İslâm" unvanlarıyla bahsediyor. Bu unvanlar, Orhan Gazi'nin "gazâ" ettiğini ve "Gazi" sıfatını hakkıyla taşıdığını gösteriyor. O dönemde İslâm âleminde Osmanlı'nın görüntüsünün, bu olduğunu -şimdilik- belirteyim.